Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Ağustos 2022

Merhametin Kanatları

Bir kuş kondu pencere önüne. Yiyecek bir şey aradı. Daha doğrusu önceden konan yiyeceği yemeye geldi. Onu bekleyen ev sahibi çok mutlu oldu. Kuş da mutlu oldu.

Kuş kendisi için konan yemleri yerken ev sahibi ile göz göze geldi. Bir an durdu. Sonra kendine has selamını verdi. İçten ve ahenkli bir ses tonuyla kısa bir müzik resitali sundu ev sahibine. Özel bir gösteri idi. Ardından kanatlarını vura vura gökyüzünün masmavi katlarına yükselerek uzaklaştı. Ev sahibi kuşun ardından şu cümleleri söyledi: “İyi ki geldin, iyi ki beni unutmuyorsun.”

Ev sahibinin kuşa olan ilgisi zamanla sevgiye ve bağlılığa dönüştü. Her sabah pencere önünde kuşu beklemeye koyuldu. Kuş ise bu bekleyişi boşa çıkarmadan düzenli olarak gelmeye devam ediyordu. Mevsimler değişse de bu anlamlı buluşmanın yeri ve saati değişmedi. Kuş ile ev sahibi arasındaki bu muhabbet komşuların dikkatini çekmeye başladı. Günlerden bir gün komşunun birisi penceresinin önüne yem koydu. Beklemeye başladı. Ancak gelen kuş yoktu. Komşusunun penceresine konan kuş için umutlanmaya başladı. Belki bir gün kendi penceresine de gelebilirdi. Beklemeyi sürdürdü. Kuş ise kendisini uzun zamandır besleyen ev sahibinin penceresinden başka bir evin penceresine yönelmiyordu. Hatta diğer penceredeki yemler daha çeşitli idi. Uzaktan görüyordu yan komşunun bir kuş beklediğini. Buna rağmen hiç o tarafa bakmadı. Her gün az da olsa, yemleri çeşitsiz de olsa kendisini uzun süredir besleyen ve bekleyen ev sahibinin penceresinden başka bir yere konmadı. Bu dostluk öyle güçlendi ki bazen yem olmadan da geliyordu kuş. Yine aynı güzelliğini sahneliyor, ev sahibine en güzel şekilde selamını vermeyi ihmal etmiyordu.

Uzun zaman geçti. Ev sahibi ile kuşun dostluğu devam etti. Görüşmeleri aksamadan sürdü. Bu iki dost birbirine öyle iyi geliyordu ki birbirlerini görmeseler, o gün bir şeyler eksik kalıyordu. Günü tamamlayan, hayatı anlamlı kılan bir dostluktu. Ev sahibi, her gün aynı saatte kuşu beklemeyi sürdürdü. Usanmadan… Sabırla…

Bir gün kuş gelmedi. Haber de vermedi. Kuşu beklemeyi sürdüren av sahibi o gün pencere önünde günü bitirdi. Kuş gelmedi. Endişesi büsbütün artan ev sahibi çok üzüldü. Ne oldu da her gün gelen kuş, o gün gelmemişti? Muhakkak kuşun başına bir iş gelmişti. İçini yakan sorular sordu kendi kendine. Cevap vermekten kaçındı. Aklına kötü şeyler getirmemeye çalıştı. Üzerinden bir gün daha geçti. Güneşin doğuşunu bekledi. Her zamanki gibi pencerenin önüne gitti. Kuşu beklemeye koyuldu. Uzaklara baktı. Havanın bulutlu oluşu tedirgin ediyordu. Güneş doğsa da hava aydınlık değildi. İçindeki ateş onu yakıyordu. Kuştan ses yoktu. Kendisini yokladı. Kuşun gelmeyişinde bir kabahatim var mı, diye sordu kendi kendine. Onu her gün karşılıyordu, yemini hazırlıyordu, yorulmuyordu. Keyif alıyordu ve kuş da mutlu idi. Peki, niçin yoktu kuş? Yolunu mu kaybetti, başka bir ev mi buldu? İçinden, başka bir ev bulmasına gerek yok, diye düşündü. Kuşun her gün uğrayıp sohbet ettiği ev sahibi şimdi virane bir evde yaşıyor gibiydi. Dünya bomboştu onun için. Sevdiklerimizle anlamlı değil miydi her şey? Onlar yoksa gözümüze her şey anlamsız ve boş gelecektir. Kuş gelmiyordu. Günler geçti, haftalar geçti, kuş gelmedi. Ev sahibi her gün aynı saatte kuşu bekledi. Umudunu hiç kaybetmedi. Kuş yok… Ses yok… Gökyüzü boş… Mavilik yok… Dünya boş…

Ev sahibi bir gün kuş pazarına uğradı. Bir ses duydu. İçi kıpır kıpır oldu. Bu ses tanıdıktı. Kalbi o sese ısındı. Sesin geldiği tarafa gitti. Evet, yanılmadı. Sesinden tanımıştı onu. Çünkü o ses ev sahibinin gönlüne öyle yerleşmişti ki kuş gitse de sesi kalmıştı. Kuş gitse de o bakışı kalmıştı. Göz göze, kalp kalbe baktı. Ne olduysa o gün olmuştu. Kuş, bir gün yan komşunun pencere önündeki yemlerine baktı. Bir kez de buraya uğrasam, dedi. Ama buradaki yem bir tuzağın içinde idi. Tuzağa kapılan kuş, bir daha kurtulamadı. Şimdi bir kafesin içinde dönen kuş, eski ev sahibinin merhametinin kanatlarıyla tekrar masmavi gökleri kucakladı. Kuş, merhametle özgürlüğe uçmuştu.