Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2505.98
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Nisan 2022

"Medeniyet İnşası" teraziden geçer!

Batı medeniyetinden çok rahatsızız.

Zulüm, haksızlık, katliam, yalan, hile, dolandırıcılık, sömürü ve vicdansızlığın her türlüsü yeryüzünde sel gibi akıyor. Kendilerinden olan Ukrayna’yı bile mahvettiler.

Güney Amerika inim inim inliyor. Kemiklerine kadar soydukları Afrikalının şimdi kemiklerini bile kemirmeye çalışıyorlar.

“Batı Medeniyeti” insanlığın tamamını kucaklayamadı, yarım milyar Batılının sefası uğruna, 7,5 milyar sefaleti yaşıyor. Bu beşeriyet için katlanılabilir, sürdürülebilir bir fatura değil.

“Batı Medeniyeti”nin bir Parisli kadına giydirdiği kürk, Afrika’da 500 kadının çıplak kalması pahasına mümkün oluyor.

İnsanlık tarihinde ilk kez obeziteye harcanan para, açlığa harcanan parayı geçti.

Zulüm pik yaptı, bunalıma çare aranıyor.

Çare İslam olabilir mi?

Hayır olamaz!

Bu Müslümanlarla olamaz!

Fatih Sultan Mehmet’e atfedilen bir hikâye vardır.

İstanbul’un fethini planladığı günlerde çarşıya çıkar. Bir bakkala uğrar. Alışveriş eder. Aynı bakkaldan ikinci bir şey daha istediğinde bakkal, padişahı komşu bakkala yönlendirir. Bakkal, kendisinin siftah yaptığını, komşusunun ise henüz ilk alışverişi yapmadığını söyler.

Fatih, yanındakilere, “Ben bu milletle değil İstanbul’u dünyayı bile fethederim” der.

Eğer İslam, dünyanın şu anki bunalımına çare olacaksa, eğer bir medeniyet inşa edecekse, İslam’ın kendini, camide, türbede, tekkede, dergâhta değil, çarşıda, pazarda, trafikte, okulda, hastanede, ispat etmesi, edebilmesiyle olacaktır.

Müslümanlar-dindarlar, ibadethaneler, seccadeler dışında bir fark yaratamıyorlarsa “Çare İslam” değildir.

Yeni bir medeniyet inşa edilecekse camilerdeki, seccadelerdeki soyut hallerimizle değil, bilhassa dirhemle, dinarla, parayla, teraziyle olan somut işlerimizle inşa edilecektir.

Terazilerinizi siz düzelteceksiniz, mehdi düzeltmeyecektir!

Alışveriş için dindarlar, Müslümanlar tercihan aranıp bulunmuyorlarsa, böyle bir güven inşa edilmemişse, yaşadığımız Müslümanlık mıdır?

Dindar insanlar sıfır hile garantisi sunuyor olmalıdırlar. Bu garanti sunulamıyorsa, bir cemaate mensup olmanın, kisvenin, kıyafetin, dükkâna asılan levhanın bir kıymeti harbiyesi yoktur.

Cemaatlerin, camilerin, diyanetin mesailerini buna harcamaları buna odaklanmaları gerekir.

Alışveriş yaptığınız bir esnafın dürüstlüğü dikkatinizi çektiyse, memur iş bitiricilikte fark yarattıysa, namusuna hayran kaldıysanız bu hassaten o kişinin iyi bir Müslüman, dindar olmasından olmalıdır.

Trafikte pek edepli araç kullanan insanlara sık sık rastlamaya başladıysanız, bu insanların filan cemaatten oldukları için olmalıdır. Mesela bir cemaat trafik konusunda farkındalık ve farklılık oluşturabilir.

Gerek cemaatler, gerek fert fert Müslümanlar, çarşıda pazarda dükkanda, pazarda fark gösteremezlerse dünyaya bir nizam getirmeniz mümkün değildir.

Eğer dini iddiası olmayanlarla teraziyi aynı hilelerle kullanıyorsanız, mesaiden siz de çalıyorsanız, müşterinizi bildik yöntemlerle siz de kandırıyor, kazıklıyorsanız, sizin dini bir takım ritüelleriniz beşeriyeti neden ilgilendirsin?

Gerek Türkiye’nin dindarlarında, gerekse diğer İslam ülkelerindeki Müslümanlarda acıdır ki böyle bir fark göremiyorum.

Eğer namaz, seccadenin sınırları içinde, oruç iftar ve sahur sofralarda kalıyorsa, sokakta caddede, okulda, dükkânda, ailede, çarşıda, pazarda sürmüyorsa, sizin ibadetlerinizin bir sonucu, bir anlamı, beşeriyete bir katkısı var mıdır?

Namaz ve oruç diğer insanlara “ben dürüst insanım” beyanıdır, ilanıdır.

Dinin muradı budur.

Yeni medeniyet terazilerle inşa edilecektir.

Namazın şartlarından biri temizliktir.

Kir damarlarınızda dolanıyorsa, namaz kılmış olabilir misiniz?