Merkez Bankası Faizi İndirdi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yüzde 19 olan politika faizini yüzde 18’e indirdi.
Beklenti
ise faiz oranının yüzde 19'da sabit tutulacağı yönündeydi. Bu beklentinin
nedeni de Merkez Bankası’nın daha önceden yapmış olduğu reel faiz açıklamasıydı. Diğer bir ifadeyle mevcut faiz oranı
manşet enflasyonun üzerinde kalacaktı. En son yayımlanan Ağustos ayı TÜFE oranı
ise yüzde 19,25’e yükselerek faiz oranını geçmişti. Ancak baz etkisi nedeniyle
Kasım ve Aralık aylarında enflasyonda sınırlı da olsa bir düşüş bekleniyordu.
Dolayısıyla faizlerin yıl sonuna doğru düşeceği tahmin ediliyordu. Bu nedenle
100 baz puanlık faiz indirimi biraz sürpriz oldu.
Beklenti
anketlerine katılan birkaç kurum ise faiz indiriminin daha erken yapılabileceği
yönünde görüş bildirmişti. Çünkü Merkez Bankası Başkanı, Eylül ayında katıldığı
iki toplantıda da çekirdek enflasyon
vurgusu yapmıştı.
Özel
kapsamlı TÜFE göstergesi (C) Ağustos ayında yıllık yüzde 16,76 artmıştı. Faiz indirimi için yeterli alanın olduğu
çekirdek enflasyonda Merkez Bankası’nın
kontrol edemediği enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün
ürünleri ve altın kalemleri hariç tutuluyor.
Çekirdek
enflasyon yeni bir kavram değil ve her ne kadar ekonomik yapılarımız benzemese
de bu göstergeyi baz alan başka ülkeler de var. Yine TÜİK tarafından açıklanan
çekirdek enflasyon, kur geçişkenliğini (döviz kurundaki hareketin fiyatlar
üzerindeki etkisi) gösterdiği için manşet enflasyon kadar önemli bir gösterge.
Döviz kurunun yatay bir seyir izlediği yaz aylarında çekirdek enflasyon manşet
enflasyonun yaklaşık 2-2,5 puan altında kalmıştı. Ancak son 3 haftadır dolar
kuru artış eğilimine girdi. Eylül ayı başında 8,25’e kadar gerileyen dolar kuru
23 Eylül PPK toplantısından hemen önce 8,65 TL’den işlem görüyordu. Dün öğle
saatlerinde ise dolar rekor tazeledi ve 8,85’i geçti. 3 haftada yüzde 7 artan
dolar kurunun fiyatlara yansımasını hemen olmasa da bir süre sonra göreceğiz. Bu
durumda çekirdek enflasyon manşet enflasyonu yakalayabilir. Bu aşamadan sonra
faiz oranı belirlenirken çekirdek enflasyon baz alınmaya devam edilecek mi,
merak ediliyor.
“Para
politikasındaki mevcut sıkı duruş”
ve “politika faizi, enflasyonun üzerinde
kalmaya devam edecek” ifadelerinin çıkarıldığı son toplantı metninde
“Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte; gıda ve ithalat fiyatlarındaki
artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar,
yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep
gelişmeleri etkili olmaktadır. Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir. Parasal
duruşun sıkılığı ticari kredilerde
öngörülenin ötesinde daraltıcı etki
yapmaya başlamıştır.” ifadeleri de ön plana çıkıyor.
Sonuç
olarak özellikle yurt içi tasarrufların yetersiz kaldığı ülkelerde yatırım
kararlarını olumsuz etkileyen, buna bağlı olarak da istihdamın artmasına engel
olan faktörlerin başında hiç kuşkusuz yüksek faiz oranı geliyor. Diğer ülke
ekonomilerinin faiz oranları kıyaslandığında Türkiye ne yazık ki negatif yönde
ayrışıyor. Dolayısıyla faiz indirimi muhakkak doğru bir adımdı ancak doğru bir
zaman mıydı, bunu önümüzdeki dönem göreceğiz.