Medrese Anıları Ve Bazı Mülahazalar 2
Önce Temsil Sonra Tebliğ
Medrese ehlinin büyük bir kısmında görülen bir eksiklik de, ilmi adeta sadece başkalarına anlatmak için okumaktır. Okuduğu ilmi gerçeklere sanki kendisi muhatap değilmiş gibi. Elbette İslam'ı öncelikle yaşayarak örnek olmak, bu esnada da başka insanlara tebliğ edip, yaşanması için mücadele etmek her Müslümanın görevidir. Ancak ilim ehli peygamber varisi olarak çok daha fazla bu görevle görevlidir. Başka bir deyimle bu boşluk, ilim ehlinde kat kat daha büyük bir kusurdur.
Talebenin namazlarını camide cemaatle kılmayı ve sünnet namazları önemsememesi, günlük Kur'an okuma ve zikrullah konusunda tembellikleri bunun bariz örneğidir. Tabi zamanla bu talebede bir alışkanlık haline geliyor ve tatil vs. için medrese dışına çıktığı zaman, farz namazları kaçırmak talebeye kolay gelebilmektedir. Halbuki peygamber varisi, rabbani bir davetçi olmaya hedefleyen bir ilim talebesi, her konuda ama öncelikle öğrendiklerini yaşama konusunda örnek olmak zorundadır.
Tabi bu konuda da üstadların örnekliği önceliklidir. Resulullah (sav) Ashabı Kiram'a (Rıdvanullahi aleyhim ecmain) örnek olarak, onların örnek hale gelmelerini sağladı. Öyle ki, eşkıya bir toplumu evliya bir topluma dönüştürdü. İşte aynı durum, misliyle olmasa da benzeriyle Resulullah (sav) ve ashabının varisleri olan ulema ve tuleba için de geçerlidir.
Okunacak Medreseyi İyi Seçme
Benim ilk üç medrese, öncelikle tekke sonra medrese idiler. Kiminde oran farklı olsa da asgari % 60-70 tekke, % 40-30 medrese diyebilirim. Böyle bir yerde belki talebelerin bir kısmı, nefis tezkiyesi ve ruh terbiyesi açısından da istifade ederler. Ancak, bahsettiğimiz "ilim tahsiline bilinçli başlayış" ve "önce temsil sonra tebliğ" uygulanırsa, zaten bu büyük oranda o boşluğu da seddedecektir.
Şöyle ki, mezku00fbr şuur ve bilince sahip bir talebe, ya ilk anda gerekli vasıfları taşıyan medreseyi keşfedecek, ya da bir iki denemeden sonra, aradığını bulacaktır. Önemli olan önce aradığını iyice tespit etmektir. Tabi talebe küçük yaştaysa bu onun velisi veya çevresinde ona yardım edebilecek kimseler tarafından ancak deruhte edilebilecek bir konudur.
Öncelikle lüks, konfor ve rahatlık değil, tahsil kalitesine öncelik verilmelidir. Unutmayalım ki her işte olduğu gibi, ilim tahsilinde de başarı için, üç temel ilke geçerlidir. Program, disiplin ve takipu2026
Program, disiplin ve takip, genel olarak hayatının baharında olan birçok insan gibi nice genç talebelerin de pek sevmediği bir durumdur. Bu sebepledir ki, henüz ilmin önemini ve ilim tahsilinde disiplinin önemi kavramamış nice gençler, çok sık medrese değiştirirler. Daha rahat edeceği, okuma, müzakere, ezber yapma vs. tahsil konularında çok hesap sorulmayan bir yer buluncaya kadar. Tabi ileriki yıllarda çoğu kere hatasını anlar ama iş işten geçmiş olur.
Doğu Medreselerinin Müzmin Eksikliği Kıraat Ve Tecvid
Yeniden hatırlatayım ki bahsettiğim bu eksiklikler, benim okuduğum yetmişli, seksenli yıllarla ilgilidir. Şu an elhamdulillah ki birçok medrese de bu konuda ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. Özellikle talebeler, resmi görevlere gelmede kıraat ve tecvidin olmazsa olmaz olduğunu kavradıktan sonra, iş başa düşüyor ve bu eksiklerini telafi ediyorlar.
Benim dönemimde, doğuda okuduğum her medresede rastladığım açıklardan biri de, tecvid ve kıraatte zayıflıktı. Benden önceki dönemlerinse daha da zayıf olduğunu tahmin etmek güç değil. Kur'an'ı Kerim'in manasını bilmeden sadece okumak yetmez. Bu doğrudur ancak, manasını derinlemesine bilip okumada zayıf kalmak daha büyük tezat değil mi? başta gramer olmak üzere, diğer İslami ilimlere 6-7 yıl emek verip, kıraat ilmine 6-7 hafta vermemek, büyük bir açıklıktır.
u00c2cizane daha medreselere gitmeden önce profesyonel olmasa da amatörce epeyce tecvid ve kıraatle uğraştığım için, bu konuda iyice sayılırdım. Dolayısıyla gittiğim her medrese de, üzerinde durduğum konulardan biri de medrese talebelerinin Kur'an ve tecvid öğretim ve eğitimleriyle uğraşmak oldu. Ancak özellikle ilmi sevileri yüksek olan talebeler, çoğu kere bir müptedi misali tecvid ve kıraat derslerine katılmayı zül kabul ederek katılmazlardı. Ama yine de birçok talebe arkadaşlarımın bu konudaki eksiklerini gidermek nasip oldu.
Burada şöyle bir soru akla gelebilir. "Neden hoca değil de bir talebe talebelerin tecvid eksiğini gidersin?" Buna iki şekilde cevap verilebilir:
-
Çoğu kere hocalarımızın da tecvid ve kıraat konusunda neredeyse aynı derecede eksikleri vardı. Çünkü birçokları, elifba öğretmenin dahi yasak olduğu dönemlerden geliyorlardı.
-
Medreselerde zaten usta-kalfa-çırak metodu, her derste geçerlidir. Dolayısıyla sair derslerde de yetişkin talebeler, daha alt sevideki talebelere ders verirlerdi müzakere yaparlardı vs. devam edeceğiz inşallah. Selamu2026 Duau2026