Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Mart 2023

​Meral Akşener'e ne hakaretler!..

“Masadan çekilme noktasına geldiği için” Meral Akşener’e hakaretler yağdırıldığını görüyoruz.

Ağza alınmayacak hakaretler, bir takım ses kayıtları, CHP’nin yandaş medyasında, o taraflardaki her yerde!..

Bir gün evveline kadar “kahraman” olarak nitelendirdikleri bir politikacıya demediklerini bırakmadılar.

Hatta ve hatta…

Fazıl Say adlı birisi öyle bir şey yazdı ki…

Olur şey değil!..

Ya da olmaz şey değil!..

Ben, uzun yıllar öncesinden tanıdığım ve bazen de bürosunda sohbet ettiğim Meral Akşener hakkında iki yazı kaleme almıştım 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra.

O yazılarda “hakarete”, “tezyife” yorulabilecek en ufak bir ifade yoktu.

Sadece, 28 Şubat sürecinden tanıdığım Sayın Akşener’in “duruşunu” netleştirmesi gerektiğini söyledim.

Yanlış yaptığını söyledim.

Bütün cümlelerim, bütün kelimelerim itinayla seçilmişti.

Elimde bilgi, belge olmadan birini itham etmek aklımın ucundan bile geçmezdi.

Bunu yapmadım, sadece “Gün amalı, fakatlı, lâkinli konuşulacak, muhalefet edilecek gün değildir!” mealinde ifadeler kullandım.

Sayın Akşener, bir gün Külliye’deki bir etkinlikte…

O yazıların yayımlanmasından epeyce vakit sonra, beni görünce…

“Yaptığınıza çok üzüldüm, sizden hiç beklemezdim. Ben hâlâ Beykoz’dayım ama siz çok uzaklaştınız” dedi.

"Beykoz" bir vesileyle oturup dertleştiğimiz semtti.

O kadar kızmış ki bana, Twitter hesabımı engellemiş!

“Oooooh, iyi yaptım!” bile dedi onca kişinin içerisinde.

Ben de o ortamda, benim kimseyle menfaat alışverişimin olmadığını, doğru gördüğümü hakaret etmeden yazmaya, söylemeye çalıştığımı belirttim.

Ve “Ben dün neysem bugün de oyum!” dedim.

Böyle bir diyalog oldu.

Sonra araya, bazı tipler girdi.

Lafı böldü, biz de başka tarafta devam ettik sohbetlere.

*

Politikacılar elbette eleştirilir, elbette ikaz edilir, elbette yanlışlarına işaret edilir, doğrularından dolayı da takdir edilir.

Mesela…

Deprem felâketinin ilk günlerinde, hatta ilk anlarında Kemal Kılıçdaroğlu’nun neler yaptığını biliyorsunuz.

İlk anlardan itibaren öyle bir havaya girdi ki, sanki memleketimiz insanlık tarihinin en büyük felâketlerinden biriyle karşı karşıya kalmamış…

Sanki, enkaz altından sağ salim çıkartılmayı bekleyen onbinlerce vatan evlâdı yok!

Öyle bir hava, depremden politik çıkar elde etme çabası!

Aynı zaman diliminde (sonradan üslup değiştirse de) Sayın Akşener’in çok daha sorumlu, çok daha yapıcı bir dil tutturduğunu görünce…

Sayın Fatih Erbakan ve Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu’nun yanı sıra Sayın Akşener’in de “olumlu” mesajlar verdiğini söyledik, yazdık.

Vay sen misin böyle yapan, “Masadaki biri hakkında niçin böyle diyormuşum!”

Allah Allaaah!

Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener’in dili farklıydı işte.

Sayın Akşener daha sonra, etraftan gelen tepkilerin etkisiyle olmalı, dilini sertleştirdi ama…

Yine de üslubu çok farklıydı.

Biz sadece bu farkın altını çizdik diye, vayyy!..

Saldır gitsin!

*

Bu politika böyle bir şey.

Meral Akşener’in 28 Şubat sürecindeki duruşuyla ilgili farklı şeyler söyleniyor.

Ben, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen sonrasında kaleme aldığım yazılarda da ifade ettiğim gibi, 28 Şubat darbecilerinin sürekli olarak tehdit ettikleri bir “İçişleri Bakanı” olarak tanıdım kendisini.

Hatta, o dönemlerde darbecilerin yaptıklarına dair önemli bilgilerden bazılarını da Sayın Akşener’in yakın çevresinden almışızdır.

O kritik günlerde İllegal Batı Çalışma Grubu deşifre edilmişti.

Sayın Akşener o günlerde de hedefteydi.

Bülent Orakloğlu ve Kadir Sarmusak ile uzun uzun konuşmak gerek!

*

Neyse buraları geçelim.

Üzerinden uzun yıllar geçti, bugünkü gündem masa gündemi.

Meral Akşener masayı dağıtma noktasına geldi.

Politikada her an her şey olabilir!

Bugünkü tabloya göre..

O masa artık,

Parti “out”, HDP “tamamen” “in” masası.

Bazıları, masanın dağıtılmasının “taktik”ten ibaret bir durum olduğunu…

İyi Parti’nin masadan ayrılmasıyla, CHP’nin ve diğerlerinin ellerinin rahatladığını, şimdi HDP’nin tam desteğini almak için önlerinde engel kalmadığını söylüyorlar.

Meral Akşener de öbür taraftan aşındıracak ve seçimi ikinci tura taşımaya çalışacaklarmış!

Tam bir “siyaset mühendisliği” çalışması olur bu, vatandaş yemez!

Zorlamak mânâsız, vatandaş masadaki genel başkanlarla ülkenin hiçbir meselesinin çözüme kavuşturulamayacağını, aksine işlerin çok kötü noktalara geleceğini iyice gördü.

“Bunlar iki kazı güdemez, 13 ay boyunca oyaladılar, bir aday bile çıkartamadılar!” yargısı iyice oturdu.

Bunun tabii sonucu, “Yaparsa Erdoğan yapar!” mesajının da yerli yerine oturmasıdır.

“Olmadı hep birlikte saldıralım, olmadı parçalara ayırıp saldıralım, olmadı seçimlere giremez diyelim…”

Yemez!..

Unutmadan, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın hallerine de dikkat çekmek gerek.

Kendileri, Kemal Kılıçdaroğlu’na “biat etmiş” oluyorlar bu durumda!..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Seyyid” olduğu mu söyleniyordu, ne!

Rabbi Yessir, Seyyid…

Umreler, umreler!...

Eyvah,

Laiklik elden gidiyah!

*

Başa dönelim.

Sayın Akşener şimdi, Masa’dan kalktığı ya da parti ağır isimlerinden Cihan Paçacı’nın ifadesiyle masadan kaldırıldığı için, kendisini kahramanlaştıranların ağır saldırılarına muhatap.

Duruşunu beğenmemek, bir başka partiye mensup olan belediye başkanlarına, “Genel başkanınıza rest çekin!” çağrısında bulunmanın çok yanlış bir hareket olduğunu söylemek başka bir şey…

Ağza alınmayacak hakaretlerle saldırmak başka!..

*

Ha diyeceksiniz ki…

Politikada bunlar olmuyor mu?

Politikanın tabiatında yok mudur böyle işler, başka taraflarda da yapılmıyor mu bunlar?

Politikada işine geleni kahraman, işine gelmeyeni hain yapma hali yok mudur?

*

Ben böyle bir dünyaya uyum sağlayamam!..

Kusura bakan baksın!