Medeniyet ve biz
Üstad vatan şairi Mehmet Akif Ersoy 'un dediği "medeniyet
dediğin tek dişi kalmış canavar" mısrası hep tefekkürümde olmuştur.
Medeniyet sanılan! Medeniyetsizlik o tek
dişle sağımızı solumuzu ısırmış, hatta parçalamış! etimizi kemiğimizi didik
didik etmiştir. Normalleşen, anormal hallerin seyirgahında ne çürükler ne çürüyenler, ne morluklar, ne de
dertten acıdan morarması gerekenler bizi enterese etmemiştir çoğu vakit.
Ne bu dünya ahvali, ne gayp, ne kayıp ne de ayıp üzerinde
durmadan yürüyüşlerimizle kayıp giden bedenlerden çok, ruhlarımız olmuştur.
Çok dişi sökülmüş sökülmesine de! Bu medeniyetin salya
sümük üzerimize geldiği yetmemiş, saldırdığı her yerde yıkımlı etkilerini bırakmış
üzerimize. Hipnoz etkisi misali örtbas etmiş
nice öz kültürü. Zerafetten nasip almayan
kıyafetlerle, bir rahat uğruna harcadığımız sanat eserlerimiz, eşyalarımız, çeyizlerimiz terk edilirken, kuru
ruhsuz birbirinin aynı ev stilleri gönlü de dar kaldı bizi de , farkında
olmadan . Ne yaparsak yapalım darlanıyorduk.
Oymalı, ahşap kapılar, cumbalı evler, taş duvarlar, koyu
gölgeli ağaçlı avlular, buram buram huzur kokan sedirler, üzerleri işlemeli
sehpalar, kanaviçe dantel örtüler, fistolu elbiseler, şallar, ipekler ruhumuza
hala! hitap ederken; neden onları bir fotoğraf hatırasına, bir müze gezisine
hapsettik ki... Nefes idi onlar bize.
Modern Mimari elbette yerini alacaktı da şu çağda, özümüzden
akan bizi mutlu kılan motifleri de uyarlamalı değil miydik içine...
Medeniyet kendi öz
değerlerine sahip çıkıp onun üzerine yenilerini bina etmek değil miydi...
“ Sevemiyoruz aslında bizden ruh katılmamış binaları. “
Sevemiyoruz dört bir yanı açık cam olsa da!
Örselenmiş çağzede ruhlara da iyi gelmiyor biliyorum bu
haller. Bir zamanlar tiril tiril hazırlanıp o canım elbiselerle misafirliğe
gittiğimiz bayram sabahlarından sonra, o kutlu günlerde alelacele giyinme ya da
pijamalarla oturup vakte estetik katmadan telefondan “iyi bayramlar” “mantığına
bırakılan halleri de sevemiyorum.
Gidip bir yerlerde bayram
sabahını dinlenme mantığına çevirmeyi de kabullenemiyorum. Arife ;hazırlıklarıyla,
temiz odalardan yükselen nefes, yapılan ibadetlerden hoşluk, içindeki karşılamalarla
ve daha nice güzellikle ömre sunulan nadide çiçeklerdir.
Bayrama ;bayram
anlamına yüklemek medeniyettir. Güzelliktir, güzellikle şerefyab olmaktır. Bakır,
porselen kapların şıklığı, Osmanlı şerbetleri, meyve suları, çaylar, kahveler, çocuklara
verilen ilgi, değer o bağlamda hediyeler medeniyet değil de nedir.
“Ah şu eski
bayramlar diye” videolarına ah
çektiğimiz görüntüleri diri tutmak için uğraş vermektir medeniyet. Ve yaşatmak
için gayret etmek. Fosilleşmiş bir süreç gibi bakma mantığından çıkıp, herkes
kendi alanında kendi gücünde medeniyet olgumuzu yeniden aydınlatmalıdır. Deni tüm halleri yozlaşmaları farkedip, farkında
edip, elini koymaktır aslolan. taşın altına, veya
karşısına çıkıp “dur” demesini bilmektir medeniyet .
Medeniyet, kamil insanlığın varoluşudur. Yenilenmektir. Yenilenmiyoruz
medeniyet uğruna da, tam tersi şu zamanlarda yeniliyoruz.
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır umuduyla medeniyet
tasavvurları üzere, bu ahval üzere
gayretimizi vermek zorundayız. Yaşayarak, yazarak , yaparak, dolaşarak tüm araç gereçlerimizle...
Bana bakan medeniyet ki izlerime şahit olsun. Sana bakan,
ona bakan, evime, okuluma, mahalleme, şehrime, ülkeme bakan,
baktıkça ruhuma akan ılgıt ılgıt...
Medine'ye gelen
bedevilerin medeniyete aktığı gibi aksın insanlık. Hoşgörüye aksın medeniyetin
kollarında. İnsana verilen değere aksın, hürmete, çocuğa gösterilen sevgiye aksın. Kelama,
kaleme, sanata sanatçıya verilen hürmete aksın.
Binalardaki estetiğe baksın hayret makamında. Selimiye'ye
baktığımız gibi... Müziği, musikiyi medeniyet bilsin. Itri'yi dinlediğimiz gibi,
Fatih'in şiirlerine aksın. Medeniyet diyen Akif'in dava aşkına aksın. Fuzuli'nin
dizelerinde bulsun aşkı. Ressamların şehirlerine aksın fırçasında ki aşka. Aşkla
başka varsın ve başka aksın.
Medeniyet ;erdemli hayallerimizin nesillere yansımasıdır. Medeniyet
bizim içimizdeki güzelliklerin açığa çıkması topluma yansımasıdır.
Biz güçlü bir medeniyetin çocukları isek onunla yol almak da
boynumuzun borcudur.
...