Mehmed Akif'i Anlamak
İstiklal Şairimiz Mehmed Akif Ersoy çok yönlü bir şair ve münevverdir. Her ne kadar biz toplum olarak çoğu zaman Mehmed Akif’i en çok İstiklal Marşı’yla birlikte hatırlıyor olsak da şüphesiz Akif bunlardan çok daha fazlasıdır.
Bir defa Akif bir Kur’an Şairidir. Kur’an’ı iyi anlamış ve iyi özümsemiştir. Mehmed Akif’in pek çok şiirinin başında ya bir ayete ya da bir hadise rastlanması elbette bir tesadüf değildir. Bu yönüyle Akif mesela Muhammed İkbal gibi büyük bir İslam şairidir. Gerek Sebilürreşad’da yazdığı makalelerinde gerek Milli Mücadele yıllarında verdiği vaazlarda gerekse bizzat hayatının içinde her daim Kur’an vardır Akif’in. Akif ilhamını Kur’an’dan almış bir şairdir.
Akif bu anlamda ilk kuşak İslamcılar arasında yer almakta olup, bugün adına İslamcılık ismi verilen akımın ilk temsilcilerindendir. Ancak Mehmed Akif ümmetçi ve ittihad-ı İslam fikrine sahip bir aydın olmakla birlikte içinde yaşadığı toplumun dönemsel sorunları ile yüzleşmiş, milli ve yerel sorunlar karşısında duyarsız kalmamış bir toplum insanıdır.
Diğer taraftan Akif iyi bir veteriner, iyi bir mütercim, iyi bir öğretmen, iyi bir vaiz ve hatip, aynı zamanda iyi bir mütefekkirdir. Edebi yönünü zaten bilmeyenimiz yoktur. Safahat isimli başyapıt Mehmet Akif’in ne denli güçlü bir şair olduğunun en büyük kanıtıdır. Mehmed Akif’in iyi bir seyyah olduğunu, Burdur Mebusu olarak bir dönem siyasetin içinde bulunduğunu da zikretmeden geçmeyelim.
Diğer taraftan Mehmed Akif Fransızcaya hakimiyeti sayesinde pek çok batılı yazarı okumuş, Arapça ve Farsçaya olan hakimiyeti neticesinde ise Şark klasiklerinin pek çoğunu da detaylı bir şekilde incelemiştir. Yani Mehmed Akif bu yönüyle hem doğuyu hem de batıyı bilen bir münevverdir. Veteriner mektebinde, mülkiyede ve rüştiyede pozitif bilimlerle de tanışmış, ilme ve fenne büyük önem yüklemiştir.
Dini ilimlerde ise ilk esaslı eğitimi babasından almış, Fatih Medresesi hocalarından hem dil hem de dini ilimler dersleri alarak İslami ilimlerde de mesafe kazanmıştır. Geç denebilecek yaşlarda hafız olan Mehmed Akif güçlü Arapçası sayesinde Kur’an’a vakıf bir Osmanlı aydınıdır. Yetişme çağında kendisini meşrutiyet döneminin fikri ve siyasi tartışmalarının içinde bulunan Mehmed Akif hiçbir zaman İslami çizgisinden taviz vermemiş dindar ve ahlaklı bir aydın olarak hayatını idame ettirmiştir. Akif’in aslında en az konuştuğumuz yönü büyük bir ahlak adamı oluşudur.
Mehmed Akif gerek yazılarında, gerek şiirlerinde gerekse kendi hayat çizgisi içinde güçlü bir ahlak adamı olarak tebarüz etmiştir. Akif bu anlamda yaşadığını yazan yazdığını yaşayan yiğit bir Müslümandır. Akif’in hayatında savrulmalar, kaypaklıklar ve yalan gibi olumsuz örneklere rastlanmaz. Belki de bugünün insanları olarak Akif’ten bu anlamda istifade etmemiz gereken çok önemli hasletler var. Nitekim bugünün insanları olarak, hele hele de bugünün “Müslümanları!” olarak Mehmed Akif bizim için iyi bir örnek teşkil ediyor.
Mehmed Akif’i ve eserlerini bir vaaz ve nasihat enstrümanı olarak kullanmak yerine Akif’in hayatında bizler için örnek teşkil edecek noktaları yakalasak ve hayatımıza tatbik etsek belki çok daha hayırlı bir iş yapmış oluruz. Mesela Mehmed Akif’i bir ahlak adamı olarak öne çıkaran en önemli hasletleri; sözünde durmak, dünyalık için başkalarını çiğnememek, vatanına, milletine ihanet etmemek, civanmert olmak, fikirde ve yaşantıda namuslu olmak, davası uğruna dünyalık makamlardan feragat etmek, başkaları için yaşamak, devlet-millet umuru söz konusu olduğunda gerektiğinde canını dahi tehlikeye atabilmek ve daha nicesi…
Bugün Akif’in İslamcı kimliği üzerinden uzun uzun vaazlar veren, eli kalem, dili kelam tutan büyük büyük adamlar keşke ahlak bakımından Akif’in onda biri kadar olabilseler de gelecek nesillere örnek teşkil edecek kült adamlar yetiştirebilsek. Ne yazı ki bugünün Müslümanları bu treni çoktan kaçırdılar. İktidar ve dünyalık hırsı içerisinde hayatını telef eden, kendisini ve neslini geleceğe taşıyamayacak, ufku oldukça dar, şuursuz bir kitle ile karşı karşıyayız. Mehmet Akif’te öne çıkan ilim, tefekkür, terakki ve ahlak merkezli hayat anlayışı maalesef pek çoğumuzun gündeminde bile değil. Bu yüzden ancak işin edebiyatını yapıyor, ancak birbirimize uzun uzun vaazlar veriyoruz. Körler sağırlar birbirini ağırlıyor, hepsi bu… Tam da bu noktada sanırım uyanma ve Mehmed Akif’i yeniden keşfetme zamanı gelmiştir. Akif’İn hayatında ve düşüncesinde bizler için büyük hazineler var. Keşfetmeye hazır mıyız?