Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Şubat 2019

Medeniyet, akıl ve özgürlük

İnsan, yeryüzünde başıboş yaşayan bir varlık değildir. Akıl ve özgürlük sahibi yegane varlık olan insanın temel sorumluluğu yeryüzünü imar ve inşa etmektir. Başka bir ifade ile insanın aklını verimli, işlevsel ve yapıcı bir şekilde kullanarak, yeryüzünü kendine yurt yapma sorumluluğu vardır. Yeryüzünün insana uygun yaşanılabilir bir yer haline gelme durumunu medeniyet dediğimiz kavram ifade etmektedir. İnsanın sahih ve sahici anlamda insanlaşması ve yeryüzünün insan için insanileşmesi süreçleri birbirinden kopartılamaz. Medeniyet olgusunun inşasında insan, akıl ve özgürlük kavramları anahtar yer tutmaktadır. Medeniyetin karşıtı olan barbarlık ve vahşet hali, aklın işlevsizleştirilmesi, bilginin ve düşüncenin değersizleştirilmesi, ahlak ve hukukun ortadan kaldırılması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Medeniyet olgusunun olduğu yerde insan ilişkilerinin ahlak ve hukuka uygun bir şekilde yürümesi gerekmektedir. İnsanı yeryüzünde Allah’ın halifesi olarak konulandıran fıtrat dini İslam, insanın akılla, ahlakla ve adaletle yeryüzünde işlerini yerine getirmesini istemektedir. Medeniyet olgusuna akıl ve din birlikte kaynaklık etmektedir. İslam’ın veya aklın, medeniyet sürecinden dışlanması mümkün değildir. Medeniyetin varolması için sahici anlamda akıl ve dinin birlikte varolması gerekmektedir. Bilimin, dinin yerine ikame edilmesi veya bilimin sadece herhangi bir din adına hareket ettiğini iddia eden bir otoritenin tekeline sokulması, bilimi, dini ve medeniyeti birlikte çöküşe götüren bir sürecin oluşmasına kaynaklık etmektedir.

Medeniyetin oluşumunda önemli bir kaynak olan din, otoriteyi veya gücü devam ettirmeye yarayan etkili bir araca indirgenmemelidir. Din, insanın insan üzerinde iktidar kurmasnın aracı olmamalıdır. Din, insana ahlak ve hukuka riayet ederek Allah’a kul olmanın yolunu gösteren bir araçtır. Başka bir ifade ile din, sadece insana Allah’a kul olmanın yolunu göstermelidir. İnsanın insana tahakküm kurmasının aracı haline getirilen dinin, medeniyete kaynaklık etme işlevi ortadan kalkmaktadır. İnsanın, yeryüzünde halife misyonunu icra edebilmesi için akıl ve özgürlüğün hayatının her alanında işlevsel olarak faal olması gerekmektedir. Dinin, insanın insana tahakküm etmesinin yıkıcı bir aracına dönüşmemesi için kişinin, akla ve özgürlüğe her zaman ihtiyacı vardır. Aklın ve özgürlüğün ortadan kalkması halinde din, her türlü aşırılığın ve fanatizmin aracı haline getirilebilmektedir.

Medeniyet, olmuş bitmiş statik bir olgu değildir. Medeniyet, varoluşsal olarak insanın manevi, ahlaki, bilgisel, değersel ve sosyal düzeylerde sürekli olarak kendisini inşa etmesini ve yenilemesini gerekli kılmaktadır. Medeniyet tecrübesi, geçmişe bakan bir tecrübe değildir. Şu ana ve geleceğe bakan bir perspektif oluşturulduğu takdirde medeniyetin canlı bir tecrübeye dönüştürülmesi imkan dahilindedir. Medeniyeti, geçmiş uzak çağlarda aramak veya belirli bir tarih döneminde bulunabileceğini sanmak büyük bir yanılsamadır.

Medeniyet, akla, ahlaka ve adalete uygun bir hayat yaşamanın bütün boyutlarını kapsayan çok geniş bir olgudur. İnsanın, dışarıdan dayatmalarla veya taklit yoluyla medenileşmesi sağlıklı değildir. İnsan, Allah’ın verdiği akıl nimeti sayesinde ahlaklı ve adil bir kişi olmaya çalışarak kendi kendini insanlaştırmak suretiyle medenileşmelidir. Medeni olmanın yolu, insanın kendi fıtri dinamiklerini kullanmasından geçmektedir. Her insanın kendi fıtri dinamiklerini harekete geçirmesi sonucu, ortaya insani çoğulculuk dediğimiz olgu çıkmaktadır. İnsani çoğulculuk, insanlar arası vahşet durumuna yol açmamalıdır. Allah’ın insanlığa bahşettiği çok boyutlu çoğulculuğun nedeni, insanların birbirleriyle tanışması, yardımlaşması ve işbirlği yapması içindir. İnsanlar, farklılıklarını özgürce, akıllıca ve özgünce karşılıklı tanışmanın ve yardımlaşmanın kaynağı haline getirdikçe medeniyet ortaya çıkmakta, fitne, cehalet, vahşet ve barbarlık durumu ortadan kalkmaktadır.