Mehmet Akif'in Babası
Milletimizin millî mutabakat metni İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Akif’in şiir hayatı ömrünün sonuna kadar devam etmiştir. Babası Tahir Efendi, Fatih Medresesi müderrislerinden (1826-1888) ve II. Mahmut Döneminde Balkanlar’dan (Kosova) İstanbul’a hicret etmiş bir ailedendir.
Babası Kosova'nın Arnavutluk sınırında
Osmanlı izlerini
yaşatan eserlerin çok bulunduğu İpek kasabasının Suşitsa köyünde doğduğu için
‘İpekli Hoca’ olarak tanınmıştır. Ailesi
onu dinî eğitim alması için İstanbul’a göndermiştir. Arkadaşları arasında
“Temiz Tâhir” diye anılan Tâhir Efendi İstanbul'da medreseyi de başarıyla bitirmiş,
tahsil sonrası köyüne dönüp imamlık yapmak yerine payitahtta kalıp kendini ilme
adamıştır. Emine Şerife Hanım'la evlenir, Akif ve kız kardeşi Nuriye doğar.
Bugün Osmanlı izlerini taşıyan
dükkânlarında hediyelik eşyalar ve geleneksel kıyafetlerin turistlerin
ilgisini çektiği İpek’in tarihî ve modern yapıları arasında Tahir Efendi'nin
konağı ayakta kalmıştır. Beyaz Drin nehri üzerinde yaklaşık 300 yaşında
olduğunu söylenen taş köprü şehrin iki yakasını birbirine bağlamaya devam
ederken 1902'de Sırpların şehit ettiği millî kahramanlarından Hacı
Zekâ’nın
heykeli de İpek kültür merkezinin önündedir.
Osmanlı'ya ait sayısız cami,
medrese ve hamamdan bugüne ulaşan yapılar arasında erken dönem Osmanlı
mimarisinin örneklerinden olan Fatih Sultan Mehmet Camii (Bayraklı Camii) avlusunda Osmanlı dönemine ait
mezarlar dikkatli gözlerden kaçmaz.
Çocukluğumdan
aklımda kalan ‘çaba bon ?’ ve ‘çü şiye?’ diyerek girdiğim köyün
bakkalından ‘mir’ cevabını aldığımda yanımdakiler şaşırmışlardı. Arkasını
getiremeyeceğim sohbetime mecburen ara verip tezgâhtaki kâğıtlı şekerlerden
Ankara’daki dostlarıma teberrüken dağıtmak üzere bir poşet doldurup tarttırarak
ücretini ödeyip dışarı çıkmıştım.
Sezai Karakoç
‘Mehmet Akif’ kitabında; “Baba soyu
Rumelili, ana soyu Buharalı, doğuş yeri Fatih. Yani tam bir Doğu İslamlığının,
Batı İslamlığının ve Merkez İslamlığının sentezi bir çocuk… Çağ bir batış çağı.
Anne çizgisi duyarlılığı, sağduyuyu, kendini bir ülkeye adayışı şairliği
getirecek; baba çizgisi ataklığı, savaşkanlığı, yılmaz ve her vuruşunda daha
çelikleşen bir savaş adamını, gözüpekliği, korkmazlığı, ürkmezliği, dönmezliği
getirecektir.”
Bu
sene de vefat ettiği 27 Aralık’ta İstiklal Marşını kaleme aldığı Taceddin Dergâhında
davetsiz misafirleriyle Mehmet Akif’i yâd edecek olan Türkiye Yazarlar Birliği programını duyanlar duymayanlara söylesin
ve’s selam.