MERKEZ BANKASI'NIN FAİZ KARARI
Yazıyı kaleme aldığımız 24 Mart Perşembe günü sabah saatlerinde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun(PPK) Mart ayı toplantısı henüz başlamamıştı.
Herkesin merak ettiği husus malum;
Merkez Bankası faiz indirimine gidecek mi?
Akşama doğru belli olacak.
Hatırlatalım; Merkez Bankası 25 Şubat 2015'te politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 25 puan indirerek yüzde 7,50'ye çekmişti.
O tarihten bu yana, yani bir yıldır faiz oranlarında değişikliğe gitmedi.
Kurların, özellikle doların aşırı değerleneceği korkusu ve yüksek seyreden enflasyon Merkez Bankası'nın elini kolunu bağlıyor.
Bu yüzden faiz koridorunun alt bandı olan gecelik borçlanma faizini yüzde 7,25, koridorun üst bandı olan gecelik borç verme faizini yüzde 10,75 seviyesinde tutuyor.
Son dönemde küresel konjonktürde nispeten olumlu bir değişim gözleniyor.
Bol ve ucuz paranın bir müddet daha devam edeceği yönünde işaretler var.
ABD Merkez Bankası'nın(FED) Mart ayı toplantısında politika faizini değiştirmeyerek yüzde 0,25-0,50 aralığında sabit tutma kararı alması ve bu yıl için faiz artırımını 4'ten 2'ye düşürmesi küresel piyasaları rahatlattı.
İlaveten Japonya Merkez Bankası'nın sürpriz bir kararla negatif faiz uygulamasına geçmesi, hemen akabinde Avrupa Merkez Bankası'nın negatif faiz politikasını derinleştirmesi gelişen ülkeler üzerindeki kur baskısını hafifletti.
Bunun sonucunda gelişen ülkelerin para birimleri dolar karşısında değer kazandı.
TL de bu kervana katıldı, geçen hafta dolar 2,84 TL'ye kadar indi.
Tahvil ve bono faizleri yüzde 10 seviyesine geriledi, Borsa İstanbul'da hisse senetleri yüzde 4,5 değer kazandı.
Enflasyonun düşme eğilimine girmesi de önemli.
Mevsim şartları ve baz etkisiyle Şubat ayında yüzde 8,78 olan yıllık enflasyonun yüzde 7'leri görebileceğine dair beklenti de Merkez Bankası'nın faiz indirimi konusunda elini güçlendiriyor.
Türkiye'ye yönelik jeopolitik riskler ve terör olayları piyasalar tarafından fiyatlanmıyor.
Yabancı yatırımcı para getiriyor.
Son bir ayda 2 milyar dolara yakın para girişi olduğu gözlendi.
Piyasaya para girdiği sürece dolar düşüyor, borsa yükselişe geçiyor, faiz geriliyor.
Bütün bu faktörler birlikte değerlendirildiğinde Merkez Bankası'nın gecelik borç verme faizini 25 veya 50 baz puan indirmesi şaşırtmayacak.
Böyle cüz'i bir indirimin piyasaları sarsmayacağı tahmin ediliyor.
Ancak finansal piyasaların bıçak sırtında olduğunu unutmayalım.
Dışarıdan veya içeriden gelebilecek her olumsuz gelişme piyasalarda tsunami etkisi yaratabilir.
Ayrıca terör olayları nedeniyle turizm gelirlerinin azalması ve küresel durgunluktan etkilenen ihracatın bir türlü toparlanamaması, 28,6 milyar dolar olarak öngörülen yılsonu cari açık hedefinde sapmaya yol açabilir.
Son olarak şunu ilave edelim.
Merkez Bankası faizleri indirse de indirmese de yüzde 17'ye dayanan banka faizleri üzerindeki etkisi sınırlı olacaktır.
Önemli olan bu faizleri ciddi oranda düşürecek politikaların geliştirilmesidir.
Çünkü dünyada sıfır hatta negatif faizlerin yaşandığı bir ortamda bu kadar yüksek faizlerle yatırım, büyüme ve istihdam gerçekleşemez.