MEB'in yeni müfredat çalışması
Milli Eğiti Bakanı Yusuf Tekin, göreve geldiği günden beri haklı olarak bir müfredat değişikliğinden bahsediyor.
“Çocuklarımıza
gereksiz düzeylerinin üstünde bir bilgi yüklemesi yapmayacağız. Müfredat çok
ağır, çok fazla şey var. Hiçbir öğretmen yetiştiremiyor. Şimdi onu biraz
hafifleteceğiz” diyerek bu konuda bir çalışma başlattığını ifade etmişti.
Yusuf Tekini, bu çalışmada “bize ait bizim kültürümüze ait referans değerlerin de olması
gerektiğini” ifade etmişti.
Geçenlerde bu çerçevede hazırlanan “K12 Beceriler Çerçevesi: Türkiye Bütüncül Modeli" adlı projeyi
şöyle bir göz gezdirdim.
“Yeni binyılın genç
öğrenenleri dönüşümün önemli bir gücüdür” diyerek başlıyor program.
MEB, bu projeyi şöyle takdim ediyor;
“Her kademeden öğrencileri 21. yüzyıl becerileriyle donatmak
için çeşitli yenilikçi politika ve uygulamaları benimsemiş ve başlatmıştır. Bu
kapsamdaki çalışmalardan biri Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel
Müdürlüğü ile UNICEF iş birliğinde
gerçekleşen "K12 Beceriler Çerçevesi: Türkiye Bütüncül Modeli" adlı
projedir.”
Daha başlangıçta bir itirazım olacak.
UNICEF, 1946 yılında
kurulan, WEF, Bill ve Melinda Gates Vakfı gibi küreselci yapılarla ortak
çalışmalar yürüten bir kuruluştur.
Türkiye bir müfredat
değişikliği yapacaksa ve bizim kültürel değerlerimize ait referansların da yer
alacağı bir çalışma yürütecekse ülkede bunu yapacak herhangi bir sivil toplum
örgütü yok mudur?
Neden UNICEF işbirliğinde bir eğitim müfredatı hazırlama
ihtiyacı hissediyoruz ki?
Projenin ülkemizin eğitim felsefesinin ve tüm eğitim
alanlarının 21. yüzyıl becerilerinin tamamına uyumunu kolaylaştırması bakımından
da önemli olduğu vurgulanıyor.
21. Yüzyıl becerilerinin gündem 2030 çerçevesinde
belirlendiğine dair WEF’in sitesinde yayınlanan bir makale okumuştum.
21. Yüzyıl
Becerileri” olarak adlandırılan bu beceriler, toplumların hızlı değişimine uyum
sağlamaları, bilimsel ve teknolojik gelişimlere katkıda bulunmaları, siyasi,
ekonomik ve çevresel krizlerle başa çıkmaları için bireylerden sahip olması
beklenen beceriler olarak görülüyor.
Devam edelim;
“Ekonomik İş birliği
ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından hazırlanan Eğitimin Geleceği ve 2030
Becerileri adlı rapor kapsamında yapay zekâ gibi teknolojilerin gelişmesiyle
birlikte bireylerin göstermesi beklenen becerilerin 2030 yılına kadar
farklılaşacağı belirtilmektedir” deniliyor.
Burada da WEF’e atıfta bulunarak oradan şöyle bir bölüm
paylaşılıyor;
“Dünya Ekonomik
Forumu (WEF), Mesleklerin Geleceği 2018 raporunda 2018-2020 dönemi için bir
mesleği yerine getirmede ihtiyaç duyulan temel becerilerin yüzde 42’sinin
değişeceğine vurgu yapmakta; bu değişimle birlikte analitik düşünme,
girişimcilik, eleştirel düşünme, esneklik ve karmaşık problemleri çözebilme
gibi becerilerin daha fazla ön plana çıkacağına işaret etmektedir.”
Yeni müfredat çalışmasında sosyal-duygusal öğrenmenin
özellikle ABD’de başlayan çalışmalar kapsamında önemli bir kuruluş olan Akademik, Sosyal ve Duygusal Öğrenme İçin
İş Birliği olan CASEL’den bahsediliyor.
Peki, bu konuda
çalışma yapan uzmanlar CASEL’i araştırdılar mı acaba? Kurucu ortakları
kimlerdir ve hangi amaca hizmet ettiklerini biliyorlar mı?
Çalışmada elbette güzel bölümler de var. Ancak takdim bölümü
beni biraz endişeye sevk etti. Çünkü WEF, söz konusu küresel ölçekli yeni
müfredatı 110 ülkede uygulamaya sokmuştu.
WEF’in “eğitimin
geleceği” için gerekli gördüğü beceriler ise; “yaşam boyu öğrenme” ile sosyal
ve duygusal öğrenme becerileridir. Eğer bizde bu doğrultuda bir müfredat değişikliği
yapıyorsak çok vahim.
Zira bu yeni “Eğitim
4.0” sistemi, küresel bir toplulukta küresel vatandaşlığa sahip herkesi
küresel vatandaş veya dijital vatandaş olarak eğitecektir.
Not düşeyim istedim.