Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Temmuz 2018

MEB'de değişim zamanı

Yeni dönem hızlı başladı. Yeni kabinede en çok Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk konuşuluyor. Kendisinden beklenti oldukça yüksek.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birçok yenilik başlamış oldu. Kabinenin çoğu siyaset dışından. Siyasete angaje olmadan, handikapsız bir yürütme olacak. Güçlü, etkin, hızlı ve verimli bir dönem başlıyor.

AK Parti öncesi iktidarların çoğu koalisyon idi. Her kafadan bir ses çıkıyordu. İltimas, torpil ne derseniz deyin oldukça fazla idi. Yüksek kadrolara adam atamak bile özellikle A.Necdet Sezer döneminde problem teşkil ediyordu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan anlaşamıyordu. Kriz üstüne kriz çıkıyor ve ekonomik dengeler altüst oluyordu. Çift başlı bir devlet görüntüsü eş güdümü zorluyordu. Yeni dönemde ayak bağı olacak bürokrasiden ve bürokratlardan kurtulmuş olacağız. Devlet iş başında!
Yeni sistemde zaman kaybı olmayacak. Kadrolaşma parti referansları ile değil de kişilerin iş tecrübeleri ve başarılarına göre olacaktır. Böyle olmasını arzu ederiz.

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk'un yenilikçi ve ufuk açan konuşmaları dikkat çekiyor. MEB'i ağır ve gereksiz iş yükünden kurtaracaktır. MEB'de en büyük problem öğretmen atamalarıdır. Kesinlikle mülakat kaldırılmalıdır! Bu işler eğitim fakültesinde bitirilmelidir. Öğretmenlik diploması verilen kişiye bir de mülakat yapıp, sen öğretmen olabilir misin diye mülakata almak saçmalıktır. Dört yıl eğitim fakültesinde okuyup başarı ile mezun olan biri mülakatta elenmemelidir. Bu iş hiç adil değildir.

MEB'i ağır müfredattan kurtarmak lazım. Öğrencilerin ilgisi, merakı, sevgisi ve yetenekleri dikkate alınmalıdır. Liselere girişte uygulanan TEOG için Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan kaldırılsın demişti. Bu sene uygulanan sınav TEOG'u da arattı. Daha fazla stres yaptı. Liselere girişte ya eski sisteme dönülmeli ya da sınav tamamen kaldırılmalıdır.

MEB'de bir diğer sorun da yönetici atamalarıdır. Özellikle bazı güç odaklarının kendini ispatlama ve taraftar toplama aracı haline gelen yönetici atama işi tamamen profesyonel bir biçimde yapılmalıdır. Eğitimin içinde olan ve özel sektörde ciddi tecrübeleri olan öğretmenlerden de MEB yararlanabilir. Nasıl ki yeni kabinede milletvekili olmayanlar varsa, MEB'de de gerek merkez gerekse taşra teşkilatında kurum dışından yönetici atanabilir. Özelikle sendikalar yönetici atamalarına aracı olmamalıdır.

Öğretmenlerin beklediği 3600 ek gösterge bir an önce verilmelidir. Kariyer sistemi başlamalıdır. Öğretmenler akademik çalışmalar yapmalı. Üniversitelerde olduğu gibi akademik unvanlar verilmelidir. Yıllardır süren adaletsizlik giderilmelidir. Öğretmenlerin bir kısmı uzman ve bundan dolayı ek ücret alıyor. Bir kez yapılan ve sonrasında yapılmayan uzman öğretmenlik sınavı ve düzenlemesi unutuldu. Diğer büyük bir sorun da sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıdır. MEB bundan vazgeçmelidir.

MEB, daha özgün ve daha özgür bir eğitim kadrosu ile yönetilmelidir. Bakanlık ve taşra teşkilatları siyasetin etkisinden uzak tutulmalıdır. MEB merkez teşkilatı sade bir yapıya kavuşmalıdır. Bakandan fiyakalı genel müdürler var! Bakandan bile etkili güç odakları MEB'de toplanmış durumda. Bu yönetim biçimi sakattır. Bir evrak kırk kapıyı dolaşıyor! Genel müdürlükler birleştirilmelidir. İş bölümü güzel ama işler o kadar çok bölünmüş durumdaki bunları toplamak ayrı bir dert olmuş durumda.

Öğrencileri sınavlara değil, hayata hazırlayan bir eğitim anlayışı devriye girmelidir. Kitap okuyan, yazı yazan, spor yapan, kültürel faaliyetlere katılan, muhakkak bir enstrüman çalan öğrenciler yetiştirmek lazım. Ücretsiz tablet dağıtımı durdurulmalıdır. Ücretsiz ders kitabı dağıtımı da bir daha gözden geçirilmelidir. Bursluluk şartları bir daha değerlendirilmelidir. Liseler zorunlu olmaktan çıkarılmalı. Sınıf geçmek bu kadar kolay olmamalıdır.

Şimdi hep birlikte yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk'a destek olma zamanı. Her öğretmen Bakanın mesai arkadaşıdır. Umarım yeni Bakanın siyasi geçmişi veya özel yaşamı yerine, çalışmalarını, bilimsel kişiliğini, yenilikçi yönünü konuşuruz. Sahi yeni Bakan AK Partili miydi, derseniz kaybedersiniz. Şimdi değişim zamanı, bırakın particiliği! Particilik eski Türkiye'de kaldı.