Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2428.24
BIST 100
9695.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Nisan 2016

Mescid-i Aksa neyiniz olur?

Geçtiğimiz Cuma ve Pazartesi günleri maalesef sizlerle buluşamadık.

Öncelikle bu kısa ara için hepinizden özür diliyorum. Ancak geçerli bir mazeretim var.

Tamamen tesadüfler silsilesiyle Ülke Tv'deki Odak Noktası programımızı bitirdikten sonra kendimi ertesi sabah uçakta buldum.

İster inanın ister inanmayın Kudüs ve Mescid-i Aksa beni çağırmıştı. Davete icabet edip yola koyulduk.

Gözyaşları arasında Kubbet-ü Sahra'ya vardığımızda ilk şaşkınlığı üzerimizden atmak kolay olmadı.

Ortalama bir Müslüman, Hacca gitmek için her fırsatı kollar. Eğer yeterli imkanı bulursa yapabildiği kadar çok umre de yapmak ister.

Ancak Kur-an'ı Kerim'de birçok kez zikredilen, üstelik kutsal kitabımızda adı geçen büyük peygamberlerin - Allah (C.C.) birçoğuna Kudüs'ü hedef olarak vermiştir ki hepsine salat selam olsun- hikayeleri orada geçmesine rağmen, daha da önemlisi ilk kıblemizin Kudüs olmasına rağmen ümmet bu mukaddes topraklara yeterli ilgiyi göstermemiştir.

Kendimi en başa koyarak İslam ümmetinin Kudüs'e özür borcu olduğunu ifade etmeliyim.

Elin Hristiyanı, Yahudisi hatta ateşe tapanı bile Kudüs'e akın akın giderken Peygamber Efendimiz'in (S.A.V.) Beyt-il Makdis diye tanımladığı Mukaddes Evimize Müslümanlar ilgi göstermiyor.

Durum böyle olunca da o topraklar başkalarına bırakılmış oluyor.

Filistinli Müslüman esnaf kendi din kardeşlerinin ilgi göstermediği coğrafyada diğer dinlerin mensuplarına hizmet ediyor.

Biz oraları geri plana itip gitmediğimizden sayısal üstünlüğü diğerlerine verdiğimizden yara her geçen gün cerahatleniyor.

İsrail askerleri arasından geçerek girmek zorunda bırakıldığımız Mescid-i Aksa'da maalesef Türkiye haricinde diğer ülkelerden çok az sayıda ziyaretçi mevcut.

Ruhu şad olsun büyük İslam Komutanı Selahaddin Eyyübi'nin stratejik zeka ürünü uygulamalarını yerinde dinleyince o toprakları boş bırakmanın biz Müslümanlar için ne büyük vebal olduğunu anlamış bulunuyorum.

Son yıllarda Türkiye'nin İsrail üzerindeki yaptırım gücü ve diplomatik ataklarıyla Kudüs ve Mescid-i Aksa davasında cılız da olsa olumlu gelişmeler yaşanıyor.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in konuyu gündeme getirmesiyle birlikte Kudüs üzerinde umre turları biraz olsun çevreyi hareketlendirmiş.

Ancak daha geçilmesi gereken çok ama çok yol var. Çok değil bundan hemen hemen 60-70 yıl öncesine kadar elimizde olanlar ve şu anda bize kalanlar düşünüldüğünde insan büyük üzüntü duyuyor.

Ceddimizin Kudüs'e ve dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya verdiği değeri öğrenince inanın 2016 yılında yaşayan biri olarak kendimden utanıyorum.

Bakınız bizlere öyle bir algı operasyonu yapılmış ki doğrular yanlış, yanlışlar doğru olmuş.

Bizler Kudüs davasını "kola içmeyelim, slogan atıp Cuma sonrası eylem yapalım" çizgisine indirgemiş durumdayız.

Ancak Mescid-i Aksa mücadelesi öyle slogan atarak yürütülecek bir mücadele değil. Selahaddin Eyyübi'nin stratejik aklı gerekiyor.

Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa için söylenen her sözün iki kez düşünülmesi gerekiyor. Adımların sağlam, derin ve bilinçli atılması gerekiyor.

En önemlisi de Kudüs bilincinin Müslüman topluma yayılmasının sağlanması gerekiyor.

Kudüs'ü, Kudüs'te savunmaya kalkınca bugün yaşadıklarımız oluyor.