Medyatik öğretmenler\u2026
Yıllarca emek verdiler, ter döktüler, uykusuz ve aç kaldılar. Stresli, yorgun, gergin günler geçirdiler, ama çıktıkları yolda karşılaştıkları sıkıntılı günlerin üstesinden gelmeyi her daim başardılar.
Yolunda başında iken hayalleri üniversiteye sevdikleri bölümlere yerleşmek olsa da yol yürüdükçe hayallerine yeni hayaller kattılar. Her geçen gün, her geçen yıl hayallerine bir adım daha yaklaşsalar da; yaklaştıkça uzaklaşan, tuttukça kaçan, gördükçe kaybolan günleri yaşayacaklarından habersizdiler.
Alacakları diplomayla öğretmen olacaklarını, sınıfları dolduracaklarını sandılar, oysaki yanıldılar. Mezun olduktan sonra karşılaştıkları engellerle bu yanılgının farkına vardılar. Kadrolu değil, sözleşmeli olacaksınız, haberini duyunca şaşırdılar. Kabulü zor olsa da çaresizlikten razı oldular. Sonra yeni bir engelle karşılaştılar. Sizi sınava tabii tutacağız dediler, KPSS ile tanıştırdılar. Diğer engelleri aştıkları alın terinden akıtıp bu engellerin de üstesinden geldiler, aştılar. Ama engeller adeta bitmek bilmiyordu. Bu sefer de mülakat gibi bir durumla karşılaştılar. El ele verdiler, çalıştılar, bunu da aştılar. Geriye artık bir tek şey kalmıştı, ATANMAK ve sınıfları doldurmak. "Şimdi okullu olduk, sınıfları doldurduk" bestesini heybelerinde koydular, ama bir türlü nasipleri olmuyordu. Girmek istedikleri sınıf kapısı bir türlü açılmıyordu.
Kapıyı açmak için ne yapmadılar ki? İntihar ettiler, haykırdılar, ağladılar ama seslerini duyan olmadı. Görüp el uzatan çıkmadı. Çaresizliğe doğru yaklaşıyorlardı. Derken bir anda anahtar çıkıverdi ortaya; o kapıları açmak, onları okullu yapmak, sınıfları doldurmak içinu2026
Anahtarın sandıklara konulduğunu, 24 Haziran'da bu sandıkların açılacağını duydular. Sandıkların olduğu yerlere koştular. Sandıklara sahip çıkmaya, anahtarı asla kaybetmemeye niyetlendiler. Sandıklara giden yolun, meydanlardan geçtiğini öğrendiler. Henüz vakit varken meydanlara koştular. Bağırdılar, çağırdılar, haykırdılar, hıçkıra hıçkıra ağladılar ama seslerini duyan olmadı. Onlara dönen bir kamera, onları gören bir göz, onları duyan bir kulak, onları düşünen bir akıl çıkmadı. Bir araya gelip beraber ağladılar, birbirlerinin gözyaşlarını sildiler. Birbirlerini teselli ettiler. Olsun biz yine sandıklara sahip çıkacağız, o anahtara öyle veya böyle bir şekilde ulaşacağız, dediler. Sabrettiler. Ara ara "sabırda yorulur" sözünü bizzat yaşadılar. Ama pes etmediler.
Tartıştılar, konuştular, birbirlerine danıştılar, anahtara ulaşmak için neler yapabiliriz diye birbirlerine danıştılar. Fikirlerine fikir kattılar. Sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlere, yerel siyasetçilere, iş adamlarına danıştılar. Sosyal medyada örgütlendiler. Ulaştıkları herkesten fikir almaya, destek istemeye başladılar.
Kalbe giden yolun mideden, anahtara giden yolun sandıktan, kadroya giden yolun Ankara'dan geçtiğini çok iyi biliyorlardı. En sonunda örgütlenip, sandıklara giden yolun meydanlardan geçmesi nedeniyle onlar da meydanlara inmeye karar verdiler. Ve nihayet son bir gayret, son bir ümit, son bir adım deyip yola koyuldular. Farklı illerden, farklı coğrafyalardan otobüs otobüs yola çıkıp 10 Haziran'da bir araya geldiler. Ankara'nın merkezinde toplandılar. Anahtara uzanmaya ramak kalmıştı artık. Söyleyeceklerini söyleyip anahtarı alıp kapıyı açıp kadroyu alıp okullu olup sınıfları doldurmaya başlayacaklarını ümit ediyorlardı. Ama oysaki hiç de evdeki hesap çarşıya uymamıştı.
Onlarca kalabalık bir araya gelse de, muhteşem bir şölen havasında geçse de, bu örgütlenmeyi yine kimse görmemiş, birkaç cılız, sönük olanı saymazsak onlara hiçbir medya kanalı mikrofon uzatmamıştı. Öldürülen, intihar eden, şiddet uygulanan, okullarda mobbinge maruz kalan öğretmenler gibi onlar da medya kanallarının dikkatini çekse de görmezden gelinmişti.
"Ek öğretmen ataması istiyoruz.", "Sözleşmeli değil, kadrolu atanmak istiyoruz.", "Mülakat değil, liyakat istiyoruz" gibi demokratik sözlerle medyadan seslerini duyurmaya, gündem oluşturmaya siyasetçilere seslerini, sözlerini ulaştırmaya çalışan öğretmenler, medya kanalları nezdinde medyatik olamadılar.
Anahtar hala sandıkta ve 24 Haziran'da açılmayı bekliyor...