MERVAN VE ONLAR\u2026 SAVAŞIN ÇOCUKLARI
Kitaplarla dolu bir masa, bir sürü evrak-ı metruke ve ben. Bu hafta yazacağım yazıyı düşünüyorum. Önce İngiliz edebiyatçı William Shakespeare'nin (Şekspır) meşhur bir hatırasından yola çıkarak bir şeyler yazmak istedim. Bir Şemsiye ustası Shakespeare'in yanına gider ve ona yeni yazdığı bir şiirini gösterdiğinde, Shakespeare, ona: "dostum sen sadece şemsiye yap" demişti.
Bu hatıra etrafında entelektüel çaba ve kelime oyunlarıyla çok şey yazabilirdim. Dilimiz dönüyor, kulağımız duyuyor ne de olsa. Ama bütün bunların ötesinde aydın, çağının şahidi ve bütün olumsuzlukların mes'ulü değil mi? Hele bu mes'uliyet bilincinin dıştan dayatılmaktan ziyade, içten gelen bir sesle birleşmesi ne acı bir şeydir.
Suriye yanı başımızda yanıyor. Bu yangın yüreğimizi yakıyor. İki elimin arasında başımı tutmuş haberleri seyre dalıyorum. Bir yandan alt yazı haberleri bir yandan görsel.m. Aman Allah'ım bu yangını ancak sen söndürürsün. Artık ölüm haberleri, bir ihanet ürünü olan varil bombaları, kimyasal gazlar bir insanı değil bütün insanlığı, bütün alemi öldürüyor. Allah'ın ayetlerine ihanet var burada. Ve burada Allah'ın ayetlerine ihanet edenler var.
Ne olur Shakespearedarılma bana. Bu gün senden ve senin arkadaşın olan şemsiye ustasından bahsetmediğim için gücenme. Şiirlerinizden ve şemsiyelerinizden günlük-güneşlik bir vakitte Üsküdar'a gider iken katib arkadaşımla beraber bahsedeceğiz.
Üç yıldır ne adına yapıldığı, kimin kiminle savaştığı belli olmayan bu savaşın yenilen tarafı şüphesiz anneler ve çocuklaru2026 Ve kadim İslam medeniyetiu2026 Batılılar, 18. 19. ve 20. asırda kendi coğrafyalarında meydana gelen savaş ve ölümlerden çokça ders almış olmalı ki şimdilerde Suriye üzerinden, Afganistan, Pakistan, Libya, Mısır üzerinden bilek güreşi yapıyorlar. Ve ortalık kan gölüne dönüyor.
Şimdi spor ve sanat ve benzeri etkinlikleri Avrupa coğrafyasındaki ülkelerde, savaşı da Müslüman ülkelerde görüyoruz. Savaş, elzem olmadığı sürece kirli bir ticarettir. Bir zamanlar Müslümanlar savaş olmadan ticaru00ee ilişkilerle Uzakdoğu memleketlerinin gönüllerini fethetmedi mi. Uzakdoğu memaliki de da bu aldıkları mesajla Müslüman olmadılar mı. İslam'ın şuuru ve ahlakıyla yürüyenler hiçbir zaman kaybetmeyeceklerdir.
Suriye'deki savaşın masum çocuğu Mervan'ın haberi yüreğimizi burkmadı mı. Suriye ile Ürdün arasındaki acımasız çölü kaç saat geçtiği belli olmayan bir zaman dilimi var ortada. Ama Mervan'ın küçük bedeni azimlidir. Bir ara annesinin elini bırakıyor ve ondan uzak kalıyor. Ama ardından gidiyor, gidiyor. Bir kaçış var ortada. Anne kaçıyor, Mervan ardından gidiyor. Anneler kaçıyor, Mervanlar ardından gidiyor. Bu kaçış üç yıldır devam ediyor.
Mervan, ölümle yaşamanın ne olduğunu bu yaşta anlıyor demek ki. Onun için yürümek hayatta kalım, onun için durmak ise ölümdür. Birleşmiş Milletler, akvam-ı beşer durup şaşırıyor Mervan karşısında. Onu kucaklarına alıyorlar, şeker veriyor, oyuncaklar veriyor. Ama Mervan annesini istiyor. Sığınılacak bir kale arıyor. Mervan'ı yürüyüşe başlarken kucaklasaydı keşke akvam-ı beşer.
Gelin şimdi çocuklar için, Mervanlar için el ele verelim, onlar için yeniden kuralım dünyayı. Savaşmadan, bağırmadan, kin gütmeden bütün yeryüzü ve yer altı zenginliklerimizi kardeşçe paylaşalım. Hatta bu zenginliklerin büyük payı Yusuf'un kanlı gömleğini babasına getiren ağabeye olsun. Şairin dediği gibi Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden!