Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Ekim 2014

Mesaj yüklü saldırılar!

Mesaj yüklü saldırılar!

Suriye'de 3,5 yılda 300 bin insan hayatını kaybetti. On binlerce insanın Esed rejimince işkence altında katledildiği fotoğraflarla belgelendi.

On binlerce insanın triger kayışlarıyla, zincirlerle, elektrik verilerek, aç bırakılarak, hortum ve sopayla dövüle dövüle öldürüldüğünü gösteren 50 bin adet fotoğraf, AA tarafından dünya medyasına servis edildi.

Yetmedi Esed, ABD'nin "müdahale için kırmızı çizgim" dediği kimyasal silahlarla binlerce insanı daha katletti. Rusya'nın açık desteğinin yanında yıllardır Hizbullah ve İran bizzat sahada Esed'e askeri yardımda bulunuyor. Bu ülkelerden on binlerce askerin üç yıldır Esed'in yanında muhaliflerle savaştığını tüm dünya biliyor.

Fakat, İdlib'in, Halep'in, Humus'un, Rakka'nın düşmesi, varil bombaları ile on binlerce insanın öldürülmesi, kimyasal silah kullanılması, bazı şehirlerin IŞİD'in eline geçmesi gibi hiçbir neden, uluslararası camianın ve ABD'nin harekete geçmesi için bir gerekçe olarak kabul edilmedi.

***

Sonra, tam da Musul'dan sonra Bağdat'a yöneldiği söylenen IŞİD aniden yönünü Türkiye sınırında Kürtlerin yoğun yaşadığı Kobani kasabasına çevirdi. İki günde 200 bin sivilin kaçarak Türkiye'ye sığındığı Kobani'de kalan 2 bin PYD savaşçısı ise bir ayı aşkın süredir şehri kuşatan IŞİD'le çarpışıyor.

Suriye'de konvansiyonel silahlarla, kimyasal silahlarla, işkencelerle öldürülen yüz binler için kılını kıpırdatmayan ABD, aniden tüm dünyayı yanında durmaya çağırarak Kobani'ye havadan yardıma ve havadan saldırıya başladı.

***

Türkiye'nin uyarılarına rağmen ABD'nin havadan attığı silahların bir kısmı IŞİD'in eline geçti.

10 Ekim'de daha havadan yardım başlamamışken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyordu: "Biz yıllarca Irak'ta Maliki için uyarılarda bulunduk. Maliki'ye silah verenler bugün Irak'ın üçte birini IŞİD'in eline geçmesine neden oldu. IŞİD'in elindeki silahların büyük çoğunluğu ABD silahıdır."

Ve Erdoğan 14 gün sonra 24 Ekim'de Letonya ziyaretinde, ABD'nin PYD'ye attığı ancak IŞİD terör örgütünün eline de geçen silahlarla ilgili "Türkiye'ye rağmen ABD bu işi yapmıştır" diyerek Türkiye'nin uyarılarında ne kadar haklı olduğunu anlattı.

Erdoğan'ın, ABD'ye yönelik net uyarıları, Maliki'de de aynı hatayı yaptıkları, delilli olarak teröre silah yardımında bulunduğunun belgelendiğini söylemesi çok ama çok önemli.

***

Irak'ta, Afganistan'da, Suriye'de, Lübnan'da elini neye attıysa yüzüne gözüne bulaştıranlar, onları dışlayarak "Yerli bir model" ile Çözüm Süreci'ni başlatan Türkiye'yi hedefe koydu.

Çözüm Süreci'nin başladığı anda Uludere katliamı, Paris cinayetleri, 7 Şubat Oslo ve MİT krizi yaşandı.

6-7 Ekim olayları ile Doğu'da sokakları iç savaş manzaralarına çevirmek için düğmeye basıldı. 16 yaşındaki Yasin Börü kafası ezilerek linç edildi. 42 kişi hayatını kaybetti.

Güvenlik güçlerinin eskiden olduğu gibi eylemcileri kitlesel olarak öldürmesi, yangını büyütmesi beklendi. Hüdapar hedefe konularak bölgede yıllarca sönmeyecek bir fitnenin fitili ateşlenmek istendi.

Hem devlet hem Kürtler hem Hüdaparlılar hem de güvenlik güçleri bu tuzağa düşmeyerek, kardeşliği dinamitleyecek provokasyona gelmedi.

***

Bingöl'de Emniyet Müdürü'ne yönelik suikastın bir benzeri de önceki gün Yüksekova'da yaşandı. Sivil olarak çarşıya alışveriş yapmaya çıkan biri Bingöl Karlıova'lı üç asker enselerinden silahla katledildi.

İlk günden bu yana olduğu gibi bu provokasyonun hedefinin de Çözüm Süreci olduğu aşikar.

Birileri ısrarla Türkiye'nin kendi iç barışını milli bir modelle gerçekleştirme azmine çok hayıflanıyor.

Yıllarca kullandıkları örgütlerin kontrolden çıkması, Türkiye'nin İngilizi, Almanı, Amerikalıyı dışlayarak kendi çözüm sürecini başlatması, Türkiye'ye yönelik nefretlerinin katlanmasına neden oldu.

***

ABD'nin IŞİD karşıtı koalisyonuna destek veren ülkelerin sayısı ilk etapta 40'tı. Bugün 100'ün üzerinde. Yüzden fazla ülke 30 bin militanı olduğu iddia edilen bir örgüte karşı birleşmiş durumda ve 40 gündür bu örgütü Kobani'nin çeperlerinden bile dışarı atamıyor.

Saddam'ı, Kaddafi'yi çok daha az bir koalisyon gücü ile sayılı günlerde bertaraf eden ABD'nin, tüm dünyayı ahmak yerine koyması ve buna da inanması gerçekten mantıken izah edilemez.

Irak ve Afganistan'da sadece ve sadece IŞİD gibi örgütleri üreten ABD'nin 'stratejik aklının' Kobani aşkı(!) iyi irdelenmeli.

Türkiye'yi Çözüm Süreci'ni tüketmiş, iç barışını sağlayamamış, enerjisini yeniden ülke içinde harcayan bir ülke olarak görmek isteyen 'müttefiklerimiz'i iyi tanıyalım.