Mekkeler fetih bekliyor
İslam’ın tüm fetihleri önemlidir.
Zira bu fetihler, İslam’ın nesline fetih ruhunu aşılar. İş uğraş ve mesleği ne
olursa olsun, her bir Müslümana aynı zamanda birer fatih olduğunu hatırlatır. Bu
manada Kudüs’ün, mescidi aksanın, İstanbul’un, Anadolu’nun, Şam’ın, Bağdat’ın, Afrika’nın,
uzak doğunun, fars diyarının fetihleri, hepsi önemlidir. Ama “şehirlerin anası”
olan Mekke’nin fethi çok daha önemlidir.
İstanbul’un fethi için, “çağ
kapatıp çağ açan fetih” denilir ki, çok doğrudur. Ama Mekke’nin fethi çağlar
üstü olup çağlar kapatıp çağlar açmıştır. Nitekim yukarda saydığımız ve
saymadığımız tüm fetihlerin temelinde Mekke’nin fethi vardır. Mekke nasıl ki,
“Ummul Kura” /şehirlerin anası ise, Mekke’nin fethi de tüm fetihlerin anasıdır.
Zira tüm fetihlerin yolu Mekke fethinden geçer. Mekke’nim fethi tüm İslam
fetihlerinin kapısıdır.
Mekke’nin fethi; şirk çağının
kapanıp tevhit çağının başlamasıdır. Zulüm ve zorbalığın bitip adalet çağının,
kin, nefret, kavga ve düşmanlığın bitip kardeşlik, barış ve güven çağının açılmasıdır.
Şer ve haramlar çağının kapanıp hayır ve sevaplar çağının başlamasıdır. Batıl
çağın kapanıp hak çağının başlamasıdır. Kısaca vahşet ve şekavet çağının
kapanıp huzur ve saadet çağının başlamasıdır.
Mekke fethinden dersler:
·
İslam devrim dini değil, fetih dinidir. Tüm Peygamberler
ve sahabeleri birer fatihtiler. Dolayısıyla her Müslüman da gücü oranında bir
fatih olmalıdır. Kendi ailesi, akraba ve çevresinden başlayarak yürekler
fethetmeye devam etmelidir.
·
Hiçbir peygamber, zamanının genelkurmayı, askeri
cunta vb. güçlerle işbirliği yaparak tepeden inme ve zoraki devrimlerle
gelmemiştir.
·
Bu çağın fatihleri kim olacak? Elbette bu çağın
davetçileri…
·
Asıl fetih yüreklerin fethidir. Kendi
yüreğimizden başlayarak ailemizi, akrabalarımızı, yakınlarımızı, köy, kasaba, şehirlerimiz
ve bütün dünyayı böyle fethedebiliriz. Bu hayal değil gerçeğin ta kendisidir.
İki milyarlık İslam ümmetinin yarısı, fetih ruhunu kuşanıp yılda sadece bir
insanın ruhunu fethetseler, 6 yıl sonra dünya Müslüman olur. Dünyada huzur,
güven ve İslam’ın izzetine, ukbada da ebedi saadete kavuşur.
·
Yürekler fethedilmeden zoraki darbelerle
yapılan, aslında birer işgaldir. Devrilenler, devirmek için bilenir ve devirmek
için fırsat kollarlar. Ama yürekleri fethedilenler, İslam’ın gönüllü birer
neferi, muhafızı ve hizmetçisi olurlar.
·
Hiçbir fetih hazırlıksız olmaz. Maddi, manevi,
ekonomik, sosyolojik, siyasal, kısaca her açıdan hazırlık gerekir. Mekke’nin
fethi, Medine’nin Fethiyle başladı.
·
Hudeybiye barışıyla zaman kazanma. Nice şer
göründe nice hayırlar gizli olabilir.
·
Müşrikler ahdi bozunca, af etmeyip fetih
hazırlığına başlama.
·
Tam bir gizlilik içinde fethe hazırlık. “Allâh’ım!
Yurtlarına ansızın varıncaya kadar, Kureyşlilerin casus ve habercilerini tut,
onları görmez ve işitmez kıl. Kureyşlilerin gözlerini bağla ki, beni birdenbire
karşılarında bulsunlar.” (İbn-i Hişâm, IV, 14) hatıp b. Ebi
Belteanın ihbarını engelleme… Medine dışından orduya katılacak kabilelerin
yolda sonradan katılmaları.
·
Beşeri sistemler, niçin gizli davranır. Aniden
baskın yapıp daha çok kan döküp daha çok can almak için. Ama Resulullah (sav)
ın dikkatle planladığı gizlilik, mümkünse hiç kan akmadan fethi gerçekleştirmek
içindi. İşte İslam budur. Şefkat, merhamet, hoşgörü ve affetmek. Can düşmanlarınıza
karşı bile adil ve müşfik davranmak. Peki ya vahşi batını kirli savaşları… İşgal,
sömürü, katliam ve talan… Daha kahpe olanıysa elindeki kan ve kapkara
ruhlarıyla İslam’ı terör, Müslümanı terörist olarak lanse etmeleri…
·
Geceleyin Mekke’nin çevresinde on bin ateş
yaktırması ve Ebu Süfyan’a ordunun geçit töreniyle boy gösterisi yapması da kan
dökülmemesi içindir.
·
Nitekim tüm komutanlara mümkünse hiç kan
dökmemelerini emretti.
·
Düşman ne kadar zalim ve gaddar olsa da ona karşı
adaletli davranmak; mahza adalet ve ilahi sistem olan İslam’ı diğer tüm beşeri
sistem ve ideolojilerden ayıran en önemli özelliktir.
·
Resulullah (sav) Mekke’yi fethettiği zaman;
şehre, mağrur ve muzaffer bir kumandan edasında değil, mütevazı bir kul endamına
girdi. Her başarıdan sonra, davetçinin tavrı da bu olmalıdır. Ayrıca her
Müslüman, ne kadar büyük olursa olsun her başarıyı Allah'tan bilip mağrur
olmamalıdır. Minnet değil, şükür makamında olmalıdır.
·
360 put Resulullah (sav) ın sadece asasıyla
işaret etmesiyle devrildi. Resulullah (sav) “Hak geldi batıl zail oldu. Şüphesiz batıl, hep zail olmaya mahkûmdur.”
diyordu. Böylece şirk düzenleri ne kadar kalabalık ve çok olursa olsun, İslam’ın
karşısında diz çökmeye mahkûm olduğunu müjdeliyordu.
Şimdi İslam
diyarının her bir şehri, köyü hatta ülkesi, Mekke misali fetihler bekliyor. O
halde, kadın erkek, genç ihtiyar her Müslüman, yüreğinde fetih ruhunu eksik
etmemeli ki fetihler devam etsin. İnsanlık çağdaş cahiliyenin vahşetinden
yeniden kurtulsun. İslam’ın şefkat, merhamet, huzur ve güveniyle tanışsın.
Dünyada aziz, ukbada cennetlik olsun… Her Müslümanın bu bilinçle bilinçlenmesi
için tüm İslami fetihleri, nesillerimize doğru bir şekilde anlatıp
değerlendirelim.