Medya soysuzlaştıkça,
Sosyal medyayı yakından takip eden dostlarımın cümlesini makaleme başlık olarak seçtim.
Dördüncü kuvvet olarak kabul
edilen medya gücü ülkemizde zaman zaman birinci kuvvet olmuş ve şeşi beş
gösterme hususunda gösterdiği maharetlerle(!) de aklı başında birçok
yurttaşımızın güvenini kaybetmiş.
Çok gerilere gidecek değilim.
Askeri cunta dönemleri ve postmodern darbe dönemlerinde yazıp çizdiklerine
bakalım. Bugün yazılanları o günden bugüne değerlendirelim. Soysuzun soysuzu
olmuş. Ne omurga var ne ahlak iz’an ve vicdan. Tümü birden tatile çıkarılmış.
Yalan ballandırarak söyleniyor.
Ağızdan çıkanlara karşı kulaklar sağır edildiği için zehir zemberek yalan
yanlış konuşmalar alıcı kerizler vasıtası ile borazanlanarak yeni kerizlere
ulaştırılıyor.
Modern toplumların en güçlü
iletişim araçlarından biri olan medya, özellikle ülkemizde toplumsal algıları
şekillendirme, değer yargılarını yönlendirme, bozma ve bilgi akışını kontrol
etme gücünü maalesef çok kötü kullanıyor.
Kullananlara baktığımda bir kez
daha yıkılıyorum. Akademisyeninden gazetecisine, sanatçısından kanaat önderine
ne ararsan var. Çoğu hem kel hem fodil.
Örnek çok ama Boğaziçi
üniversitesinden emekli olduğu halde kampüste put adam misyonu üstlenmiş yaşına
başına yakışmayan bazı emekli hocaları üniversite yönetimi kampüse almamaya
karar vermiş ama emekli hoca hala şov yapmak için üniversitede ortalığı
karıştırıyor.
Soysuz medyada da şovu üzerinden
yalan yanlış kafa bulandırıcı bilgileri alıcı kerizlerle paylaşıyor.
Sosyal medya gücü etik ve ahlaki
sorumluluklarla dengelenmediği için soysuzlaşmış medyada görüp işittiklerimizi
akıl süzgecinden iki kez geçirmeliyiz ki, şerrinden korunmuş olalım.
Soysuzlaşmış medyanın en belirgin
özelliği, ideolojik sapmalara hizmet etmesidir. Medya, gerçekleri çarpıtarak,
eksik veya yanıltıcı bilgiler sunarak, belirli ideolojilerin propagandasını
yapar hale gelir. Bu durum, bireylerin bilinçli ve özgür kararlar alabilme
yetisini zayıflattığı gibi yanlış yönlenmelerine de sebep olur.
Sosyal medya soysuzlaştığında
gerçekliği kendi menfaatine yeniden tanımlar ve kitleleri manipüle eder.
Medyanın araçsallaştırılması siyasi ve ekonomik güçlerin menfaatleri
doğrultusunda toplumu yönlendirme amacı güder.
Bu bağlamda, medya özgürlüğü ve
tarafsızlığı sadece teorik bir ideal olarak kalır.
Medyanın soysuzlaşmasında bir
diğer önemli faktör, ekonomik, siyasi, sosyal ve kişisel çıkarlar uğruna
evrensel doğrunun dışına çıkmasıdır.
Medya kuruluşları, yüksek tiraj
veya izlenme oranı elde etmek uğruna sansasyonel ve etik dışı habercilik yapma
eğilimindedir. Bu durum, medyanın toplumu bilgilendirme ve aydınlatma işlevini
zayıflatır. Ahlaki değerler, ekonomik kazançlar uğruna feda edilir ve medya,
kapitalist sistemin bir dişlisi haline geldiğini nerede ise her an müşahede
ediyoruz.
Soysuz medyanın toplumsal
etkileri derin ve yıkıcıdır. Kamusal alanın çöküşü, bireylerin bilgiye
erişiminde güvenilir kaynak bulma zorluğunu beraberinde getirir. Bilgi
kirliliği ve dezenformasyon, toplumsal kutuplaşmayı artırır.
Medya, toplumun çeşitli kesimleri
arasında diyalog ve anlayış geliştirmek yerine, düşmanlık ve nefret tohumları
eker. Bu bağlamda, medyanın işlevi sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda
toplumsal uyumu sağlamak olmalıdır. Ancak soysuz medya, bu görevi ihmal eder ve
toplumu ayrıştırır.
Soysuz medyanın etkilerinden
kurtulmak ve medyanın toplumsal rolünü yeniden inşa etmek için, ahlaki ve etik
değerlerin medya pratiklerine entegre edilmesi gereklidir. Medya çalışanlarının
eğitimi, etik kuralların sıkı bir şekilde uygulanması ve medya okuryazarlığının
toplum genelinde teşvik edilmesi, bu sürecin önemli adımlarıdır.
Ayrıca, bağımsız ve tarafsız
medya kuruluşlarının desteklenmesi, medya özgürlüğünün korunması açısından
hayati öneme sahiptir. Medya, sadece bilgi aktaran bir araç değil, aynı zamanda
toplumsal değerlerin ve ahlaki normların taşıyıcısı olmalıdır.
Sosyal medya soysuzlar tarafından
talan edildiğinde görüp yaşadıklarımızı yadırgamamak ne mümkün.
Küçük bir kıvılcımın ortaya
çıkardığı yangın ve yangına körükle gidildiğinde yaşananları Kayseri, Mardin ve
Afrin örneklerinde gördük ve hayıflandık. Bir damla suda boğulmak istenen
insanlığı kurtarmak için harcanan çabaları yaşayanlar olarak gördük.
Yalanın dolanın nasıl gerçekmiş
gibi pazarlandığını en acı örneklerle gördük.
Ders alanlardan olmak dileği ile.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.