Mescid-i Aksa
Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, ışığı, sevinci, göz nurudur. Kabe gibi mukaddestir müminlerin gözünde ve gönlünde. Oraya ilişmek sadece bütün Müslümanların yüreğini yaralamaz, Gayretullah'a da dokunur. Gazze'de masumların kanına bulaşmış kirli postallar dolaşıyor Mescid-i Aksa'da. Müslümanların yüreği kırık, gözleri yaşlı. Bir hüzün kasırgası sarıyor dört bir yanı. İsrail'in zalim askerleri dolanırken o mübarek mabette Sezai Karakoç'un "Miraç" şiirine sığınıyoruz: "Gür bir demir sesiyle / Mescid-i Aksa'da / Ayak sesi / Eyyub da gelmişti / Kudüs iyileşmişti / Lu00fbt da gelmişti / Tuz diye bağırmıştı / Havada bulut / Salih bir gök gürültüsünü / Muştucu göndermişti / Zülküfüldü salan / Kudüs gecesine / Yer aşkına bir boya gibi / Yeşil kelebekleri / Camiinin önünde arkasında / Melekler vardı gümüş defterli / Gümüş kalemli / Peygamber imamdı / Kıldılar namaz / Melekler ve peygamberlerle / Miraç gecesi / Kudüste / Yarasasız bir geceydi."
Mescid-i Aksa'yı, utanılası bir güruh istila etmiş. Huzurlu mabetten şimdi eser yok. Dağdan gelen, bağdakini dövmeye, yok etmeye çalışıyor. Çocuklar yaralı, anneler mahzun. Kudüs yine matemlere büründü günlerden beri. "Anneler ve Kudüsler"de derdini anlatan Nuri Pakdil'in gönül dünyasına uzanma vaktidir: "Güz suları bizim şehrin önünden okur / Kış savunması / Bizim şehir üs öbür şehirlere / Dakka şimdi bir doğu kamerası / Ölümü çeken / Geleceği parmakların bir bir gösterdi / Yeşil bir harmanı dizlerinde / Çek denizi aradan / And anıtları koy / Eski çağ taşlarının üstüne / Yeni çağ silahları üstüne".
Mescid-i Aksa, kızıl maskeliler tarafından kuşatılmış bir yeşil vaha. Ruhları kararmış olanlar sarmış ulu mabedi. Gaz bombaları, kaçışan insanlar, çocuklaru2026 Ve yavrularının iyilik haberlerini bekleyen acılı, dertli anneleru2026 Mehmet u00c2kif İnan o meşhur "Mescid-i Aksa" şiirine şöyle başlar:
"Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu / Varıp eşiğine alnını koydum / Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu / Gözlerim yollarda bekler dururum / Nerde kardeşlerim diyordu bir ses / İlk Kıblesi benim ulu Nebi'nin / Unuttu mu bunu acaba herkes / Burak dolanırdı yörelerimde / Mi'raca yol veren hız üssü idim / Bellidir kutsallığım şehir ismimdenu2026 / Her yana nur saçan bir kürsü idim / Hani o günler ki binlerce mü'min / Tek yürek halinde bana koşardı / Hemşehrim nebi'ler yüzü hürmetine / Cevaba erişen dualar vardı".
Mescid-i Aksa'm, ümmetin göz bebeği, sen bütün Müslümanların ilk kıblegahısın. Gönül senden vazgeçebilir mi? İşte o mısralar: "Şimdi kimsecikler varmaz yanıma / Mü'minde yoksunum tek ve tenhayım / Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı / Çöllerde kayıp bir yetim vahayım". Anadolu'nun vicdanu00ee sesi Erdem Bayazıt, hislerimize tercüman olur. Herkese düşünü anlatır, bize düşen ise onu hayra yormak. Ve soylu mısraları dalga dalga yayılır yeryüzüne: "Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde / Götür Müslümana selam diyordu / Dayanamıyorum bu ayrılığa / Kucaklasın beni İslam diyordu".
İsrail hükümeti Gazze'de döktüğü Müslüman kanını yeterli görmemiş olacak ki şimdi de bütün mukaddes dinlerin kutsal kabul ettiği Kudüs'te, Müslümanların sevgilisi Mescid-i Aksa'ya saldırıyor. Çeşitli bahanelerle müminlerin ibadetine engel oluyor. Bir bakıma hem Müslümanların hem de bütün dünyanın sabrını ölçüyor. Dünya İsrail'e tepkili. Ama en cesur tavır yine Türkiye'den geldi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Mescid-i Aksa'ya postalla giren İsrail'in hiçbir zaman affedilmeyeceğini belirterek, "Mescid-i Aksa'ya el uzatmak, Kabe-i Muazzama'ya el uzatmak kadar canicedir, alçakçadır, bir o kadar da tehlikelidir." dedi. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu da, Mescid-i Aksa'ya her türlü desteği vereceklerini açıklayarak, "Kudüs bize Hazret-i Ömer'in emanetidir. Kudüs bize son Osmanlı askerinin emanetidir. Kudüs bizim davamızdır." diye konuştu. Eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ise şunları söyledi: "İsrail'in bu yaptığı, yapılabilecek en akılsız, en düşüncesiz iş. Herkes bu saldırganlığı, pervasızlığı telin etmeli."
Evet biz de, Türkiye'de ve dünyada yaşayan bütün Müslümanlar da bu alçaklığı lanetlemeli. Artık İsrail'in iflah olmaz destekçisi ABD bile bu saldırıları hafif tonda kınamaya başladı. İsrail hükümeti inşallah bütün dünyada yalnız kalacak ve hak ettiği cezayı alacaktır. Artık eski dönem bitti. Sadece Türkiye'nin mertçe tavrı bile inanıyorum ki, İsrailli saldırganları korkutuyor, ürkütüyor. Eski sinmiş, her şeyi kabullenen bir Türkiye yok artık. İtiraz eden, haksızlığa karşı koyan ve yeryüzündeki bütün mazlumların ümidi olan bir Türkiye var. İsrail artık Ortadoğu'da isteği gibi at oynatamayacaktır. Yeter ki, diğer İslam ülkeleri de Türkiye gibi sağlam bir duruş sergilesin.
Milat'ın 4. yılı hayırlı uğurlu olsun. Gazetemizin yöneticilerini, yazarlarını ve okuyucularını kutluyorum. Bugün kısmetse Beylikdüzü'ndeki kitap fuarında, Çağrı Yayınları standında (16.00-20.00 saatleri arasında) okuyucularımla birlikte olacağım. Gelebilen dostlarla görüşürüz inşallah.