Medya Terörü!
Medya terörüyle yaşıyoruz her gün.
Medya nedir?
Kitle iletişim araçları. Öncelikle medyanın bir vasıta olduğunu unutmamak gerek. Bir
siyasi parti, bir STK gibi medya da belirli bir dünya görüşüne hizmet eden bir
vasıtadır. Geçtiğimiz hafta istifa eden bakan meselesinde, haberciliğin
hangi noktada olduğunu herkes gördü. Konu medyanın haberciliği değil. Onu devam
eden süreçte yazacağız.
Konu, medyanın koca bir milletin ruhunda
estirdiği terör.
Dünyada tarafsız bir medya yoktur. Tarafsız insan olmayacağı
gibi, tarafsız medya da yok. Bir insan yetiştiği ortamın, inanç, kültür ve aklın
belirlediği ölçülerin taraftarıdır. "Tarafsızlık; adil olmak ve hak edene hak ettiğini vermek ise” bu zaten kişinin inanç
sisteminden yansıyandır. Biz, inancımızın belirlediği ölçülerin tarafıyız fakat
şahsımıza zarar verse dahi doğru, adil ve gerçek olanı seçmemiz de inancımızın
va’z ettiği şeydir. Bu “objektif olmak” denilen şeyle aynı değildir.
Medya terörüne dönersek:
Güne sabah programlarının estirdiği terörle başlıyoruz. Kim
kimi, kiminle aldatmış, kim katil kim maktul kim kimin yuvasını yıkmış… Haberlerle devam ediyor sonra. Savaşlar ve
salgın hastalıkla kaosa sürüklenen dünya meseleleri hızla geçiliyor ve ana
gündem olarak falan şehirdeki filan adamın karısına saldırışı, filan kasabadaki
hödüğün birinin bir hayvana zulmedişi yahut bir kadının başka bir kadının yuvasını
yıkışıyla baş başa kalıyoruz.
Doksan milyonluk ülkede, ahlaksız, vicdansız,
sefil duygularına esir olmuş birkaç müptezelin işlediği suç, bütün ülkenin
gündeminde ana mesele oluyor.
Ne yaparsak yapalım, televizyon veya internet üzerinden gündemimize
sokulan bu kazurat dolu hadiselerden uzak duramıyoruz.
***
Dünyada suç istatistikleri sıralamasında en
altlarda olan ülkelerden biriyiz. Üstelik,
dakikada bir taciz ve hırsızlığın, saatte bir cinayet ve saldırının yaşandığı
ülkeler “çok medeni, çağdaş, yaşanabilir” olarak lanse edilirken, ülkemizde
insanlar adeta cinnetin eşiğine getirilmek için özel bir çalışma yapılıyor.
Yani suçla mücadele ise mesele, suç oranı daha
yüksek, yaygın ve daha şiddetli olan ülkeler ideal ülke olarak pazarlanırken,
ülkemiz yaşanmaz hale geldi mesajı verilmesindeki çelişkili duruma dikkat
edilmiyor.
“İnsan böyle bir ülkede yaşıyor olmaktan nefret
ediyor” sözü kalabalıkların sloganı haline getiriliyor hızlı bir şekilde.
Bu bilinçli ve planlı yapılan bir şey bana göre. Haber bültenleri falan şehirde bir müptezelin
karısına uyguladığı şiddeti vermek için mi var? Veya bir ayının zavallı bir
köpeğe attığı tekmeyi saatlerce göstermek için mi?
***
Sapkın duygularının esiri olmuş, sarhoş
kafayla millete sataşan, uyuşturucu komasına girip cinnet getiren, cehaletiyle
cesareti yarışırken kazurat çukurunda debelenen birilerinin yaptığı kötü bir şey neden bu kadar çok
işlenir ve insanların gündemine sokulur?
Haber verilmesin demiyorum dikkat edin. Haber
değeri var veya yoktan da bahsetmiyorum. Mantaliteden, hiç kesintisiz ve belirli
bir yöntem ile yapılan algı faaliyetinden, kötünün ve kötülüğün habercilik adı
altında “şuurlara alternatif “ yapılarak kutsanmasından, kriminal bir vakanın
hayatımızın her dakikasına zorla sokulmasından bahsediyorum…
Milyonlarca iyi ve düzgün insanın, çok az sayıdaki kötünün
kötülüğüyle mahkum edilme gayreti var sanki.
Bu necip milletin, dünyada mazlum ve sıkıntılı her insanın yardımına
koşmaya çalışan, fedakâr, gayretli, cömert ve çabalayan bir milleti sanki
dünyanın en kötü milletiymiş gibi bir ruh haline büründürme programından
bahsediyorum.
İnsanlık tarihinin her dönemi ama her döneminde iyi
de vardı kötü de. Doğru düzgün yaşayan insanların içinde yamyam ruhlu duygularının
esiri olmuş olanlarda vardı.
Bizim milletimiz güzel ruhlu, iyi yürekli,
cesur, inançlı ve fedakar bir millettir. Paylaşmayı ve yardımlaşmayı sever,
zorda olana el uzatır, ezilene sahip çıkar… Bu ruhu yıkmak için yapılan her türlü propagandaya rağmen bu hâlâ
genel olarak böyledir. Ama her millette her ırkta her ülkede her toplulukta
olabileceği gibi kötüleri de olan bir millettir. Bunca iyiliğin, güzelliğin
çabanın duanın ve fedakârlığın yaşandığı bir ülkede, bin yıldır her mazluma el
uzatan milletin fertlerini sapık, katil, hırsız, fırsatçı, yobaz veya cahil
gösterme sebebi ne olabilir?
***
Sömürgeci Batı’nın oryantalist düşünce temeli, Batı
milletlerinin üstün, Doğu milletlerinin cahil, vahşi, eğitilemez ve ilerleyemez
olduğu fikriyle şekillendirilmiştir. Doğu- Müslüman dünya, yenilginin de etkisiyle
Batı karşısında ezildi, kendini küçümsedi, hor gördü suçladı.
Artık Batı karşısında ezik, sinmiş kendine güvensiz değil milletimiz.
Üstelik Batı’nın kana susamış, menfaati için dünyayı savaş alanına çeviren
vahşetin mimarı olduğunu idrak ettiği bir dönemde yapılan bu medya terörünün
sebebi, Batıcı zihniyetle yetişen medya patron ve kalemşörleri mi yoksa hâlâ Batı üstünlüğü propagandasını yürütmekle görevli “elemanların”
faaliyetleri mi değerlendirmek gerekiyor.
Bu konuya
haftaya da devam edeceğiz inşallah...