Dolar (USD)
34.65
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
2933.61
BIST 100
9595.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Mart 2013

Memur-sen'in serbest kıyafet uygulaması

Memur-Sen, üyelerine 18 Mart 2013'ten itibaren bütün kurumlarda serbest kıyafet uygulamasına geçileceğini duyurdu. Bir çeşit fiili durum olan bu uygulamanın hayırlara vesile olması temennimizdir.

On yıllardır vatandaşının inancını, değerlerini hor gören anlayışın sebep olduğu bu hukuksuz uygulama inşaallah akın gelecekte tarihe karışacak. Ancak bu süreçte bir noktaya dikkat etmek gerekir diye düşünüyorum:

Ülkenin kahir ekseriyetinin inancıyla uyuşmayan kimi uygulamalar halkta ciddi defektler oluşturmuş. Bu defektlerden kaynaklı sıkıntıları ferasetle, basiretle ve hikmetle gidermek gerek. Memur-Sen camiasının bu güzel hasletlere sahip olduğundan eminim. Muhtemel sabotaj ve provokasyonlara karşı camianın hazırlıklı olduğunu umuyorum.

Türkiye cumhuriyetinin bekası için! 'düşman dindarlar' ile 'bölücü Kürtler' sürekli tehdit olarak görülmeliydi ki istediklerini bu tehdidin oluşturacağı karambolde gerçekleştirebilsinler.

Bizim devletlülerimizin 80 yılda tek başarısı! gösterişçi modernliktir, hem bu uğurda kimlere kıymadılar ki?

Mesela, şehid İskilipli Atıf Hoca'yı bu uğurda idam ettik, yetmedi bir daha idam dedik. Ne vardı idam gerekçesi olarak sunabileceğiniz? Hiçbir şey.

Mesela, tek suçu! farz bildiği gibi giyinmek olan Merve Kavakçı'nın hangi insanlık dışı linçe tabi tutulduğunu unutabilir miyiz? Biz unutsak bile tarih unutturacak mı sonraki nesillere..?

Tarihin kayıtları Merve Kavakçı'ya reva görülenleri "bu topraklarda 'militan laikçilik ve halksız demokrasi'nin nasıl uygulandığını" gösterecek.

Daha önce de bir yazımda belirtmiştim; 'bin yıl sürmesi planlanan 28 Şubat'n zulüm dolu sürecinde ekonomi dibe vurmuş, IMF tepemizde, borcunu tahsil için 'memurlara maaş vermeyin' diye bastırıyor", ama devletlüler yazışmalara "mesela" yazdıkları için kıyamet kopuyordu: Neden "yazışmalarda 'örneğin' değil de 'mesela' yazılıyor" diye zaten krizde olan ülke bürokratik ahmaklığa kurban edildi. İnancına bu kadar düşman devletlüleri başka memleketlerde bulamazsınız.

Biz 28 Şubat zulmüyle inim inim inlerken ve en vahimi hükümet IMF'nin bir çalışanına ülke ekonomisini teslim ederken yukarılarda bir de "mesela-örneğin" kavgası yaşamışlar. Bu büyük ayıp Osmanlının bakiyesi ülkede ve 21. yüz yılda yaşandı.

Sadece bunlar mı?

Maskeli baronların laikçilik fantezileri için bu halkı inancına mugayir yaşamaya zorladılar. Başörtülüler Üniversitelere hatta kampus yakınlarına daha yaklaştırmadılar. İnandığı gibi yaşamak istemeyenlere dünyayı dar ettiler. İlle de herkes onları inandığı gibi yaşayacaktı.

Hatırlayın daha 4 yıl önce "411 El Kaosa Kalktı" manşetini.

Kim, neden kaos çıkaracaktı?

Ya da kim, neden kaos istiyordu?

Hürriyet, bu manşetlerle Ak Parti hakkında kapatılma davasına malzeme oluşturuyordu. Zira 2008'de Ak Parti için kapatılma davası bu medyanın manşetlerinden deliller! toplanarak açılmıştı.

Peki, ne olmuştu da bu manşetler atılmıştı?

MHP'nin desteğiyle Ak Parti üniversitelerde başörtü yasağına son verecekti.

Neye son verecekti?

Ahmakça bir yasağa, yani kızlarımızın inancı gereği başını örterek üniversiteye devam etmelerine engel olan düzenlemeye son verecekti. Ama bu düzenleme İttihad Terakki geleneğinin tek tipçilerini öfkelendirmiş, işi Ak Parti'yi kapatmaya kadar vardırmışlardı.

Halkına bu kadar yabancı olanlar, Allah'ın buyurduğu pek çok farizayı da yasaklayarak halkı inancından etmeyi planlamışlardı.

Şimdi ise başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi "halkın inancı ve ibadeti kanunlarla, mevzuatlarla sınırlanamaz" sürecindeyiz. Aslında ibadetlerin yasalarla sınırlanamayacağını bilmek, anlamak için İmam-Hatipli, teolog, seyda, müftü olmaya gerek yok. Allah buyuruyorsa bu emirleri engellemek kimsenin hakkı ve haddi değildir.

Bugün artık halkından korkmayı esas alanların yerine, bu akıl tutulmasını zül addeden, halkıyla barışık bir iktidar var ve bu iktidarın başında da halkın değerlerini değeri bilen Tayyip Erdoğan var. Halkının değerlerine saldırıları bertaraf eden, halkın inandığı gibi yaşamasını arzu eden bu iktidar, geçmişin hatalarını telafi ediyor, halkın mağduriyetini pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da gideriyor.

Memur-Sen'in bütün yurtta kabul gören imza kampanyasına iştirak eden milyonlar, geçmişte başörtüsüne uygulanan yasağın ne kadar yersiz, ne kadar gereksiz ve ne kadar despot bir uygulama olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Halkımız, inancına göre giyinmesine, inancına uygun ibadet etmesine yasak konmasına bu imza kampanyasıyla 'dur' demiş oldu.

Şimdi sıra bu süreci makul idare etmekte.

Haydi hayırlısıu2026