Merhum üstadımın kedisi
Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark edemeyen insan gaflet ve dalalettedir desem birçok insanın itiraz edeceğini düşünüyorum. Halbuki bu yaratanımızın açık bir uyarısı. Dostlar ahir zamanda olmamızın belki de en önemli delili zamandaki bu izafi hız. Vızır vızır geçiyor hem de birçoğumuzu uyutarak. İnsanoğlunun hüsranda olduğunu söyleyen yaratan belki de bu gafletimize vurgu yapıyor.
Girizgâhımdaki bu öz eleştiriden sonra gelelim asıl meseleye. Merhum üstadımın darı beka yolculuğuna çıkışının üzerinden bir hafta geçti. Medyada ve özellikle sosyal medyada merhum ile ilgili haberleri yakından takip ettim. Bir kaç çatlak ve gerici yorum dışında hep iyi bilirdik denilerek şehadet edildi. Bu çok büyük bir bahtiyarlık ve gıpta edilecek bir durum.
Yalnız dikkatimi celp eden diğer bir konu olan yetim kedisinin medyamızda önemsenip gündem olması. Öyle bir gündem ki, her kesimden farklı görüşten insan bu kediye sahip olmak için bendenizi aradı. Hac vazifesi için Medine’de olup da oradan arayıp Ali hocam ne olur bu kediyi ben sahiplenmek istiyorum. Uygun görürseniz kardeşim İstanbul’da sizinle irtibat kuracak. Mail yolu ile ismini dahi duymadığım bazı insanlardan da aynı teklif gelince merakımı dostlarla paylaştığımda aynı talep için beni de arayanlar oldu denince bu işte bir hikmet olmalı der oldum.
Merhum üstadımın vefatından kısa bir süre önce sanki darı beka yolculuğunun başladığını hissederek, kedisi ile ilgili vasiyette bulunmasının, vefat haberleri kadar gündemde kalması birçok bakımdan üzerinde ibretle durulup ders alınması gerekecek bir konu. Vefat haberi basınımızda daha duyulmadan yetim kedisine benim şahitliğimde sahip çıkan yakın dostum ve aynı zamanda üstadımın can dostu Aydın Gülan hocam elini çabuk tutmasa yetim kediye yüzlerce hayvan sever sahip olmak için yarışacaktı.
Bugün olmuş merhum üstadımın kendisi kadar olmada da, kedisi soruluyor ve bu vasiyeti ile verdiği dersten ibretler alınıyor. Ümmetin kendisine sahip çıkacağını ve nasıl olsa vasiyeti üzere hareket ederek vefa örneği göstereceğini bilen üstadım kendisinden geçerek, kedisini gündeme alması her bakımdan incelenmesi ve irdelenmesi gerekir kanaatindeyim.
Ölülerinizin arkasından hayır konuşun diyen iradeye rağmen atıp tutan bir avuç yaratık bu kedi meselesindeki hassasiyetine hürmeten belki susma hakkını kullanır diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Susmaz ileri geri konuşmaya devam ederseniz merhumun kulluktan üzerinde olabilecek var günahlarını alarak ona iyilik edecek olduğunuzu bilin. Çünkü sağlığında iken sözlerle üstadıma saldıranlara kendisi üzülerek böyle cevap verirdi.
Dün akşam kediyi emanetine alan değerli Aydın hocamı arayarak kedinin hal ve hatırını sordum. Hocamın cevabı “Ali kardeşim emanete ailecek gözümüz gibi bakıyoruz. Kedi bize alıştı ama biz üstadımın yokluğuna alışamadık” dedi.
Evet bu zor bir süreç. Yıllardır birlikte olduğunuz ve sohbetlerinden yararlandığımız bilge bir büyüğümüz bu dünyada yok artık. Onun yerini dolduracak başka bir değerde yok. Zaten bir elin parmakları kadar olan bu değerlerden bir tanesi Kadir Mısıroğlu üstadım geçtiğimiz aylarda darı bekaya göçmüş ve ümmeti yetim bırakmıştı. Rabbim her iki üstadım ile cennette cem eylesin. Ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu günlerde birlik hamurumuza su yerine zehir katarak ortak mayamızla oynayanlara fırsat vermesin diyorum. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.