Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Ekim 2023

​Mescid-i Aksa: Filistin'in Kalbindeki Diriliş

Filistin, İslam dünyası için kutsal ve tarihi bir mirası barındıran bir coğrafya. Bu mirasın kalbinde, Kudüs'ün eşsiz siluetini süsleyen Mescid-i Aksa bulunmaktadır. Mescid-i Aksa, Müslümanlar için sadece bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda tarihi bir hafıza ve direnişin simgesidir.

Haçlı Seferleri döneminde, Filistin toprakları acımasız bir işgale uğradı. Mescid-i Aksa'nın Haçlılar tarafından işgal edilmesi, Filistinli Müslümanlar için tarihî bir travma oluşturdu. Ancak bu zulüm, zamanla direnişin ve özgürlük mücadelesinin tohumlarını da ekmişti.

Mescid-i Aksa, İslam dünyası için bir direniş sembolü olmuş ve Filistinli Müslümanlar için bir birleştirici unsur haline gelmiştir. Bu kutsal mekân, işgal ve zulme karşı duruşun, adaletin ve özgürlüğün simgesi olarak Filistinli Müslümanların kalbinde derin bir bağ oluşturdu.

Filistin halkının gözünde Mescid-i Aksa, tarihin bir yankısı ve geleceğin umududur. Ancak, tarih boyunca bu kutsal mekân defalarca tehdit altında kalmış, işgal edilmiş ve tahrip edilmiştir. Filistinli Müslümanlar için, Mescid-i Aksa'nın güvenliği ve onurunun korunması, sadece dini bir sorumluluk değil, aynı zamanda tarihî bir hak ve hürriyet mücadelesidir.

Günümüzde, Mescid-i Aksa, Filistin halkının direniş ve özgürlük taleplerinin bir simgesi olarak varlığını sürdürüyor. İsrail-Filistin çatışması, özgürlük ve adalete duyulan hasreti daha da derinleştiriyor. Filistinli Müslümanlar, Mescid-i Aksa'nın altında bir araya gelerek tarihlerini, kimliklerini ve topraklarını savunma kararlılıklarını sürdürüyorlar. Bu, sadece bir bölgesel çatışma değil, aynı zamanda tarihî bir direnişin, adalet arayışının ve Mescid-i Aksa'nın altında yankı bulan bir özgürlük hayalinin hikâyesidir.

Bir Halkın Hikâyesi: Filistin'in Zorlu Yolculuğu

Filistin toprakları, tarih boyunca bin bir zorluğa göğüs germiş, direnişin ve umudun beşiği olmuştur. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Britanya Mandası dönemi, Filistin halkını kendi topraklarında yabancı bir varlığın gölgesinde yaşamaya mahkûm etti.

Balfour Deklarasyonu'nun karanlık gölgesi altında, Filistinliler, topraklarının parça parça alınmasıyla baş etmek zorunda kaldılar. Birleşmiş Milletler'in 1947'deki paylaşım planı, Filistin topraklarından sürülen ve evlerinden uzaklaştırılan binlerce Filistinli için bir felaketti. İsrail Devleti'nin kurulması ise, Filistinlilerin tarih sahnesinden silinmesine ve milyonlarca mültecinin yollara düşmesine neden oldu.

1948'deki İsrail-Arap Savaşı, Filistin halkı için bir felaketin habercisi oldu. Evlerinden edilen binlerce Filistinli, trajedilerini kucağında taşıyan bir toplum haline geldi. Ardından gelen Altı Gün Savaşı ise, Filistin halkının umutlarını daha da paramparça etti.

Oslo Anlaşmaları, başlangıçta bir çözüm umudu gibi görünse de, Filistin toplumu için beklenen barışı getirmedi. Batı Şeria'daki yerleşimler, Gazze ablukası ve Kudüs'ün durumu gibi sorunlar, Filistin halkının günlük yaşamını zorlaştıran gerçekler haline geldi.

Günümüzde, Filistin toplumu, yaşadığı zorluklara rağmen direniş ruhunu canlı tutuyor. İsrail ile Filistin arasındaki çatışma, Filistinlilerin topraklarına dönme ve bağımsız bir devlet kurma hakkını savunma mücadelesini simgeliyor. İnsan hakları ve adil bir çözüm talepleriyle Filistin, tarihi travmasına rağmen kendi kimliğini ve haklarını koruma kararlılığını sürdürüyor. Filistin'in hikâyesi, bir direnişin, umudun ve adalet arayışının öyküsüdür.

Aksa Tufanı

Erken saatlerde başlayan roket atışlarıyla birlikte, İsrail ve Gazze Şeridi arasında artan gerginlikler yeni bir aşamaya evriliyor. İsrail ordusunun duyurusuyla birlikte Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Aksa Tufanı" adlı operasyonu başlattığını açıkladı. İlk aşamada 5 bin roket ve havan mermisi fırlatıldığı belirtildi, bu saldırı İsrail'in ihlallerine karşı bir tepki olarak tanımlandı.

Gazze'den İsrail'e yönelik roket saldırılarının yanı sıra, Filistinli silahlı grupların İsrail'e sızmaya başlaması, olayları daha da karmaşık hale getirdi. Siderot kentinde Filistinli grupların görüntülerde yer alması, İsrail için şaşırtıcı ve endişe verici bir durum yarattı.

Hamas’ın İsrailli birçok kişiyi esir olarak alması ve Gazze’nin çeşitli bölgelerine yerleştirmesi İsrail’in Gazze’ye yönelik şiddetli ve etkili bir hava ve kara operasyonu yapmasına engel oluyor. Böylesi büyük bir operasyonun MOSSAD’ın burnunun dibinde planlanması ve hayata geçirilmesi İsrail açısından büyük bir zafiyet olarak nitelendiriliyor.