Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Aralık 2013

Melali anlamak

"Bir gamlı hazanın seherinde / Israra ne hacet yine bülbül? / Bil, kalbimizin bahçelerinde / Can verdi senin söylediğin gül! / Savrulmada gül şimdi havada / Gün doğmada bir başka ziyadau2026" Ahmet Haşim'in "Bülbül" şiiri ne güzeldir. Son hadiseler bana şunu öğretti ki, edebiyatın inceliğinden uzak olanlar, kültüre, sanata mesafeli duranlar medenu00ee münasebetlerde de çok eksik kalıyorlar. Sadece dindarlık yetmiyor. Dindarlığın ilimle, irfanla beslenmesi lazım. Sureta dindar olmak, kibar, nazik, medenu00ee, şefkatli, merhametli ve iyi insan olmayı sağlamıyor. Aynı Allah'a, aynı Peygambere, aynı kitaba, aynı mukaddesata inananlar birbirlerine yalın kılıç saldırıyorlar. Esefler olsun, farkında değiller ki yüce Peygamberimizi üzüyor, düşmanlarını sevindiriyorlar.
Öyleyse şiirin inceliği yüreklerimizi daha çok kaplamalı, edebiyatın yüksekliği benliğimizi daha ziyade kaplamalı. Medeniyetimizi teşkil eden o ihtişam ve zarafeti daha iyi idrak edebilmeliyiz. O huzur iklimine daha sık sığınmalıyız. Toplum böylece temizlenmeli. Yoksa gelecek nesiller, bugünkü 'dindar' büyüklerinden utanacaklar, hatta şöyle hesap soracaklar: "Siz miydiniz bize ders verenler, heyhat! Siz miydiniz bize ışıklı yollar gösteren? Siz miydiniz 'Biz muhabbet fedaisiyiz, husumete vaktimiz yok' diyen. Siz bize ne İslam'ın esaslarını, ne de imanın hakikatlerini öğretemediniz. Sizden davacıyız."
Keşke İslam'la, imanla gece gündüz uğraştığını söyleyenler arada bir u00c2kif'ten, Yahya Kemal'den, Haşim'den şiirler okusa. Keşke ömürleri boyunca hizmet ettiğini sananlar hat sanatındaki sabra, tezhipteki hassasiyete, mu00fbsiku00eedeki yüksek ruha erişebilseu2026 Keşke at koşturur gibi gençleri sadece okul derslerine yetiştirenler onlara biraz edebiyat zevki verebilse. Keşke nesil yetiştirdiklerini iddia edenler o temiz yüreklere biraz muhabbet, hürmet, adalet, kanaat, şefkat hissi aşılayabilse. Bu ne kanlı bakıştır, bu ne insafsız duruştur yahu! Bu ne yaman çelişkidir ya Rabbi! Düşmanlarına sarılanlar, dostlarını arkadan hançerliyor. Beş vakit namaz kılanlar, selamdan sonra din kardeşlerine hücuma geçiyorlar. Bu ne şuursuzluk, bu ne gaflet, bu ne akılsızlıktır.
Dualarınızı da bir tarafa bırakın biraz beddualarınızı dau2026 İbadetlerinize de ara verin bir nebze, okuduklarınıza dau2026 Haşim'e kulak verin biraz, ne diyor, dinleyin: "Dönsek mi bu aşkın şafağından? / Gitsek mi ekalim-i leyale? / Bizden daha evvel erişenler, / Ağlar bugün evvelki hayaleu2026 / - Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek / Düştüyse gönüller bu melale? / Bir eldir ufuklardan uzanmış / Zulmet bizi çekmekte visaleu2026"
"Şafakta" böyle diyor şair. Sizi hangi zulmet nurlardan uzaklaştırıyor, hangi gaflet dalalete sevkediyor? Biliyorum şiirle aranız iyi olmadı. Mu00fbsikimizle ne kulaklarınızın pasını sildiniz, ne de ruhunuzu yıkadınız. Varsa yoksa ezberleriniz, kabulleriniz, öğretileriniz. Güya her şeye vakıfsınız, hayır hiçbir şey bilmiyorsunuz, amel edilmeyen ilmin kime ne hayrı var? İhlas suyuna batırılmamış amel kime şifa olmuş kiu2026 Size inananları hayal kırıklığına uğrattınız, size gönül bağlayanları kahırlara sürüklediniz, size ümit besleyenleri şaşırttınız, üzdünüz. Çekilin artık milletin önünden. Susun, hatta mümkünse ebediyen susun. Hakikatleri iyi niyetli insanlar, nasılsa bir şekilde arar bulurlar.
Bu sene 'melal şairi'mizi unutmuşuz, kimin umurunda? Modern şiirimizin kurucusu bir kenarda kalmış, kime dert? Varsın kavgalar sürsün gitsin. Gezi'de gençlerin yarısını kırdırdınız, şimdi de kalan yarısına göz diktiniz. Ahmet Haşim'miş umurunuzda mı? Hem böyle naif insanlar, kimbilir belki de size göre zararlı örneklerdir. Gençler kendilerine kavgacı şairleri örnek almalı değil mi sizce. Kendi halinde olan şairlerin kime ne faydası, ne hayrı var (!) Öyle ya, siz bütün dünyaya nizamat verirsiniz. Herkes adına düşünür, herkes adına konuşursunuz. Hayır uyanış olmalı, hiç kimse aklını başkasının cebine koymamalı. Zira akıllar şahsu00eedir, herkes ipini kendisi kesmeli. Çünkü herkes kendisinden sorumludur. Öte dünyada herkes kendi hesabını verecek.
Desem ki, gelin Haşim'i dinleyin "Babıali Sohbetleri"nde biraz. Nezaket, hassasiyet, letafet görün. Biliyorum pazarınızda yeri yok bunların. Ama yine de sizi ve sevenlerinizi şiire, edebiyata ve erdemliliğe davet ediyorum. Kavgaya ara verin ve huzur sahiline yanaşın biraz. Belki de bugüne kadar elde edemediğiniz inci mercanı bulacaksınız o satır aralarında, o zarif mısralarda. "Melali anlamayan nesle aşina değiliz." diyordu Ahmet Haşim. Sahi siz "melal"in ne olduğunu bilir misiniz? Saltanatlar başınızı döndürmüş olabilir. Belki de melali gömmüş, hüznü unutmuşsunuzdur. Öyleyse susun da şairi dinleyin biraz, belki de yitiklerinizi hatırlarsınız: "Bir Acem bahçesi, bir seccade, / Dolduran havzı ateşten bade! / Ne kadar gamlı bu akşam vakti! / Bakışın benzemiyor mutade! / Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar, / Dalmış üstündeki kuşlar yada! / Bize bir zevk-i tahattur kaldı / Bu sönen, gölgelenen dünyada!"