Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.78
Gram Altın
2962.88
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 May 2015

Meral Akşener eş/anne de Nesrin Baytok değil miydi?

Yazması çok zor bir konuya kalem salladığımın farkındayım. En küçük bir sapmanın/saptırılmanın yanlış algılamalar mahal vereceğinin de. Lakin Meral Akşener'le ilgili kaset iddiaları gündeme geldikten sonra verilen tepki, tabiri caizse ortaya çıkan toplu infial ve yasal süreç sonrası bu konuda yazmanın bir zorunluluk olduğu kanısındayım.

Yanlış anlamaları asgariye indirmek adına kanaatimizi ilk başta söyleyelim. Meral Akşener'in ahlaki değerlerle çelişen bir muamelatı olduğuna kesinlikle inanmamakla birlikte bunun gündeme getirilmesini de çirkin buluyorum. Cemil Barlas, Latif Erdoğan ikilisinin bir televizyon programında geçen ve spontane geliştiğine inandığım bu iddia, tez zamanda üstü örtülmesi, hafızlardan silinmesi icap eden bir durum.
Öte yandan iddia sonrası Akşener'in takındığı tutum, suçlamayı yönelttiği adres, suç duyurusu yapılan şahıslar konuyu farklı bir mecraya çekmiş durumdau2026 İlk dikkat çekici nokta Akşener'in, Latif Erdoğan'ın, kaset membaı gösterdiği yapıya ait televizyon kanallarına çıkarak bunu AK Parti'ye saldırı malzemesi olarak kullanmak istemesi oldu.

"Bundan sonra bu konuyla ilgili muhatabım Sayın Erdoğan'dır. Şimdi siz dediniz ki kanal Sayın Erdoğan'a yakın bir kanal. Bizim bildiğimiz bu kanalın yönetiminde önce damadı vardı şimdi damadının kardeşi var. Dolayısıyla biz bu kanalın Tayyip Erdoğan'ın kanalı olduğunu düşünebiliriz. Tabii başka şeyler de söyleyebilirim de söylemeyeyim, mahkemede iş. Ama benim bundan sonraki muhatabım Tayyip Erdoğan'dır."
Bu kadar zorlama bir illiyet üzerinden iddiayı Erdoğan'la bütünleştirmesi, ifadenin yer aldığı kanalı ve sahiplerini isim vererek doğrudan suçlaması, şantaj kaseti olduğunu iddia eden Latif Erdoğan ve kanala yönelik suç duyurusunda bulunması, süreci izleyenlerin çoğu tarafından şaşkınlıkla takip edildi. Latif Erdoğan'a göre kasete sahip oldukları iddia edilen yapıya, elindeki kaseti kendisine izletmeye çalıştığını iddia ettiği kişiye ilişkin hiçbir araştırma talebi, sorgulayıcı ifade ve ünlem kullanmamış olması da hayretimizi artırmaya devam etti.

Sürecin tek sevindirici ve ümitlendirici yönü toplumun her kesiminin bir kadın siyasetçi üzerinden sürdürülen çirkin iddialara gösterilen tepkiydi. Bu toplumsal ortak reaksiyon, entrika ve belaltı vuruşlarla siyaseti dizayn etme heveslilerine verilecek en güzel cevap. Lakin aynı toplumun siyasetin -daha çok da eski sayılmayacak bir tarihte- yine bir kadın siyasetçi üzerinden yapılan belaltı vuruşlarla şekillendirilmesine sessiz kalmasını da unutmadık.
Akşener'e yönelik bu iddialar gündeme geldikten sonra savunuyu anne ve eş üzerinden yapanların geçmişlerindeki bu kara lekeyi unutmaları en azından unutmuş görünmeleri kimsenin dikkatini çekmedi. Nasıl çeksin ki, zaten bugün Akşener meselesinde sesi en çok çıkanlar bir başka kadın, eş ve anne olan Nesrin Baytok iddiasında en ağır salvolarda bulunanlar değil miydi? Siyasi hayatı bitirilen, genç bir kız annesi olan Nesrin Baytok'u Meral Akşener'den ayıran fark neydi?!

Yoksa toplumun gösterdiği anne-eş tepkisi de bir çifte standart üzerine kurulu düzeneğin maslahata göre şekillenmesinin mi adıdır? Bugün Akşener için -haklı olarak- feveran edenler dün -montaj ya da orijinal, çok da mühim değil- anne ve eş olan bir kadın siyasetçinin müstehcen görüntüleri tüm piyasayı doldurduğundaki süku00fbtlarını hangi dini, ahlaki, erdemsel öğelerle savunmak isterler?

Lamı cimi yok! Nesrin Baytok üzerinden siyasetin biçimlendirilmesine sessiz kalıp ortalığa savrulan görüntüleri büyük bir iştiha ile tekrar tekrar izlemelerin vicdani, dini, ahlaksal hiçbir karşılığı, savunusu yok! Bugün Akşener üzerinden ahlak, değer kavramlarıyla harekete geçenlerin dünkü suskunluklarını hatta bunun üzerinden saldırmalarını ne tarih ne din ne de gelecek nesiller af edecektir!

Deniz Baykal'a da Nesrin Baytok'a da toplumsal bir özür borçlu olduğumuz düşüncesiyle kendi adıma özür dilemeyi bir zorunluluk görüyorum. Umarım geç gelmiş bu özür, zarar verdiğimiz insanlar, bilhassa bir anne ve eş için anlam ifade eder. Sözü Kur'ani bir kelamla bitirmek istiyor ve Hucurat Suresi'nden iki ayet paylaşıyorum: "Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın." Başka söze ne hacetu2026

Twitter.com/sabihadogann