Mehter'in asırlara mühür vuran Zaferi
Çoğumuz Mehter Takımı'nı dinlediğimizde, bu marşlara kulak verdiğimizde fazlasıyla duygulanır, çok heyecanlanırız. Cenk meydanlarına hayalen de olsa gider, küffar ile harbederiz
BİZİM toplum olarak yeni keşfettiğimiz değerlerimiz arasında Mehter de vardır. Elbette eskiden de çoğumuz Mehter Takımı'nı dinlediğimizde, bu marşlara kulak verdiğimizde fazlasıyla duygulanır, çok heyecanlanırdık. Cenk meydanlarına hayalen de olsa gider, küffar ile harbederdik. Ancak 15 Temmuz Destanı'ndan sonra bu ses ve söz şöleni, artık bize çok daha anlamlı ve gerçekçi geliyor. Sadece tarihin bağrından kopup gelen bir coşku vesilesi değil mehter, bugün de moralmen ihtiyacımız olan bir yüksek mektebe dönüşmüştür.
Mehter ve Marşları
1970'lerin ortalarında henüz Mehter Takımı'nı görmeden çaldıkları muhteşem marşları dinlemeden sevdim bu tarihu00ee, unutulmaz müzik grubunu. Necmeddin Şahiner'in el kitabı hüviyetindeki küçücük kitabı yayımlanmıştı: Mehter ve Marşları. Orada Mehter'in kısa tarihçesi ve seçilmiş bazı marşların sözleri veriliyordu. Kitap sonra genişletildi, marşların notaları da eklendi.
Osman Gazi dönemi
Mehter, mızıkacı, çadırcı, kavas gibi muhtelif anlamlarda kullanılsa da Farsçada 'mihter' olarak geçmiştir. "Ekber, azam yani en büyük, en ulu" manasında kullanılmış, Türkçemize de 'mehter' olarak yerleşmiştir. Tarihimizde mehterin kökü çok derinlere gitse de biz onu Osman Gazi devrinde görürüz. Kayı Boyu'na Selçuklu Devleti tarafından Söğüt ve Domaniç bölgeleri verilmişti. Ertuğrul Gazi, alpleri ve obasıyla buralara yerleşti. Onun vefatından sonra yerine geçen Osman Gazi, 624 yıl dünyaya adaletle hükmedecek olan Osmanlı Devleti'nin temelini atıyordu. Söğüt ve havalisi bir sancak olan Osman Gazi'nin elindeydi. Selçuklu Sultanı İkinci Gıyaseddin Mesut, Osman Bey'e bir ferman göndermiş, kendisini uçbeyi seçmişti.
Mehterin çekirdeği
1294 yılında gelen bu fermanda "Osman Şah bin Ertuğrul Bey" hitabı vardı. Fermanda gönderilen hakimiyet unsurları şöyle sıralanıyordu: "Tuğ-ı subh, tıraz-ı afitab-alem ve tabl-i nakkare-i pürzemzeme-i muhteşem." Osman Gazi'ye egemenlik nişanı olarak tuğ, alem tabl ve nakkare gönderilmişti. İşte Mehter'in çekirdeği diyebileceğimiz müzik aleti buydu. Mehter Takımı daha sonra büyütülecek, yeni sazlarla genişletilecek ve Osmanlı ordusunun vazgeçilmez bir unsuru olacaktır. Başta İstanbul'un Fethi olmak üzere bir çok zaferin elde edilmesinde Mehter'in rolü şüphesiz çok büyüktür. Zira orduya aşk ve şevk veren, askerin yüreğini gaza ruhuyla dolduran Mehter olmuştur. İstanbul surlarının önünde onbinlerce askerin yanısıra 300 kişilik bir mehter takımı da gelmişti. Bu grup içinde 100 zurna, 70 davul durmadan cenk havası çalmıştır. Bu fetihten sonra değeri daha fazla anlaşılan ve artık devletin vazgeçilmezleri arasına giren Mehter, ordunun ve milletin daha aksiyoner, coşkulu ve heyecanlı olmasını sağlamış bir unsur olarak görülmüştür. Bilhassa 'Padişah Mehteri' çok büyük önem arzetmiştir. Buna 'Mehterhane-i Tablü Alem-i Hassa' denirdi. Padişah sefere çıkacağı zaman, Mehter Takımı da sayı olarak iki katına çıkarılırdı. Padişah Mehteri'nden sonra, vezir-i azam, kubbe vezirleri,defterdar, reisülküttap, beylerbeyi ve sancakbeyleri ile yürük beylerinin mehterleri gelirdi. Mehter takımının baş sazlarından kabul edilen kös, sadece padişah mehterinde bulunurdu.
Askerlere şevk verirdi
Mehter barış zamanlarında toplumu iri ve diri kılmak için kullanılır, ama daha ziyade savaş zamanlarında faaliyet gösterirdi. Harb meydanları onunla canlanır, askerler bu haşmetli sesler arasında coşar, gaza havasına girerdi. Mehterhane, harb meydanlarında geceleri bile boş durmaz, erlerin gaflete dalıp uyumaması için devamlı çalar. Çalanlar arada bir "YektirAllah" diye nida ederlerdi. Evliya Çelebi der ki: "Köslerin her biri bir hamam kubbesi kadar gelir. Bayram gecelerinde, bayram günlerinde çalınır. Sedası gök gibi gürler. Su00fbr-ı hümayunlarda on sekiz devletin elçileri birleştikleinde, bu kösler çalınır."
Önce lağv, sonra ihya
Mehter Teşkilatı, Batılılaşma cereyanının estiği dönemde 1826 yılında da Sultan İkinci Mahmud tarafından Yeniçerilikle birlikte lağvedildi ve yerine Avrupa usu00fblü askeru00ee bando kuruldu. Daha sonraları büyük asker, alim ve tarihçi Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından ihya edilmek istenmişti. Paşa, bu amaçla meşhur "Gafil ne bilir neşve-i pür şevki vegayı" diye başlayan Mehter Marşı'nı yazmıştı. Cumhuriyet'in ilanından sonra Mehter, Osmanlı'nın ve padişahlığın alameti kabul edilerek lağvedilmiş, ancak Demokrat Parti zamanında bu kurumumuz yeniden ihya edilmiştir. Bu konuda tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı'nın yardımları ve destekleri olmuştur.
Mehterin yürüyüş tarzı
Bilindiği gibi Mehter'in kendine özel bir yürüyüş tarzı vardır. Bu yürüyüşün temposu "Kerim Allah, eyisün. Rahim Allah, eyisün.." ritmi şeklindedir. İbadeti hayatına mihenk kabul eden ecdad, Mehter'de adeta zikirle coşkuyu birlikte gerçekleştirmiştir. Mehter fasla başlamadan önce bir başçavuş, "Vakt-i süru00fbr-u sefa, Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey!" diye bağırır. Nakkareler çalarken Mehterbaşı Mehterin önüne gelir "Merhaba ey Mehteran" diyerek sağ elini göğsüne koyarak hazirunu seklamlar. Mehteran da hep birlikte sağ ellerini göğüslerine koyarak, "Merhaba Mehterbaşı Ağa" diyeek selama karşılık verirler. Mehterbaşı, icra için Mehter mensuplarına önce "Hasduuuur!" komutunu verir. Sonra "Durs Faslı"nda çalınacak eseri ve makamını söyler. Akabinde "Haydi yalllah" diyerek mehteri icraya davet eder. Nevbet tamamlanınca grup "Mehter Harp Duası Harb-i Gülbanki"yi okur ve fasıl biter. "Eyyam-ı u00c2diye Gülbankı" olarak bilinen meşhur uzun Mehter Duası'na geçilir. "Allah Allah, Celu00eel'ül Cebbar, Muu00eenü's- Settar, Haliku'l leyli ve'n-nehar, Layezal, Zülcelal, birdir Allah, Anın birliğine..." diye başlar ve devam eder. Duadan sonra bütün Mehter takımı, davulları zilleri şiddetli vurarak, dokuz defa "Hu00fb" çekerler. Sonunda da üç defa kös vurulur.
Maneviyat takviyesi yapılır
Gaza sırasında "Nasrun minallahi ve fethün karu00eeb. Ve beşşiril mü'minin" ayetleri okunur, asker maneviyat bakımından takviye edilir. Harp duası ve Kur'an-ı Kerim ayetleri okunduktan sonra Gülbank devam eder: "Eli kan, kılıcı kan, su00eenesi üryan, ciğeri püryan, meydan-ı şehadette Allah yoluna revan, gaza-yı şühedaya Cemal-i Hak görünür ayan, kahrımız, gazabımız düşmana ziyan!"
"Rahim Allah, Kerim Allah / Ey şanlı ordu, ey şanlı asker" diye başlayan Tekbir ve Cenk Marşı, "Ceddin deden, neslin baban / Hep kahraman Türk milleti" mısralarıyla başlayan "Eski Ordu Marşı", "Artar cihadla şanımız / Fahr-i Rusül sultanımız" sözleriyle coştuğumuz "Cihad-ı Ekber Marşı", "Plevne Marşı", "Ordu Marşı", "Cenk Şarkısı" ve diğer marşlar, yüzyıllar boyu aziz milletimize, kahraman ordumuza şevk kaynağı olmuştur. Bundan sonra da bu tarihu00ee emaneti koruyarak, büyüterek, geliştirerek zenginleştirmeliyiz. Şehirlerimizde, ilçelerimizde Mehter Takımları olmalı ve milli günlerimizde, bayramlarımızda bu marşlar çalınarak milli bilik ve beraberlik ruhumuz ayakta tutulmalıdır. Mehter bizimdir ve onu yeniden hayata geçirmek aslu00ee görevimizdir.