Melekler kâinatın hücreleridir…
Bir yerde intizam var ise; orada mutlak şekilde itaat vardır. Kargaşa ve nizamın bozukluğu ise isyanı ve kanun kural bilmezliği gösterir…
İtaat bir ibadettir. Süt veren mübarek keçi, yemiş veren ağaç, mahsul veren toprak itaatte devam ettiklerini gösterirler... Ve onların içindeki tüm zerreler de itaat ediyor… Her itaat eden zerre ve hücre birer melaikedir. İnsanın, canlıların ve cansız varlıkların içindeki hücreler ve atomlar melaike olduğu gibi kâinattın hücreleri de meleklerdir. Kâinatın muhteşem ve sanatlı varlığına melaike gibi hücreler yakışırdı ve kâinatın her yerinde vazifesini yapan, zikirle meşgul olan, Allah’ın sanatkârlığını ilan eden melekler gibi namazda imanın hücrelerdir... İmandaki canlılığa ancak namaz hücreleri gerekirdi. İmanı muazzam ve hareketli hale getiren namaz hücrelerinin ölmesi ise imanın kıyamet eşiğine yakın olması demektir. Ağaç ibadet yapar, kuş, taş vs. ibadet yaparlar ama insanın ibadeti bir başkadır… Yıldızlar ibadet yapar, gök cisimleri ibadet yapar vs. meleklerin ibadeti bir başkadır.
Hücrelerin ibadet çeşitliliği, minyatür kâinatın nizamına devam sağlıyor; kâinatın hücreleri olan melaikenin farklı görevleri, tarzı ibadetleri kâinatın büyük bir vücut olmasına vesile oluyor. Böyle bir vücudun aklı Kur’an ve ruhu ise Hz. Muhammed (sav)’dir.
Madem kâinattaki melaike arasında ve insan hücreleri arasında muazzam bir irtibat var. İslamiyet âleminin hücreleri olan Müslümanlar arasında da kusursuz ve eksiksiz bir irtibat olmalıdır... İrtibat kopukluğu İslam düşmanlarının işine geliyor ve bir milyar 700 milyon Müslüman, kurgulanan oyunlar yüzünden başı sıkıntılardan bir türlü kurtulamıyor.
Kâinata melaikelerin nuraniyet katması gibi dünya Müslümanlarına ise Allah rızası için yapılan irtibat ve uhuvvet nuraniyet katacaktır... Bu kazanılan letafet ise oyun kuranların oyunlarını neticesiz bırakacaktır. Kâinatın hücreleri olan melaikeden ve vücudun melekleri olan hücrelerden alınan ders; İslam dünyasını irtibata ve uhuvvete 1400 yıl öncesi hale kavuşturma gayreti olacaktır. Bir kıvılcım çok şeyler yaptığına göre, herkesin birer kıvılcım olmaya gayret etmesi gerekir!
Birde şeytani hücreler vardır…
İletişim eksikliği ve elindeki hakikati ikna edici şekilde aktaramamanın neticesi ya da namuslu ve helal bir iman sahibi olmamaya inat etmek, İran ve Vahhabiliği İslam âleminin başına bela etmiştir… İran galaksisinde melaike kovulup, şeytanlara yol verilmesi vücutlarındaki hücrelerin bile şeytanlaşmasına sebep olmuştur. İran eğer helal bir İslamiyet sahibi olsa idi; dünyalarında şeytanlar yerine melaike zikri ve Sünneti Seniyye olurdu ve Hz. Peygamberin muazzez sahabesi Hz. Ömer’in ismi tuvalet taşlarına yazılmaz, sahabeye ve müminlerin anası Hz. Aişe valdemize küfredilmezdi. Güya Müslüman olan İran’da kâinattaki gibi mutlak bir itaat yoktur... Hz. Allah ve Peygamberine kusurlu yaklaşım, her şeylerini kusurlu hale getirmiştir... Müslümanlıkları şeytan kuşatmasında ve bunun için Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer olmak üzere sahabe düşmanlığı her gün küfürlerle yenileniyor ve çocukları küçük yaşta bu ahlaksızlık ile yetiştiriyorlar...
İran’ın kuyruk acısı; Mecusiliğin yıkılmasıdır. Eğer Mecusilikten kurtulmaya onur duysa idiler; kurtulmalarına vesile olan Hz. Ömer’e küfretmez hayranlık ve minnettarlık yaşardılar… O tapılan ateşin söndürülmesinden sonra İran’ın şuur devreleri yanmış, arızalı imanları nefret topuna dönüşmüştür. Ve o nefretle gerçek iman edenlere, Peygamberin dava arkadaşlarına hayâsızlık yapmaktalar ve samimi Müslümanlara düşmanlığa devam etmekteler... Eğer Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Aişe vs. sevilmeyecek ve nefret edilecek tipler olsaydılar; binlerce mucize sahibi yüce Peygamberimiz (sav) sevmemizi değil, nefret etmemizi emrederdi. Demek sizin Hz. Muhammed’e inancınızda bir arıza var. Ehli Sünnet, Ebu Cehilden nefret ettiği ve düşman olduğu halde, her gün küfretmiyor, hatta hiç küfretmiyorlar... Siz Allah Resulünün sevmemizi emrettiği insanlara lağım akıtır gibi küfrediyorsunuz. Biz Hz. Ali’yi, Hz. Hüseyin’i vs. Allah Resulü emrettiği için sevmeye ve tertemiz hayatlarını örnek almaya devam edeceğiz…
İran’da hiçbir uygulama Müslüman’ca değildir. Sadece cenazede oynayıp, göbek atmaları bile misal olarak yeter. Beş vakit namazı üçe indirmeleri ve ezana ilave yapmaları ise ayrı bir meseledir… İran sözde Siyonizm ve batı düşmanıdır ama birçok yerde Müslüman kanı döker ve Müslüman’ın imanını ifsat etmeye çalışır. Dileğimiz o ki; inşallah âlemlerinde ve vücutlarında şeytanlar yerine melaikeler mevcut olsun, Allah Resulüne (sav) samimi muhabbetleri ve sahabeye saygıları olsun. Yoksa bir zamanlar o kul oldukları ateş…