Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Ağustos 2022

Memleketim

Memleket ne kadar güzel ve anlamlı bir kelime? Her harfi kulağa hoş gelen ve gönüllere işleyen kutlu kavram. Eskiden bu büyülü, sermest güzelini, vatan ve yurt anlamında da kullanmışlar. Şiirler yazılmış adına, türküler/destanlar yakılmış. Şehirlerimize ad olmuş. Sılayı hatırlatmış hepimize.

Memleket yani vatan, nakış nakış yüreklere işlenmiş, sonradan cephe cephe bileklere kazınmış. “Hubbu’l vatan minel iman!” buyurmuş Yüce Peygamberimiz. Dertli arkadaşlarımız, bunu “Türkiye Sevdası Vatandandır.” şeklinde sarıp sarmalamış ve içimize nakşetmişler. Osman Atillâ’nın Memleket Şiirleri Antolojisi’ni okuyorum. Benden iki yaş büyük bu kıymetli güldestenin sayfalarını çevirirken mavi derinliklere dalıyor, engin, hür ufuklara açılıyorum.

Otobüs veya trenlerle yapılan seyahatlerin en iyi tarafı, memleket kokusunu bütün haşmetiyle içimize çekmek. Sıla-i rahim boşuna tavsiye edilmemiştir elbette. İnsan evini/ yurdunu, taşını/toprağını özler. Yakınlarına hasret kalmıştır. Onlarla selamlaşmalı, kucaklaşmalı. Biz de böyle bir özlemle kalkıp memleketimize gittik. Hastalarımızı görüp nüfusumuzu bereketlendiren kabristanlarımızı ziyaret ettik. Şeyh Musa ummanına açıldık ilkin, “Fatiha’larımızı, Yasin’lerimizi” sevdiklerimize okuduk.

Eskiden yolculuklar genellikle “Haydarpaşa’dan” başlardı. Trenler bizi özlediklerimizle buluştururdu. Şimdi galiba “Esenler”den başlıyor Anadolu ile kucaklaşma bayramımız, şölenimiz. Kocaeli, Bilecik, Eskişehir, Ankara, Niğde, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman ve Siirt. Dönüşte Elazığ Yolu’nu seçiyor ‘kaptan pilot’umuz. Kayseri, Kırşehir ve Kırıkkale’yi selamlıyoruz. Kaptanlar deryalarda, pilotlar semalarda. Biz, uzun yol şoförlerimizle beraberiz.

Yollar, uzakları yakın ediyor. Mesafeler kat ediliyor saat be saat. Ve gözümüzü açıp dünyaya baktığımız “Evliyalar Diyarı”ndayız. Memlekete girerken ‘hoşamedi’ ediliyoruz kalpten. “Üç Dilli Şehir” bütün cömertliğiyle kucaklıyor sizi. Yollarda içli içli gurbet türküleri dinliyoruz. Türkçe, Arapça, Kürtçe nağmeler sarıyor dört bir yanımızı. Menzile varırken Cem Karaca’nın muhteşem eseri “Allah Yâr” taçlandırıyor seyahatimizi. Dağlar ile taşlar, birlikte eşlik ediyoruz sanatkârımıza.

Önce aileden ağır hastalar ziyaret ediliyor. Sonra da diğer büyüklerimizin elleri hürmetle öpülüyor. Salgın biraz aramızı açmıştı ama o mesafeyi artık kapatıyoruz şükürler olsun. Dostluklar hatırlanıyor bir bir, arkadaşlıklar anılıyor tek tek. Ardından kabristana seyahat. Bizi zenginleştiren, dosta/düşmanagücümüzü gösteren o mübarek hafızamız, mezarlıklarımız. Eskileri ve yenileriyle ebedî şahidelerimiz, hep hatırlanan şahitliklerimiz.

Başta Ulu Camii olmak üzere şehrin ruhu mesabesinde olan mabetlerimiz, kalbi gibi atan kütüphanelerimiz, kitabevlerimiz. Vakıf, dernek ve kuruluşlarımızı güzelleştiren genç gönüllülerimiz. “Siirt Kızılay”daki o tarihî buluşma unutulabilir mi? İdeal ve mefkûre adamı Nihat Altunç’un mihmandarlığı ve “Gönüllü Kızılaycılar”. O gençler, çok kıymetli ve değerli. Yaklaşık iki saat süren sohbetimizi can kulağıyla dinlediler, muhabbetimizi nefis ve mükemmel sorularıyla süslediler. Hâlâ ümitsiz olan yetişkinlere bu gençlerimizdeki aşkı, şevki, heyecanı ve dinamizmi anlatmak isterdim.O sohbet esnasında hakikaten ‘az zamanda mühim işleri’ konuştuk. Mesela müessese adına düzenlenecek kalıcı bir edebiyat yarışmasının hasretini dillendirdik. Sürekliliği olacak bir dergiyi telaffuz ettik. Üniversite de açılan kadim şehrimizde, niçin bir sahaf dükkânı veya ‘ikinci el kitapçı’ olmadığını sorguladık. Beyin fırtınası esti, projeleri konuştuk.

‘Memleket’imizin güzide muhabiri, seçkin muharriri, araştırmacı ve hikâyecisi Ayhan Mergen’le konuştuk. “Siirt’li Hafızlar ve Mevlidhanlar” isimli eseri merak ve heyecanla kendisinden beklediğimiz aziz münevverimizle Kanal 56 için sohbet programı yaptık. “Çinko Fabrikası” gibi iyi hizmetleri unutmadık tabii. Vesile olanlara şükranlarımızı arz ettik. Yapılmakta olan faaliyet sahiplerinin kulaklarını çınlattık. Mesela büyük bir kütüphane ve müze kuruluyor ilimizde. Valiliğimiz, Belediyemiz, Milli Eğitim Müdürlüğümüz, sivil toplum kuruluşlarımız, bütün halkımız ve ilme âşık gençliğimiz, yapılmakta olan bu müesseseleri bir an önce görebilmenin heyecanı içinde.

Siirt’e gidip de Tillo’yu unutmak caiz mi? Elbette nurlu beldenin başmihmandarı İsmail Fakirullah Hazretleri ve İbrahim Hakkı Hazretleri ziyaret edilmeli, Marifetname yeniden okunmalıdır. “Kal’etülÜstad”a çıkılmalı, “Dua Tepesi”ne varılmalı, “Kubbe-i Hasiye” ziyaret edilmelidir. İlçemize her köşesinden bakılmalı, maddi ve manevi güzellikleri yeniden idrak edilmelidir. Sonra Veysel Karani Türbesi. Onlarca dükkânda, makamı ziyaret edenlere hatıra eşyaları sunuluyor. Memleket hasreti bereketli geçti. İnanın sadece irfan adamı Mehmet Nafi Yargıcı büyüğümüzü dinlemek için dahi Siirt’e gidilmeli, tarih sohbetleri can kulağıyla dinlenmelidir. “Memleket Yârân”ına selam olsun!