Dolar (USD)
35.00
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2977.10
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ekim 2024

Meclis Bebek Ölümlerini Araştırma Komisyonu… Yine Sezaryen!

Bu memlekette gündem öylesine hızlı değişiyor ki, yetişebilene aşk olsun.

Gündem gündem üstüne binince…

Ciğerlerimizi dağlayan “Yeni Doğan Bebek Çetesi” gündemi de ağırlığını önemli ölçüde yitirdi maalesef.

Buna müsaade etmemek, konuyu elimizden geldiğince gündemde tutmak vazifemiz.

Soruşturmanın bütün boyutlarıyla, derinlemesine devam etmesi çok çok önemli.

SGK’yı soyup soğana çevirmek için yeni doğan bebeklerimizin hayatlarını bile hiçe sayacak kadar gözü dönmüşlerin “tamamının” ortaya çıkartılması şart.

Sistemin “denetim mekanizmaları” ve diğer boyutlarıyla baştan aşağı gözden geçirilmesi de öyle.

Bu yönde atılmış çok önemli bir adım var malûm…

Bizim de ısrarla dile getirdiğimiz “Meclis Araştırma Komisyonu kurulsun!” talebi karşılık buldu çok şükür.

Siyasi parti gruplarının ortak önergesiyle kurulan Komisyon, bebek ölümlerini bütün yönleriyle araştıracak.

Biz de, bu araştırmanın safhalarını yakından tâkip edeceğiz kısmetse…

Bu vesileyle sağlık sistemin, bütün ilişki ağlarının baştan aşağı elden geçirilmesi gerekiyor.

Hiçbir mesele ihmal edilmemeli, gözden kaçırılmamalı.

İşte size bir büyük mesele:

Geçtiğimiz günlerde, Yeni Doğan Bebek Çetesi İddianamesi’ni değerlendirirken, memleketimizin bekası açısından son derece önemli bir meseleye de işaret etmiştik…

“Sezaryenle doğum oranlarının yüksekliği” meselesine.

Bu da asla ihmale gelmeyecek bir sıkıntı.

Beka meselesi!

Orada da ifade ettiğimiz gibi,

Sayın Emine Erdoğan, “Sezaryen ile doğumları azaltmak için seferberlik başlatmalıyız!” mesajını vermişti çeşitli vesilelerle.

“Dünya Sağlık Örgütü'nün zorunlu gerekçeler çerçevesinde ideal sezaryen oranını %15 olarak açıkladığı bir vasatta, Türkiye'de %53 olan sezaryen oranının alarm verici düzeyde olduğunu” vurgulamıştı.

Sayın Recep Akdağ da Sağlık Bakanı iken, özel hastanelerdeki sezaryen ile doğum oranlarının yüksekliğine dikkat çekmişti.

Öyle ki, Sayın Bakan’ın verdiği bilgiye göre, özel hastanelerdeki doğumların yüzde 71’i sezaryenle yapılıyordu.

Bu oran, devlet hastanelerinde ise yüzde 38 olarak kaydedilmişti.

Neredeyse iki katı!..

Özel hastanelerdeki sezaryenle doğum oranın, devlet hastanelerindekinden bu kadar fazla olmasının sebepleri nelerdir?

Birileri para için hanımefendileri “gereksiz yere” bıçak altına mı yatırıyor?

Birileri, para için nesillerimize mi kıyıyor?

Bu konuda ayrıntısıyla bilgilendirilmek bütün vatandaşlarımızın hakkı değil mi?

NORMAL DOĞUM KAMPANYASI!

“Normal doğumları teşvik kampanyası” faaliyetlerine hız kesmeden devam eden Sayın Emine Erdoğan, bu ayın başında, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki 'Doğal Olan Normal Doğum- Normal Doğum Eylem Planı Tanıtım Toplantısı’ndayine bu sıkıntıya işaret etti.

Normal doğumun faydalarına, sezaryenin risklerine dikkat çekti.

Türkiye’de dünyaya gelen iki çocuktan birinin sezaryenle doğduğunu, sezaryenin anne ve bebek üzerinde hasarlar bıraktığının bilimsel yöntemlerle kanıtlandığını söyledi.

O toplantıda, Sağlık Bakanı Sayın Kemal Memişoğlu da şunları söyledi:

“Bilimsel veriler göstermektedir ki sezaryenle doğum, iyileşme sürecini uzatmakta, enfeksiyon riskini arttırmaktadır!

En önemlisi, doğurganlık kapasitesini sınırlayarak anne adaylarını ileriki gebeliklerde daha fazla komplikasyonla karşı karşıya bırakmaktadır!”

Evet..

Durum bu..

Mecbur kalınan durumlarda uygulanması gereken “sezaryenle doğum” yöntemi genelleştirildiğinde, hanımefendilerin ve bebeklerinin sağlıkları “boş yere” tehlikeye atılmış oluyor.

Bu durumun, Sayın Cumhurbaşkanı’nın “varoluşsal tehdit” olarak nitelendirdiği, nüfus artış oranının dibe vurmasının da önde gelen sebepleri arasında yer aldığı kolaylıkla tahmin edilebilir.

Nitekim, Sayın Sağlık Bakanı da, bu noktaya dikkat çekti konuşmasında:

“Ülkemizin toplam doğurganlık hızındaki gerileme, nüfus yenilenme seviyesinin altında kalmış ve bu durum sürdürülebilir bir gelecek için büyük bir tehdit hâline gelmiştir. Bugün doğurganlık hızındaki azalma ve sezaryen oranlarındaki artış bunu bize göstermektedir. Toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken, 2023 yılı itibarıyla 1,51’e düşmüştür. Bu, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10’un çok altındadır ve bu düşük doğurganlık oranı ülkemizin geleceğini doğrudan etkileyen bir gelişmedir. Dünya Sağlık Örgütü, sezaryen oranlarının yüzde 15’in üzerinde olmasını önermezken ne yazık ki ülkemizde bu oran çok daha yüksektir. Sezaryen, bir doğum şekli değil, ameliyattır. Ameliyat doğal değil, mecburi bir süreçtir. Sezaryenin yaygınlaşması toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Sezaryenin yaygınlaşması, normal doğumun geri plana atılmasına neden olmakta ve bu durum anne ve bebek sağlığını uzun vadede tehdit etmektedir.”

Evet;

Esas olan normal doğum, sezaryen ile doğum yani ameliyat istisna.

Lâkin, veriler bazı hastanelerin istisnayı genelleştirdiklerini ortaya koyuyor!

Acaba hangi hastanelerin?

Önceki bakanlar, sezaryenle doğum oranlarının fazlalığı konusunun üzerine gidileceğini, denetimlerin sıklaştırılacağını söylediler hep ama…

Sıkıntının devam ettiği ortada.

Denetimler pek işe yaramıyor ve yetkililerimiz birçok konuda olduğu gibi durumdan şikâyet edip duruyor!

Normal doğum oranları, normalin çok çok üzerindeyse ortada “aydınlatılması gereken” durumlar var demektir.

Herkesi ilgilendiren bir sıkıntı, memleketimiz için beka sorunu!..

Birçok yan etkisi olan sezaryenle doğum oranları. Bilhassa özel sektörde “anormal” derecede yüksekse, bunun sebeplerinin izah edilmesi lâzım.

İşini düzgün yapan özel hastanelerin sahiplerine, çalışanlarına selâm olsun.

Onlar, “sezaryenle doğum” oranlarını sorgulamamızı elbette destekleyeceklerdir.

Bu konuda görev elbette Devletimizi yönetenlerin ve bilhassa da Sağlık Bakanlığı’nındır.

Denetimler sıklaştırılsın.

Etkinleştirilsin.

Bütün vakalar incelensin.

Birçok kereler şikâyet edilen sıkıntının sebepleri ortaya konulsun.

Konulsun ki, işlerini düzgün yapanlarla yapmayanlar net bir şekilde ayrıştırılsın.

İşlerini düzgün yapan çoğunluk, öbürleri yüzünden karalanmasın!

Biz de bunları kamuoyuna duyuralım.

Mesela…

Sağlık Bakanlığı yetkilileri bilgi versinler lütfen:

Sezaryenle doğumu abartan hastaneler hangileridir?

Bunlara, bugüne kadar ne gibi yaptırımlar uygulanmıştır?

Şikâyet etmenin ötesinde, hangi adımlar atılmaktadır?

X

Hiç kimsenin aklında, “Acaba normal doğumluk olduğum halde, sezaryenle mi doğum yaptırıldım!” sorusu kalmamalıdır!

En yetkili isimler, “sezaryenle doğum oranlarının yüksekliğinden” şikâyet ediyorsa, ortada bir şeyler var demektir.

Nelerin olduğunu ortaya koymak da yetkililerimize düşmektedir.

Biz, sadece ve sadece Devletimizin yetkili organlarından alınan bilgilere itibar ederiz.

Lütfen, bilgilendiriniz bizi.

.