Mescid-i Aksa İmamı
Bir vesile ile İslâm Düşünce Enstitüsü’sün de geçtiğimiz hafta görüştüğüm Prof. Dr. Mehmet Görmez ile dostluğumuz Ankara İlahiyat Fakültesi talebelik günlerine rast gelir.
Öğrencilik döneminde Ankara’da
düzenli olarak doktor ve DPT uzmanlarına tefsir ve hadis sohbeti yapıyor, sohbet halkasına katılan isimlerden
bazılarının bakan, milletvekili ve makam sahibi olduğunu kendisi söylüyordu. ‘Bir yiğit gurbete gitse ve Entarisi Mor
imiş’ gibi türküleri repertuara kazandıran mahalli sanatçı Keskinli Bahri
İlhan’la bu fakirin de iştirak ettiği ‘halkla
beraberdik’ dediği nam-ı diğer
‘Aktaş Üniversitesi’ndeki tefsir ve hadis sohbet halkasında yetişmiş
olduk.
Ali
Bardakoğlu, Hayrettin Karaman, Mehmet Said Hatipoğlu, Mehmet Aydın, Mustafa
Kara, Mustafa Said Yazıcıoğlu, Raşit Küçük ve
Süleyman Uludağ gibi ilahiyat dünyasında söz sahibi hocalarında bulunduğu enstitüde
çalışmalara imza atan hocamıza randevu saatinden önce gitmiştim. O her zaman
olduğu üzere büyük bir nezaket örneği göstererek asansör kapısında kucaklayıp misafirleriyle
görüştüğü salona davet etmişti. İçeride aşina çehre Prof. Dr. Bünyamin Erul
tebessümle karşılayıp hemen karşısındaki koltuğa oturmuştum. Yanımda kara sakallı,
boylu poslu delikanlının Diriliş
Ertuğrul dizisinde Abdurrahman Alp
karakterini canlandıran Celal Al, onun karşısında
sarık ve cüppeli güzel insanla sohbeti
devam ederken içeriye 14 Temmuz 2017
tarihinde Kudüs’te yaşanan bir
olayı gerekçe göstererek Mescid-i Aksa’yı üç gün süreyle ibadete kapatıp
ardından Müslümanların Mescid-i Aksa’nın kapı girişlerine, metal detektörler
konulması dâhil, yeni kısıtlamalar getirmeye çalışıldığı günlerde Kutsal şehri ziyaretimizde kardeşlerimizin mahzunluğunu, garipliğini paylaştığımız
günlerde Anadolu
Ajansı Kudüs muhabirliği yapan Turgut Alp Boyraz girdi. Meğer
misafirimiz Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabriimiş. İzin isteyip bir kare fotoğraf çekip, Şeyh’ten gözümü
ayırmadan konuşulanları can kulağıyla dinlemeye devam ettim.
Mehmet
Görmez’in Filistin'in resmi daveti üzerine gittiği Mescid-i Aksa' da Miraç kandilini Mescid-i Aksa’nın minberinden tebrik ettiği
16 Mayıs 2015 aklıma geliverdi. Cumhuriyet tarihinde bir
ilki gerçekleştiren Mehmet Görmez’e
o gün minber ve mihrabı devreden kişi karşımda olduğundan çok etkilendim. Eski
Kudüs-Filistin Müftüsü ve Kudüs Yüksek
İslam Heyeti Başkanlığı görevini de yürüten Şeyh Sabri’nin “İlk kıblemiz ve üçüncü büyük kutsal
mekânımız olmadan İslam ümmetinin hiçbir değeri yoktur” ifadelerini hafızama alırken başka bir davete icabet edeceği için yanımızdan
ayrılmıştı.
Sorumuzla
beraber Mehmet Görmez Mescid-i
Aksa’ya Şeyh İkrime Sabri ile birlikte girdiğinden söz ederek o gün hutbede
okuduklarını anlatırken sanki yeniden hutbe okuyor gibiydi. Ne demişti acaba? “Ey sabır ehli Kudüslüler! Kudüs, sadece
Filistinlilerin meselesi değil; bütün ümmetin meselesidir. Türkiye’de kalbimiz ve gözümüz her daim ve her namazda Müslümanların
ilk kıblesi olan Beytü’l-Makdis’e müteveccihtir. Zira biz Mekke-i Mükerreme’deki
Kâbe’ye dönerken aynı zamanda Beytü’l-Makdis’e de dönmüş oluyoruz. Bu
gerekçeye binaen Osmanlı devrinde Müslüman Türkler hac veya umre için Kâbe’ye
yolculuk yaptığında mutlaka Kudüs’e uğrar ziyaret ederlerdi. Kudüs ve Filistin,
Müslüman Türk halkı ve mümin halkların tamamının hafızasındaki yerini almıştır.
Kudüs’ün izzeti bizim izzetimiz, bizim izzetimiz de Kudüs’ün izzetidir. Zira
Kudüs bizim inancımızın, tarihimizin ve kültürümüzün bir parçasıdır” sözleriyle gözlerimin sulanmasına engel
olamadım ve’s-selam.