MEB'e yeni sistem önerisi!
Yaşımın el vermediği nedeni ile MEB’de ilk günden bugüne dek olan tarihsel süreçleri, yaşananları, sebep-sonuç ilişkileri, gelişmeleri pek bilemesem de; 1998 yılından bugüne dek, yani son 22 yılda neler yaşandığı, ne gibi gelişmeler meydana geldiği konusunda yeterli düzeyde bilgi birikimine sahibim. 98 yılından itibaren MEB’e ilgi duymaya başladım ve süreç içerisinde yaşananları yakından takip etmeye çalışır, not alır, irdeler; ortaya çıkan sonuçları, sebepleri ile birlikte hafızamın bir köşesine not ederim. Tarihsel hafızamda yer edinmiş son 22 yılda, buna 18 yıllık AK Parti dönemi de dahil, meslek liselerine verilen en büyük önem, gösterilen ilgi, ortaya çıkan sinerji Ziya Selçuk’un Bakanlık yaptığı şu döneme ait olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Yanlış anlaşılmasın; yapılanları asla yeterli görmüyorum.
Gerek meslek liseleri bağlamında olsun gerek ise diğer okul türleri bağlamında
olsun muhakkak daha fazlası yapılmalı. Hani yazar Halit Ertuğrul’un “Kendini
Arayan Adam” kitabı ve “Kendini Bulan Kadın” adlı kitapları var ya, işte
birazcık da öyle bir yolculuk… 2018 yılında Ziya Hoca’nın göreve gelmesinden
önceki sürece kadar meslek liseleri adeta “kendini arıyormuş” gibi… Son 2-3
yıllık süre içerisinde ise, özellikle de şu pandemi günlerinde meslek liseleri
adeta “kendini bulmaya” doğru hızla ilerliyor. Meslek liselerin ürettikleri ve
ortaya koyduklarını yazmayacağım elbette... Tüm dünyanın ve haliyle Türkiye’nin
de başına musallat olan şu virüs ile cebelleştiğimiz, mücadele ettiğimiz şu son
birkaç aylık süreçte meslek liselerin önemi sanıyorum ki toplum nezdinde de
anlaşılmaya başlanmış durumda.
Sormak ve sorgulamak istiyorum: Toplumda meslek liselerine
yönelik büyük bir teveccüh olmasına rağmen, hatta toplumsal ihtiyaç da
fazlasıyla mevcut iken neden diğer lise türlerine daha başarılı öğrenciler
gönderiliyor? Neden daha az başarılı öğrenciler meslek liselerine
yönlendiriliyor? Meslek liselerinin sahip oldukları makus talih ne zaman
kırılacak? Toplum ve devlet yetkilileri nezdinde var olan güzel çalışmalar ve
intibahlar hazır büyük bir hızla ilerliyor iken, bu ivmelenme fırsata
dönüştürülemez mi? Meslek liseleri diğer lise türleriyle yarışacak düzeye
getirilemez mi?
98 öncesindeki MEB faaliyetlerine yaşım itibariyle pek ilgim
olmadığı için bilemiyorum ama büyüklerimden duymuştum. Ne derece doğru
bilemiyorum ama o süreçte Meslek liselerine öğrenciler “sınav” ile yerleşebiliyorlarmış. Başarılı olup sınavı geçemeyenler
diğer meslek liselerine yönlendiriliyorlarmış. Hatta denetim mekanizması şu an
ki kadar ilerlemediği için sınavda başarısız olanlar “torpil bulup” meslek liselerine yerleşmeye çalışıyorlarmış. Bu
bilgiler gerçek de olabilir, şehir efsanesi de…
Başka bir gerçeklikten bahsedeyim; kendi olma, kendini bulma
yolcuğunda meslek liseleri, varoluş mücadelesinde kendi öznel kimliğine,
özgünlüğüne en çok belki de şu aylarda yaklaşmış durumda. Meslek liselerini
şaha kaldırmak ve dolaylı sonuçları itibariyle hem ekonomik hem endüstri ve
sanayi bağlamında ülkeyi kalkındırmak istiyorsak meslek liselerini daha çok
önemsememiz ve bu alana daha çok meyledip çalışmalar yapmamız gerekiyor. İlgisiz veliler, başarısı düşük
öğrencilerin yoğunlaştığı okul türü olmaktan çıkarıp en öncelikli tercih
edilen, sivri zekalıların yerleştiği okul türü haline dönüştürmemiz gerekiyor. Peki
nasıl yapacağız, nasıl başaracağız bunu? Diğer lise türlerine gitmek isteyen
öğrencilere haksızlık olmaz mı? Öyleyse çözüm önerimi söyleyeyim:
Bütün öğrenciler aynı lise türünde okusun. Ortaokuldan sonra
liseye geçişte sınav olmasın. Tüm liselerin müfredatı aynı olsun. Müfredat ve ders içerikleri biraz
azaltılsın ve liseler 3 yıl olsun. 3 yılın sonunda öğrenciye bir alternatif
sunulsun; “Ya mezun olup lise diploması alacaksın ya da bir yıl daha okuyup 4.
senende sadece ama sadece meslek dersleri görüp meslek lisesi diploması
alacaksın. Her iki diplomaya da sahip olacaksın” denilsin. MEB’i ve toplumu
22 yıldır gözlemleyen bir tecrübeyle yazıyorum bunları ve yetkililere
sesleniyorum: Bu teklifim pilot olarak uygulansın, sonuçlar gözlemlensin.
Böylece olgunlaşmış ve kişiliği oturmaya büyük ölçüde yaklaşmış olacak
çocuklar; kendi kararını kendi vermiş olacak. Ya ders çalışıp üniversiteye
gideceğim 3 yıl bana yeterli diyecek ya da diyecek ki bir yıl daha okuyup bir
meslek sahibi olayım.
Daha önce yazdığım “Ziya Selçuk’a nasip olacak…” yazımın
sonuna kadar arkasındayım. Meslek liseleri sorununu çözmek Ziya Hoca’ya nasip
olacak!