Mehmet Özger'in "Hatır Divanı"
Bu çağda
unuttuğumuz değerlerin başında gelmektedir “Vefa”
kavramı. Toplumun bireyselleştirildiği bir dönemde herkesin kendi ayakları
üzerinde durarak yardımlaşma ve paylaşmanın pas geçildiği zamanları yaşıyoruz.
Kendine yetmiş olma hissi de insanı vefadan ve dolayısıyla hatırdan
uzaklaştırıyor. Böyle bir zamanda kusurlarımızla bizi yüzleştirircesine vefanın
en güzel örneklerinden biri olan Hatır Divanı isimli kitabıyla
karşımızda duruyor Kıymetli Dostum Mehmet
Özger.
“Hatır” kavramı “Aklımdasın, kalbimdesin, dostumsun!” demenin en güzel ifadesidir.
Hatırın yolu vefaya çıkar. Hatırını bildiklerinizle hayatınız daha da anlam
kazanır. Hatır, sadece sözde değil özde de kıymet bildiğinin göstergesidir.
Edebiyatımızın son döneminin güçlü kalemlerinden Mehmet Özger de aklında,
kalbinde ve hayatında yer verdiklerine bir vefa örneği olarak kaleme almış
Hatır Divanı’nı.
Mehmet Özger’in
şiir türündeki Hatır Divanı isimli kitabı 2023 yılının sonlarına doğru Hece
Yayınları aracılığıyla okuruyla buluştu. Muhtasar
Cinnet Risalesi ve Defacto Ölümler’den
sonra Şairin üçüncü şiir kitabı olan Hatır Divanı, bir bakıma vefanın en güzide
örneğidir. İki bölümden oluşan kitabın Yalın
Ayak bölümünde Mektup tarzında yirmi, Düz
Ayak bölümünde ise mensur şiir tarzında yedi şiir olmak üzere toplam yirmi
yedi şiir yer almaktadır.
Mehmet Özger Hatır
Divanı’nın ilk şiiri İblis’e Mektup’a
“Euzübillahimineşşeytanirracim
/ laneti üzerine olsun yeminli kelimelerin” diye başlayıp “yedi
senin olsun, sekiz büyük ümmetin / bismillahirrahmanirrahim.” diye
tamamlıyor. Bu ilk mektupta adeta Euzü ile Besmele arasında nefsimizle bir
muhasebe yaparak kitabı okumaya başlamamızı istiyor.
Hatıra binaen bir
vefa örneği olan kitapta Yusuf ile
Züleyha’ya, Hz. Ali’ye, Üstad Sezai Karakoç’a, Meriç Ökten Hanımefendiye, Eyyüp
Akyüz’e, Erdal Çakır’a, Hüseyin Karacalar’a, Mürsel Sönmez’e, Haluk Dursun’a ve
Cüneyt Issı’ya ithaf ettiği mektup tadında şiirlerinin yanında Babasına, Annesine ve bizzat kendisine
yazdığı mektuplar da yer almaktadır.
Mektuplar her ne
kadar kişilere has yazılmış gibi olsa da her okuyan kendinden bir şeyler bulur.
“Bilmenin
yük olduğu bu çağda” tebessüm fakiri olan insanların vefadan ve
muhabbetten yoksun halde merhamet dilenmesine sitem ederken vefanın temsili
olarak Kadim Mektup’ta herkes kendi
payına düşeni alıyor. Nihayetinde bu dünyada “dar kapıyı seçenler geçebilecek
büyük kapıdan.”
Bende en derin
etkiyi bırakan şiirlerden birisi Mehmet Hocamın babasına yazdığı mektuptur. “Yaşayan
babalara şiir, ölenlere Fatiha” diyerek babasına daha hayattayken “Baba, ben şair oldum.” demiş oluyor. Bir
evladın, babasının çektiği çilelere, yaşadığı acılara vakıf olmasından daha
ağır bir yükü olabilir mi? “Ölümün avlusunda şiir boş söz” olsa
da en hazin tanıktır tarihin sayfalarında. Ki bende bu kitabın açtığı en derin
yaradır, Kıymetli Dostum Mehmet Özger’in babası için kaleme aldığı mektuptaki “Bazen
baba olasım geliyor sana” dizesi. Belki de aynı topraklarda büyüdüğümüz
için acının ortak paydasında buluşuyor olmamızdandır.
Bazen de yanlışlarımızı
kültür diye dayatarak günahkâr halimizi gizlemeye çalışıyoruz. Kız çocuğu
olduğu için karalar bağlayan babalara inat cenneti ayaklarının altına seren bir
inancın güzelliğini görmek marifettir. Sayın Özger, Annesine yazdığı mektupta
ne de güzel ifade ediyor bu durumu: “Ayaklarının altından azıcık yer ayır bana /
gidecek başka yerim mi var darıdünyada.”
Mehmet Özger,
kelime ve imgelerle şiirine letafet katıyor. Edebiyat hocası olmanın ustalığını
arkasına alarak anlamı daha da derinlere gizliyor. Kim ne derse desin onunla
aşık atmak zordur. O, imge ustasıdır. Yusuf ile Züleyha’ya yazdığı mektupta
bunu en güzel şekilde gösteriyor. “de bağlacı mıdır ayrı yazılır kader / bir
araya gelemez Yusuf ile Züleyha / … / arada vardır ile, yan yana dursan bile”
dizelerindeki ustalık anlam içinde imgeyi, imge içinde hikayeyi aratıyor okura.
Duvar ustası
misali yan yana ve üst üste dizerek kelimeleri bütünü kurguluyor. Çocukluğunun
geçtiği yerleri yüreğinde hala çocuk kalmış düşlerle betimliyor. Düşleri çocuk
kalmış olsa dahi betimlemeler ve imgeler ustaca dizilmiştir dizelere.
Günümüzün vefalı
kalemlerinden biri olan Mehmet Özger, dostun hakikîsidir. Bu hayatta onu
tamamlayan en önemli dostu ise kuşkusuz Eyyüp Akyüz’dür. Biz de Eyyüp Akyüz’e
yazdığı şiirin dizeleriyle noktalayalım yazımızı: “Sayılardan ikmale kalıyorum her
yıl / onların yağmurdan torpille geçiyor tarlaları / fakat matematik biliyor
adamlar Eyyüp / üç kardeşin her biri başka partiden aday.”
Buradan Sevgili
Dostlarım Mehmet Özger ve Eyyüp Akyüz’e en kalbî muhabbet ve selamlarımı
sunuyorum.
Günümüz şiirine
yeni bir ufuk kazandıran Hatır Divanı ile ilgili özetin özetini yaparak
sizlerde kitabı okumak adına bir merak uyandırabildiysek ne mutlu bize.
Kıymetli Dostum Mehmet Özger’in kalemine, yüreğine sağlık dileklerimle kitabı
en kısa zamanda temin edip okumanızı tavsiye ederim. Kitapla ve sağlıcakla
kalın.