Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Şubat 2014

Medeniyetimiz

Çok enteresan günler yaşıyoruz. Daha düne kadar demokrat geçinen, 'mümtaz' bildiğimiz bazı yazarlar bir anda Demokrasi'ye cephe aldılar. Aziz milletimizin yüzde ellisinin desteğini alan bir partinin kapatılması gerektiğini söyleyebiliyorlar. Ne garip tecelli değil mi? Demek ki aydın bellediğimiz bir çok şahsiyeti yeniden tanımamız, tartmamız lazım. Nereye kadar demokrat, hangi vakte kadar aydın, istikameti nasıl bilmek gerek. Şükürler olsun ki, Türkiye'de yarı aydınların yanı sıra gerçek münevverlerimiz de var ve onlar kıymetli fikirleriyle toplumu aydınlatmaya devam ediyorlar. Bu ilim ve düşünce adamlarından biri de Prof. Dr. Sadettin Ökten Hoca'dır.

Sadettin Hoca'nın bugünlerde bir eseri yayımlandı: Örselenmiş Osmanlı'dan Medeniyet Umuduna. Ayşe Çavdar'ın yaptığı bir nehir söyleşi. Eserin birinci bölümünde, mütefekkirimizin babası, meşhur "Celal Hoca"nın aile çevresini tanıyoruz. Ardından yazarımızın çocukluk ve delikanlılık yıllarına tanık oluyoruz. Peşinden "Mühendislik ve Dindarlık" önümüze çıkıyor. Sadettin Hoca bir mühendis. Kainatı okuyan ve herkes tarafından da okunması gerektiğine inanan teknik adam. Medeniyeti, sanatı, kültürü, mimariyi, edebiyatı kucaklayan, bu temel unsurları hayatının merkezine oturtmuş bir münevver.

Ben eseri istifade ile satır altlarını çizerek, derkenarlar düşerek okudum. İyi sorularla zenginleştirilmiş kitapta Hocanın hayat hikayesi, meslek yılları, çevresi anlatılıyor. Aslında sözkonusu olan bütünüyle fikir ve sanat hayatımızın, medeniyetimizin uzun hikayesi. Bir bakıma Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte yaşadıklarımız. Sadettin Hoca, iyi bir okuma serüveninden geçmiş, bir çok yazarı okumuş, ama bazılarını teğet geçmiş, kayda değer bulmamış. Romantik milliyetçiliğe bakışı ilginç. Bu fikru00ee dönüşümde 'Bilge tarihçi' Ziya Nur Aksun'un büyük tesiri olduğunu belirtiyor.

Dindar bir ailenin çocuğu olarak doğan ve mütedeyyin bir çevrede yetişen Sadettin Ökten, "Kendimi bildim bileli merhum babamın ve ailemin Cerrahi Tekkesi'yle bir ilgisi olduğunu biliyorum." diyor. Mesela dinin konuşulmasından ziyade yaşanması gerektiğine dair düşüncelerini, aile çevresini örnek göstererek şöyle anlatır: "İnsanlar, bütün aile efradı, ne söylüyorlarsa öyle de yapıyorlardı. Herkes söylediği gibi davranıyordu, yapmadığı şeyi de söylemiyordu. Bu düzeni, bu samimiyeti gördüğünüz zaman dindarlık hakkında sürekli konuşulan değil, yaşanan bir şey olarak yeri alıyor hayatınızda. Kimsenin sürekli bir şeyler izah etmesine de gerek kalmıyor. Ben böyle gördüm. Yani dini, yaşayan insanlarda gördüm. Annem, babam, teyzem, anneannem, hepsi böyleydileru2026" Bu arada teşehhüt miktarı da olsa mu00fbsikiyle alakadar olduğunu öğreniyoruz. Demokrat Parti dönemi ve Menderes'in idam edilişi ile ilgili ilginç bilgilere sahip oluyoruz ilerleyen sayfalarda. Teknoloji ve inanç hakkında değerlendirmesi şöyle: "Allah'a inanıyorsanız, bütün sorunlara çözüm bulmak o kadar zor değil."

Hepimizin yaşadığı hayat aslında bir bütündür, mazisiyle bugünüyle hatta istikbaliyle. Sadettin Ökten, İslam dünyasının hal-i pürmelalini anlatırken zaman zaman bizi kanatlandırıyor ve mazinin geniş ufuklarında gezdiriyor. İslam alemi geçmişte nasıldı, bugün hangi hallerde. Zaten bir sohbet kitabı olduğu için Hocanın karşısında oturmuş adeta dinliyor gibiyiz. Sizin adınıza Ayşe Hanım soruyor, Hoca da bütün samimiyetiyle cevap veriyor. Mesela şimdi gelişen İslamu00ee moda dergileri hakkındaki tenkidi zehir zemberek: "Şu dergilere bakın (muhafazakar moda dergilerini gösteriyor.) 'Biz varız' diyor kızlar şimdi. Halbuki biraz sanat, edebiyat vs. ile varlığın üç kuruşluk giyside, üç bin liralık pabuçta, bilmem kaç liralık otomobilde olmadığını görecek. Ama onu göremiyor şimdi." Galiba hepimize de düşen bu kardeşlerimize temel değerlerini göstermek. Özentiye kapılanlar, acaba Samiha Ayverdi'den birkaç kitap okudu mu, Bahaeddin Özkişi'yi tanıdı mı, Tanpınar'ın romanını gördü mü? Yahya Kemal'den, Peyami Safa'dan, Cemil Meriç'ten, Ziya Nur'dan, Sezai Karakoç'tan birkaç paragraf bilir mi? Sanmıyorum. Sosyal medyada boy boy fotoğraflarını paylaşıyorlar. Peki bu davranışın İslam'da yeri nedir?

Sayfaları çevirdikçe bir ahlak kitabına daldığımızı fark ediyoruz: "Modernite, bakışın dışarıya çevrilmesiyle başlayan bir hadisedir. Halbuki vahy dini İslam diyor ki, 'önce kendine bak! İç dünyana bakarak başla, çünkü dışarıda gördüğün zaten iç dünyanın yansımasıdır.' Sonra devam ediyor, 'Baktın mı, şimdi de benim koyduğum kurallara göre düzelt kendini'. Ben inanmış bir insan olarak bakıyorum hayata. Bu söylemile konuşuyorum. Bunu yapmaya çalışıyorum. Nasıl iyi bir insan olabilirim." Sadettin Hoca konuşmalarında ve yazdıklarında bir medeniyet tasavvuru yapıyor. Bizi biz kılan temel değerlere şöyle dikkat çekiyor: "Bütün medeniyetler şehirden aynı şeyi umarlar. O da insanların kendi medeniyet tasavvurlarını kolay, rahat ve güvenle yaşayabilecekleri mekanlar üretmek. Sırf İslam'ın değil, bütün medeniyet tasavvurlarının gayesi aynıdır."

Yazımızı, Hayy Kitap'tan çıkan eserin arka kapak satırlarıyla bitirelim: "Sadettin Ökten, Müslümanlığın umdeleriyle mühendisliği bir arada yaşamak ve öğretmek gibi bir imtihanın içine doğmuş. Din ise onun için bir kimlik meselesi değil, hayatın bizzat kendisi. Parayla imanın aynı yerde buluşabileceğini ama Türkiyeli dindarların bunu yapamadığını düşünüyor, İslam dünyasının ruhu00ee fukaralığından söz ediyor. Osmanlı onun gözünde kadim medeniyetimizin son yorum, fakat Osmanlı'ya bakamıyoruz. İşte zamanı kutsayan, 'vaktin babası' olma iddiasındaki bir mutasavvıfın gözünden modernizm ve kapitalizm analiziu2026 Aydınlanma'dan İslam toplumlarına, Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemine ve günümüz Türkiyeli Müslüman'ına uzanan eleştirel bir bakış."