Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2980.86
BIST 100
9657.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Ağustos 2019

“Memleket” Havaları…

“Kurban İbadeti”nin “banka havalesi” yoluyla değil de, gözlerden gönüllere giden yollardan istifadeyle ifası gerekiyor.

İbadetin “sosyal boyutu”nu ihmal ederseniz, sıradan “yardım kampanyaları”ndan birine katılmış olursunuz.

Küçüklüğümde Rahmetli Dedem’in kestirdiği kurbanların başında beklemek, o heyecanı fakir, zengin arkadaşlarımızla birlikte yaşamak ne güzeldi.

Kurban Bayramı’ndaki “yardımlaşma”nın yılın herhangi bir diliminde yapılanlardan bir farkı olmalı değil mi?..

Efendim;

Çoluk çocuk, torun torba yaşamaya çalıştık güzellikleri ve yaşatmaya koca bir kültürü.

Meslek insanın ayrılmaz parçası, hele bu gazetecilik ise.

Ne kadar “biraz olsun uzaklaşalım” deseniz de, geliyor sizi buluyor bir şekilde.

Köyde yaşayanlarla ve köylerini ziyaret edenlerle birlikte geçirdiğimiz bir haftalık süre boyunca kimleri ziyaret ettiysek ve kimler ziyaretimize geldiyse aynı muhabbet:

“Ne olacak bu memleketin hali?”

Ülke ve dünya gündeminde hangi konu varsa, köylerimizde de o.

Yani o kadar olur, Arjantin’deki “ekonomik kriz”in Türkiye’ye muhtemel etkileri bile soruldu bendenize!..

Günlerinin büyük bölümünü üç, dört hayvanına çobanlık ederek geçiren ve şehirden baktığınızda bu işlerle alâkasının olmayacağını düşündüğünüz bir köylü kardeşimizden, “Arjantin krizinin Türkiye ekonomisine muhtemel etkileri”ne dair soru geliyor, varın siz hesap edin ne kadar küçülmüş dünya.

Vatandaşın gündeminde neler var şaşarsınız;

“Pelikan Tartışması”nı bile göz ucuyla tâkip ediyor ormanın eteğinde yaşayan köylüm.

“Reis” diye ananlar var Sayın Erdoğan’ı…

Onlardan “Reis’e en büyük zararı onu en fazla savunuyormuş gibi görünenler veriyor!” yollu bir değerlendirme geliyor.

İstanbul’un bu kadar açık farkla kaybedilmesinin sebeplerini soruyorlar, siz olsanız ne cevap verirsiniz?..

Seçim öncesinde öyle olmadık işler yapıldı, öyle lâflar edildi ki, ayarı İmamoğlu yapsa bu kadarı olmazdı!” diyen oluyor…

Köyler çok renkli;

CHP’lisi de var, inanmazsınız belki, TKP’lisi bile var.

Dahası köyde imamlık yapıp CHP’li olduğunu gururla söyleyenini de gördük.

Bizim bulunduğumuz mevkide belediye yönetimi AK Parti’deydi, bu kez CHP kazanmış.

Civarlarda da AK Parti ağırlığı epeyce azalmış…

Buraları ziyaretimiz vesilesiyle kurulan sohbet halkalarında CHP’lilerin ve diğer muhaliflerin “genel yönetimi” almak noktasında epeyce ümitlendiklerini gördüm.

Tepkiler çok daha net ifadelerle ve çok daha güçlü vurgularla dile getiriliyor.

Memleketin son 17 yılda büyük mesafe kat ettiğini, bunun köylünün yaşantısına da yansıdığını, artık her evde bir otomobil veya traktör, hatta kimi evlerde hem otomobil hem de traktör olduğunu söyleyen AK Partililere “İlk yıllarda dışarıdan bol bol dolar geldi, o dolarlar yerli yerinde değerlendirilemedi, şimdi işler sıkışıklığa girdi!” yollu karşı koyuşlar dikkat çekiyor.

Muhalefet blok halinde hareket ediyor buralarda da…

AK Parti iktidarına bir yükleniş oldum mu, hep birlikte destek veriyorlar.

AK Partililerin konuşmalarında ise birlik havası yok gibi.

Bu iktidar döneminde çok şeyin iyiye gittiğini söyleyen AK Partililere, bazı Ak Partililerin karşı çıkması dikkat çekici.

AK Parti yöneticilerinin vatandaştan kopmaya başladığını, AK Parti’nin ANAPlılaşmaya doğru yol aldığını öne sürerken “Her seçimde AK Parti’ye oy verdiğini!” söylemeyi ihmal etmeyen bir vatandaş,

“Reis ne derse tersini yapıyorlar adeta…Adam kayırmacılık, torpil, tepeden bakışlar, lüks yaşantılar, havalar, cakalar…” yollu cümleler kullanıyor…

Birçok şey konuşuluyor…

Mesela; “yerli ve milli denilen” medyadaki genel manzara da masaya yatırılıyor.

Bazı televizyon kanallarında, bazı gazetelerde AK Parti’nin her yaptığı doğruymuş gibi bir hava estirildiğini, bu tarz yayıncılığın da en fazla Ak Parti’ye zarar verdiği söyleniyor.

AK Partili olduğunu söyleyen birinin, “Bugün destekler gibi görünenlerin çoğu, şartlar değiştiğinde karşı tarafa geçer!” cümlesi dikkatimi çekiyor.

“Aile meselesi” geniş yer buluyor sohbetlerde, “İstanbul Sözleşmesi”nin ayrıntılarına vakıf vatandaşlar…

Aile birlik ve bütünlüğümüzün tehdit altında olduğu”na dair güçlü vurgular dikkat çekiyor.

Eğitim işlerine dair yoğun tepkiler var…

Çocukların, gençlerin iyi eğitim almadığı söyleniyor hep birlikte.

“Ezan” okunurken…

Birisi…

“Şuna bak arkadaş, böyle mi okunur? İmamlık sınavında hiç mi dikkat etmiyorlar bunlara?” diyor.

Eğitim işleri iyi değil…

Orta düzey memur olduğunu bildiğimiz bir vatandaş, “Dört yıl imam hatip, dört yıl da ilahiyat okuyor genç ama temel düzeydeki Arapça cümleleri kurabilecek durumda değil. İngilizce konuşamayan nice İngilizce öğretmeni gördüm!” diyerek katkıda bulunuyor.

“Hastane” işlerinden genel bir memnuniyet hâli var.

Buralarda değilse de İstanbul ve Ankara’da tedavileri yapılıyormuş “ciddi” hastalıkların.

Sağlık hizmetlerinin geçmişle kıyaslanamayacak kadar iyi olduğu söyleniyor, “duble yollar”dan memnuniyet de alışılmış bir vaziyet…

AK Partililer, kendilerine karşı çıkan muhaliflere “Başına geçseniz iki günde mahvedersiniz memleketi, Suriye’den beter oluruz.” diyerek cevap yetiştiriyor.

Muhalifler, “Sizin kadar aldananı da görmedik!” yollu çıkışlarla mukabelede bulunuyor.

Ortam geriliyor ikide bir.

AK Parti’de devam eden “Milli Görüşçü”lerden birinin değerlendirmesi dikkat çekici…

“Biz” diyor;

“Dışarıda Rusya ile ABD arasında…

İçeride de sağ ve sol Kemalistler arasında sıkıştık kaldık!”

“Güvenli Bölge” konusunda ABD ile “iş tutmanın” tehlikelerine dair yorumlar yapılıyor.

Dinliyoruz.

Akşam üstleri kurulan sohbet halkalarında daha çok “orta yaşlı ve yaşlı”larımız var…

Akşamları “gençler”in ağırlıkta olduğu ortamlarda bulunmaya çalışıyoruz.

Onlar da “semaver, nargile” sohbetlerine müptela.

Sağdan soldan girip, “memleketin gidişatı” hakkındaki değerlendirmelerini almak istiyoruz.

Fazla oralı olmuyorlar…

Biri evlenebilmesini sağlayacak evsafta bir “iş”e kapak atmak istiyormuş, benden yardım talep ediyor.

Diğeri, mezuniyet sonrası işsizlik sendromu yaşatması kuvvetle muhtemel bir bölümü tutturduğunu belirtiyor ve “Kayıt yaptırsam mı, yaptırmasam mı?” diye soruyor.

“Aslında bir çiğköfteci açacan, iyi para bırakıyormuş!” diyeni duyuyorum.

“Kitap okumakla aralarının nasıl olduğunu” sorduğumuzda, “Pekiyi değil!” yollu karşılıklar alıyoruz.

Muhabbet sıkıcı geliyor, kendi aralarında konuştukları da kendilerini sıkıyor aslında.

Birisi…

Espri yapıyor mesela:

“Onu bunu bilmem abi:

Lastikte pırelli…

Sevgilide bir elli!”

Ha, ha, haaa!