Merhaba Ey Şehr-i Ramazan!..
İnşaallahü Teâlâ; önümüzdeki çarşambayı perşembeye bağlayan gece, ilk teravihimizi kılıp ilk sahurumuza kalkacağız...
Allah’a hamd û senalar olsun ki bir kere
daha onbir ayın sultanı; rahmet, mağfiret ve bereket ayı Ramazan-ı şerifin
manevî iklimini teneffüs etmeye başladık.
Ramazan-ı şerif orucu, hicret-i
Nebeviyyenin ikinci yılında, Kıble’nin Beytü’l-Makdis’ten Kâbe tarafına
çevrilişinden ve Bedir savaşından sonra Şaban-ı şerif ayında farz kılındı. Konu
ile alakalı âyet-i kerimelerde şöyle buyurulmaktadır:
“Ey iman edenler! Sizden önceki (ümmet)lere yazıldığı gibi, sizin üzerinize de oruç
tutmak yazıldı (farz kılındı). Olur ki bu sayede takvâya erersiniz.
(Farz kılınan oruç,) sayılı
günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı)
günler sayısınca başka günlerde (oruç tutar. İhtiyarlığından veya tedavisi
mümkün olmayan bir hastalıktan dolayı) oruç tutmaya gücü yetmeyenlere, (her
güne karşılık) bir yoksulu (sabah-akşam) doyuracak bir fidye vermesi (gerekli)dir.
Kim de gönülden gelerek (daha fazla) bir ihsanda bulunursa bu, onun için
daha hayırlıdır. Bununla beraber (zor da olsa, işin önemini) bilirseniz,
oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki
Kuran; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu
eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda(ki Kadir gecesinde)
indirildi. Sizden kim (mazereti olmaksızın) bu ay(ın ilk hilâlin)e
erişirse hemen orucunu tutsun, kim de hasta veya seferde (olup da yer)
ise, tutmadığı günler sayısınca (câiz olan) başka günlerde (orucunu
kazâ etsin). Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Bu da, o
sayıyı (kazâ ile) tamamlamanız ve size yol göstermesine karşılık
Allah’ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki (düşünür de) şükredersiniz.
” (Bakara 183-185)
Konu ile alakalı hadis-i şeriflerde de,
şöyle buyurulmaktadır:
“Ramazan ayı mübarek bir aydır.
Allahü Teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır,
Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin
aydan daha kıymetlidir. O gecenin (Kadir
gecesinin) hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış
sayılır.” (Nesai)
“Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç
tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü
sevaba kavuşamaz.” (Tirmizi)
“İslam; kelime-i şehadet getirmek,
namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.” (Müslim)
Mübarek Ramazan ayı, çok şerefli ve çok
kıymetli bir zaman dilimidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve
bütün nafile ibadetlere verilen sevab, başka aylarda yapılan farzlar gibidir.
Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda
bir oruçluya iftar verenin günahları affolur, Cehennemden âzât olur. O oruçlunun
sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunan kişilerin
işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de
affolur ve Cehennemden âzât olurlar. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah
sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz; esirleri âzât eder, her istenilen şeyi
verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak
nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah
işlemekle geçer.
Bu kıymetli zaman dilimini, elden
geldiği kadar ibadet ve taatle geçirmelidir. Allahü Teâlânın razı olduğu işleri
bolca yapmalıdır. Bu mübarek ayı, âhireti kazanmak için büyük fırsat
bilmelidir. Bu öyle müstesna bir ay ki; Kur’an-ı kerim bu mübarek ayda nâzil
oldu. Bin aydan daha hayırlı olan mübarek Kadir gecesi de bu aydadır...
Ramazan-ı şerifte; iftarı erken yapmak,
sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem
verirdi. Hurma ile iftar etmek ve iftar edince: “Zehebez-zama’
vebtellet’il-urûk ve sebete’l-ecr inşâallahü teâlâ” duasını okumak da
sünnettir.