Merkez Bankası politika faizini 100 baz puan daha düşürdü
TCMB politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 13’ten yüzde 12’ye indirdi. Kararın açıklanmasıyla birlikte dolar kuru 20 Aralık 2021 tarihinde görülen 18,36 TL zirvesini aşarak 18,40 TL seviyesinin üzerine çıktı. Böylece enflasyon ile faiz arasındaki fark 68,2 puan oldu.
Beklentiler ağırlıklı olarak faiz
oranının sabit tutulacağı yönündeydi. Çünkü Ağustos ayı PPK toplantı metninde mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz
düzeyinin yeterli olduğu ifadesi
ile faiz oranında bir süre değişikliğe gidilmeyeceği mesajı verilmişti.
Elbette reel faizin eksi 68,2 olduğu
bir dönemde faiz artışının çok fazla bir etkisi olmayacaktı. Faiz indirimi
kararı ise önümüzdeki döneme dair çok net olmasa da bir sinyal veriyor. Son iki
toplantıda faiz indirimi yapılmasının ardından bazı uzmanlar, bu indirimlerin
seçimlere kadar devam edeceğini öngörüyorlar. Yıl sonuna kadar üç karar daha
açıklanacak. Eğer her toplantıda 100 baz puanlık faiz indirimi yapılırsa 2023
yılına tek haneli faiz oranıyla girmiş olacağız.
Öte yandan yine geçen aya ait toplantı
metninde 100 baz puanlık faiz indirimine gerekçe olarak üçüncü çeyreğe ilişkin
öncü göstergelerin iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmesi
gösterilmişti. Son bir ay içinde açıklanan başta sanayi üretimi ve iç talep
göstergelerinde yavaşlamanın devam ettiği görülüyordu. Bu nedenle Eylül ayı PPK
toplantısında faiz indirimi bekleyenler de mevcuttu.
Bu ayki toplantı metninde yer alan … Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik
gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti
artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia
fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya
devam etmektedir. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın
güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis
edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bununla
birlikte, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler azalan dış talebin etkisiyle
iktisadi faaliyette ivme kaybının devam ettiğine işaret etmektedir. Küresel
büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve
istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların
destekleyici olması önem arz etmektedir… ifadesi Ağustos ayı toplantı
metninde de olduğu gibi yine faiz indirimi ile büyümeyi desteklemek amaçlanmış.
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını
kapsayan üçüncü çeyrekte turizm gelirleri büyümeye önemli bir katkı sağlayacak.
Ancak dördüncü çeyrekte özellikle ihracat partneri olan ülkelerde beklenen
resesyon, Türkiye ekonomisine de olumsuz yönde yansıyabilir. Normal şartlarda dış
talepte bir zayıflama olduğunda iç piyasa krediler aracılığıyla canlandırılırdı.
Ancak hem düşen alım gücü hem de kredilerin ağırlıklı olarak yatırım amaçlı
verilmesi nedeniyle iç talepte de bir hareketlilik beklenmiyor.