Memleketim Marşı ve Kültürel İşgal!
O meşhur “marş”.
Adeta “milli marş” olarak beyinlerimize kazındı.
Ayten Alpman’la özdeşleşen “Memleketim” Marşı.
“Bir başkadır benim memleketim.”
Marş, 70’li yılların başında çalınmaya
başlanmıştı.
Epeyce süre raflarda kaldı.
Fazla ses getirmedi.
Sonra…
Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında birden
parlatıldı.
“Milli
Duygularımızı” bu “marşla”
yaşamaya alıştırılmıştık o günlerde!...
İsmail Cem
İpekçi, TRT Genel Müdürü iken, günde
en az beş vakit tekrarlanırdı.
Yediden yetmişe hepimizin ezberindeydi
bu “marş”, özellikle bestesiyle.
Bugünlerde, bütün alçaklığı,
acımasızlığı ile devam eden İsrail Terör Örgütü Soykırımı’na dair paylaşımlar
yaparken, biz de o “marş”a dikkat
çekelim dedik.
Sosyal Medya hesabımızda, “Memleketim”
Marşı’nın kaynağına işaret ettik.
Hatırlattık.
Marş, İsrail Ürünü.
Orijinali,
Rabbi (Haham) Elimekh.
Rusya’da yaşayan Yahudi Toplulukları
için “önder” şahıs, Haham Elimekh.
Yahudilerin oralarda çektikleri
“zorluklara” direniş...
“Hoşgörü”nün
direnişi!..
Sevgi dili, vesaire…
İsrail Marşı!
Biz bunu paylaşınca, "Soykırımcı İsrail'e" şu veya bu kıvamda destek verenlerden
tepki geldi:
“Ne var bunda yani, müzik evrensel değil mi?”
Biz de bu tepkiyi verenlere sorduk:
“Bizden bir besteyi, neredeyse ‘Milli Marş’
olarak kullanan bir başka ülke gösterebilir misiniz?”
Yok!..
Kıbrıs Barış Harekâtı Ruhu’nu, bizdeki
vatan millet sevgisini ifade etmek için, gece gündüz “İsrail bestesini”
kullanıyorsanız…
Bu, ya müzik kültürünüzün ifade kabiliyetine
güvenmediğinizden…
Ya da, ruhları, beyinleri “bir başka kültürle” kodlamak
istemenizdendir.
Şahin Altıntaş’ın “maksadı” ortaya koyan cümleleri, güzel.
Buraya alalım:
“Gördük ki, milletlerin sadece toprakları ve
devletleri değil, dilleri ve kültürleri de işgal ediliyor.
Bu durumun en önemli örneklerinden
birini, Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası hayatımıza giren Memleketim şarkısı ile
yaşadık.
İlk olarak 1972 yılında Ayten
Alpman’ın sesinden dinlediğimiz uyarlama Marş, orijinali Klezmer tarzında
söylenen “Rabbi Elimekh” isimli bir Yahudi geleneksel halk marşıdır.
Şimdi, okuyucunun aklına şu soru
gelebilir:
Uyarlama şarkılar her yerde var iken
buradaki sorun nedir?
Hayatımıza Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan
sonra giren bu ezgilerin bir şarkı ya da
sanat olarak değerlendirilebilecek kadar masum olmadığını düşünüyorum.
Dünya
milletler tarihine bakıldığında, Türk Milleti savaşları ile öne çıktığı kadar,
zaferleriyle adından söz ettirdiği kadar; sanatı, edebiyatı, şiirleri,
şairleri, marşlarıyla da en az savaşçı özelliği kadar öndedir ve adından söz
ettirmiştir.
Hal böyle
iken, bu büyük ve asil ulus neden kendi zaferlerinden sonra bu uyarlama şarkı
ile evlâtlarına seslensin, daha da önemlisi gelecek nesilleri neden bu
parçalarla büyütsün? Bizler her şeyden önce kültür milliyetçisiyiz. Millet
olabilmek vasfımızı gelecek bin yıllara aktarmanın da bizler için yegâne
anahtarı öz kültürümüzü muhafaza etmek ve geçmişle bağımızı
sağlamlaştırmaktır.”
X
Evet, ben
de, bu işlerin masum işler olduğunu düşünmüyorum.
Hemen
ifade edeyim, Ayten Alpman’ın ve söz yazarının bu işlerde kabahatleri yok.
Onlar,
işlerini yaptılar.
Onlar
için müziğin evrenselliği kuralı geçerlidir.
Mesele,
bu şarkının raflardan indirilip, bir “Milli” marş düzeyine çıkartılmasında ve
sonrasında da 1980 Siyonist Darbesi’ne altlık yapılmasındadır!..
O
yılların, yani 1970-80 arası yılların “popülerleştirilen” şarkılarına
baktığınızda epeyce kabarık bir “İsrail” listesi çıkıyor karşımıza…
Bu
listeyi, internet ortamında rahatlıkla bulabilirsiniz.
Buradan,
bugünkü gençlerin de büyük ihtimalle bildikleri ikisinden bahsedeyim:
Birisi
Bim Bam Bom..
Diğeri,
Sev Kardeşim;
Dünyaya
geldik bir kere, her gün bu şarkımı söyle!..
Bu “Sev
Kardeşim” adlı şarkıyı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kurucusu olmakla övünen
CHP bir dönem “seçim şarkısı” olarak kullanmıştı…
Tarihçi
Murat Bardakçı da, bu şarkının 1967’deki Arap İsrail Savaşı’na atfen yazılan bir
“Zafer Şarkısı” olduğunu vurgulamış
ve CHP’ye şöyle yüklenmişti:
“Bu şarkıyı İsrail’in zafer şarkısı
olduğundan habersiz koyacaksın ve sonra da niçin iktidar olamadım, diyeceksin!”
X
CHP’nin
seçim şarkısının kaynağı, İsrail’in Zafer Şarkıları albümündenmiş!..
Bilemiyorum,
belki de CHP’ye birileri sızmıştır o zamanlar ve böyle şeyler olmuştur…
Kimler
nerelere sızmadı ki!
Sadece
CHP’ye sızmışlar, dersek haksızlık olur!
Hemen her
yere sızmalar oldu!
Her
neyse!
Bu müzik,
sinema, kültür-sanat işleri kalpleri, beyinleri kodlamak için nefis fırsatlar
sunuyor.
Siz boşluk
bırakınca da, başkaları dolduruyor.
Bizler,
70’li yıllarda, bir yandan “Öldüm, bittim, yıkıldım, aşık oldum bir
zalim kıza, yamuldum, kaderindeki zehiri içeyim, sen geberme, senin yerine ben gebereyim!”
şarkılarıyla…
Diğer
yandan da, “İsrail” şarkılarıyla büyütüldük…
Sadece
İsrail değil, “Gençlik Marşı” da “Milli” marş gibi adeta değil mi, o da
İsveç’ten!
x
Birçok
“marş”a bakın, nasıl da alıntı!
Milli
duygular nasıl da başkalarının “kodlarıyla” ifade edildi.
Bir
nesil, nasıl da alıştırıldı!
Filmlerle
de fena kodlandık…
Her
sakallıya kötü gözle baktık, her "hoca"yı
sahtekâr belledik.
“Küçük Ev” dizisindeki “papaza” ise adeta “âşık”
olduk, ne iyi bir adamdı o, ne büyük bir gönül adamıydı!
Bunu
yaptık, bir de Hazret-i Mevlana’yı gece gündüz döndürdük, “turizm”in hizmetine
sunduk!
X
Yazımızı,
yarım asırı aşkın sanat hayatı boyunca, birçok değeri ülkemize kazandıran
Rahmetli İlham Gençer’in sözleriyle bitirelim:
“Bu ülkede bütün emperyalist güçlerin
ihanetleri şarkılarla oldu, silahla değil.
Eski eşim Ayten Alpman’ın ‘Memleketim’
şarkısı buna en güzel örnektir. Bu İsrail Milli Şarkısı’dır. Yabancı şarkıların
Türkçe’ye çevrilmesinde mahsur yok…
Ayten Alpman’ın da bu işte hiç kabahati
yok. Ama bu şarkı, sonradan maalesef
Türk Milleti’ne en büyük ihanet şarkısı olarak kullanıldı! O dönem şarkı
TRT’nin raflarında duruyordu, indirildi! Memleketim şarkısı, Kıbrıs Barış
Harekâtı sırasında, ‘milletin şarkısı’ diye lanse edildi.
Tam bir fiyasko!”