Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2423.25
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Aralık 2019

Mehmet Arslan Hoca’nın Ardından

1993 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazanmıştım. Eski Türk Edebiyatı dersimize gelmişti Mehmet Arslan Hoca. İlk hafta Yediiklim dergisi getirmişti sınıfa. Edebiyat öğrencisi dergi takip eder diyerek abone olmak isteyenleri dergiye abone yapmıştı. O yıldan sonra da dergiyi takibi bırakmadım. 4. sınıfta da Yediiklim’de yazmaya başladım.

Şiir tahlilleri o kadar derinlikli giderdi ki bir beyitle birkaç saat uğraştığımız olurdu. Bir gazel çözümlemesinin bir ay sürdüğüne bile şahit olduk. Hocamızın tutturduğu edebî sanatlar notları hâlâ elimin altında duruyor, kaynak bir eser olarak ara sıra başvuruyorum notlara.

Osmanlı Türkçesi’ni bırakın elif-be harflerini de tanımadığını söyleyen öğrencilerine; “Bir hafta sonra Osmanlıca okumaya başlarsınız.” derdi ve bir hafta sonra dediği olurdu.

Hocamızın Amasyalı olması belki de Tokat- Amasya kardeşliğinden olsa gerek bana Mehmet Hoca’yı daha da yaklaştırıyordu. Derslerdeki ciddiyeti, öğretmek için verdiği çaba, ele aldığı konuya olan hakimiyeti kendini her cümlede hissettiriyordu.

Arada sırada hangi kitabı okuduğumuzu sorması ve okuduğumuz kitaplar hakkında yorum yapması da ayrı bir incelikti. Sadece Divan Edebiyatı’nda değil uçsuz bucaksız Türk şiirinin her alanında da bizlerle paylaştığı cümleleri vardı.

Hocamızla yaşadığımız o olayı da aradan geçen uzun yıllara rağmen hiç unutmam. Alt sınıflardan bir arkadaş hocadan izin isteyip dersimize gelmişti. Hocamız her zamanki ciddiyeti ile işlediğimiz gazelin hücrelerine kadar sızarak şiirin ruhunu bize anlatıyordu. Bizim misafir arkadaş öğleden sonra sınıfa düşen güneşin de rehaveti ile derste uyuyup kalmıştı. Bunu fark eden Mehmet Hoca, arkadaşın nazik bir şekilde sınıftan çıkmasını isteyince arkadaşın; “Affedersiniz hocam, içim geçmiş.” sözüne karşılık; “Affetmem. Şiir okuyoruz burada, ninni değil. Gazel ciddi bir iştir.” deyip arkadaşı sınıftan dışarıya sevk etmişti.

Yaptığı işi sevmenin, işini ciddiye almanın bir göstergesi idi bu.

Bitirme tezimi de Mehmet Hoca’mdan almıştım. Desteği ile kolay ve keyifli bir tez dönemi geçirmiştim.

Mezun olduktan sonra da birçok kez görüştük. Amasya’da yapılan bir şiir yarışmasında dereceye girmiştim. Hocamız da ödül törenine davet edilmişti. Oradaki konuşmasında “Öğrencimin ödül alması beni çok mutlu etti.” demesi benim için çok büyük bir ödül değerindeydi.

Sivas’ta Saray Kitabevi fotokopi çekince kâğıtları bir klasöre koyarak verirdi öğrencilere. Klasörün arka kapağına bizlerden de şiirler koyardı. Benim de birçok gazelim bu klasörlerde yer almıştı. Gazellerimden birine rastlayan Mehmet Hoca’mın beni şiirimden dolayı tebrik etmesi de yine unutamadığım anlardan biridir.

Tokat Sosyal Bilimler Lisesinde söyleşim vardı. Şiirde imge, mazmun üzerine konuşurken konuyu Mehmet Arslan Hoca’ma getirdim. Hocamızın şiirleri ne kadar hassas bir terazide tahlil ettiğini anlattım gençlere. Bir şiirin dünyasına girmenin ne anlama geldiğine dair örnekler verdim.

Programım bitip de cep telefonuma baktığımda benim tam hocamın adını andığım anlarda hocamızın aramızdan ayrıldığını öğrendim. Boğazıma kocaman bir yumruk gelip oturdu. Beynimden binlerce beyitle birlikte hocamızın gazeller okuyan sesi kulağımda çınlamaya başladı.

İz bırakmak önemlidir. İnsanın hayatından çok öğretmenler geçer ama bazıları iz bırakacak etki yapar. Mehmet Hoca’nın öğrencileri onu hep hayırla yâd edecek. Onun adının geçtiği her yerde dualar gönderecekler hocalarına. “Gazeli sevdiren hoca.” payesini her şeyiyle hak ediyordu hocamız çünkü.

Hocama Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Örnek bir hoca idi. Ardında bıraktığı öğrencileri ve yazdığı kitapları onun en büyük eseri olarak dünyada adını yaşatmaya devam edecek.