MEB yine bilgi notu mu isteyecek?
Geçen hafta acı, acı olduğu kadar da ibretlik bir hadise ile sarsıldık.
Muğla’da gerçekleşen ve haber sitelerine konu olan Özgür Eğitim-Sen’in de basın açıklaması
ile gündeme taşıdığı hadise, bürokrasimizin işleyişi hakkında içler acısı bir
durumda olduğumuzu ortaya koydu. Sonunda dürüstlük abidesi bir insanın hayatına
da mâl olan ve MEB başta olmak üzere devletin pür dikkat kesilerek üzerine
gitmesi gereken bir hadise ile karşı karşıyayız.
Ne var ki şu ana kadar bir açıklama bile yapılmadı!
Daha önceki benzer
hadiselerde olduğu gibi acaba MEB bu hadiseden sonra da şikâyete konu olan
kişilerden “bilgi notu” istemekle mi yetinecek, yoksa olayın üstüne gidip kamu
vicdanını yaralayan bu hadisede sorumlulardan hesap mı soracak?
MEB’in sınavı bu!
Sonucu hep birlikte göreceğiz.
MEB’in bu tür bir olay
vuku bulduğunda sıradan prosedürünü biliyoruz: Önce problem basında dile
getirilir. MEB probleme konu olan kişiden bilgi notu ister. Sonra?..
Sonrası yok!
Sonrası olmadığı için
bugünkü hadise/hadiseler var!
Sonrası olmadığı için
Hüdayi Baş gibi mesleğin yüz akı olabilecek dürüstlükte insanları kaybediyoruz!
Sonrası olmadığı için
sıradanlığın vahşeti ile karşılaşıyoruz!
Bundan sonrasını Özgür Eğitim-Sen’in açıklamasından okuyalım:
“Hüdayi Baş, bir yılı aşkın süredir Muğla Olgunlaşma Enstitüsünde Müdür Vekili olarak görev yapmaktadır. Başarılı çalışmalarıyla asil müdürlük kadrosunu beklediği sıralarda enstitünün ihtiyaçları doğrultusunda dört usta öğretici kadrosu için sınav açar. Hüdayi Baş’ın şikâyet dilekçesinden öğrendiğimiz kadarıyla Muğla Milli Eğitim Müdürü, sınava komisyon başkanı olarak usulsüz şekilde ilçe şube müdürünü görevlendirir.
Buna rağmen sınav adil bir şekilde yapılır ve hak edenler
belirlenir. Ancak Muğla İl Milli Eğitim Müdürü tarafından Hüdayi Baş’ın eline
yayınlaması için, sınava girip de kazanamayanların isimlerinden oluşan bir
liste tutuşturulur. Bu kişileri almak zorunda olduğu vurgulanır. Yapılan
dayatmayı kabullenemeyen Baş, ilgili Genel Müdürü bilgilendirir ve Genel
Müdür’den yaptığının doğru olduğu ve yanında oldukları yönünde bir yanıt alır.
Bunun üzerine Hüdayi Baş, Genel Müdür’ün talimatıyla 21 Ağustos’ta gerçek
kazanan listeyi yayınlar.
Hüdayi Baş, 24 Ağustos 2020 günü Muğla İl Milli Eğitim Müdürü
tarafından çağrılır, kendisinden listeyi kaldırması ve kendi verdikleri
listenin yayınlanması talep edilir. Aksi takdirde istifa etmesi gerektiği
söylenir. Bunun üzerine tansiyonu yükseldiği için makam odasında baygınlık geçiren
Hüdayi Baş, hastaneye kaldırılır. Bu durumu fırsat bilen il milli eğitim
idarecileri, enstitünün müdür yardımcısına baskı yaparak listeyi kaldırtırlar.
(Bu arada Bakanlıktan Hüdayi Baş’ın müdürlük kadrosu gelmiştir fakat kendisine
tebliğ edilmediği gibi kadronun iptali için bakanlık nezdinde girişimde
bulunulmuştur.)
Yaşadığı sıkıntılı süreçte Menteşe Kaymakamlığı’na ve Genel
Müdür’e bilgi verme amaçlı yazdığı dilekçede bu yaşananların sağlığını ve
çalışma şevkini bozduğunu ifade eden Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Hüdayi Hoca, 8
Eylül Salı günü geçirdiği kalp krizi sonrası kurtarılamayarak hayatını
kaybetti. Merhuma Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabırlar diliyoruz.
Merkez ve taşra teşkilatlarında sıkça şahit olduğumuz bu
türden görevi kötüye kullanma vakaları maalesef değerli bir eğitimcinin
yaşamına mal olmuştur. Yaşananlar dilekçelerde belirtildiği gibi gerçekleştiyse
bir cinayetle karşı karşıyız demektir. Örnek bir eğitimci, adaletsizliğe ve
hukuksuzluğa direndiği için maruz kaldığı psikolojik şiddet ve mobing sonucu
kalp krizi geçirmiş ve yaşamını yitirmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı Hüdayi
Hoca’nın yazdığı dilekçelerde belirttiği iddiaları derhal soruşturmalı ve
ortaya çıkan gerçekleri tüm çıplaklığıyla kamuoyuyla paylaşmalıdır.
Ülkemizde retorik olarak kullanılmaktan hiç vazgeçilmeyen
“liyakat ve ehliyet” söylemi, uygulamada bu kavramların karşıtı olan adam
kayırma, torpil, usulsüzlük ve makam sevdasına yol veren bir işlev görüyor. İl
ve ilçelerde çeteleşen birtakım kişiler kurdukları düzene uymak istemeyenleri
türlü yollarla etkisizleştirerek iç işleyişlerini sürdürebiliyorlar.
İstediklerini göreve getirip istemediklerini pervasızca saf dışı edebiliyorlar.
Bu insanlar bu gücü nereden buluyor, bu cesareti kimden alıyorlar? Daha önce
Aydın ve Sakarya illerinde milli eğitim müdürlüğü yapmış ve her geçtiği ilde
ismi olaylarla anılmış, hakkında defalarca soruşturma açılmış şaibeli biri
ödüllendirilircesine bir başka şehre nasıl ve kimler kanalıyla milli eğitim
müdürü yapılabiliyor? Birtakım kişi ve gruplara devlet içinde ayrı bir devlet
gibi davranma cesaretini kimler veriyor?
Adalete ve liyakate inanan, vicdan ve ahlak sahibi, dürüst ve
idealist eğitimciler, başlarına amir olarak getirilen, birilerinin yakını
olmaktan başka bir meziyete veya ehliyete sahip olmayan kişilere
ezdiriliyorlar. Özgür Eğitim-Sen olarak; bu yaşanan vahim olaylardan; usulsüzlük,
hukuksuzluk, adaletsizlik yapmakta herhangi bir beis görmeyen, vicdan ve
ahlaktan nasipsiz bu yöneticiler kadar onları hak etmedikleri bu makamlara
getirenlerin de sorumlu olduğunun bilinmesini istiyoruz. Bedel ödemeyi göze alarak cesaretle bu
çetelerin üzerine gitmek yerine “Böyle gelmiş böyle gider!” mantığıyla kurulu
düzene gözünü yumup kulaklarını kapatan yetkililer olduğu sürece de Hüdayi Hoca
gibi ahlaklı ve onurlu eğitimciler ezilmeye ve etkisizleştirilmeye devam
edecektir. Bu açıdan ilgili genel müdürü, Menteşe kaymakamını ve
şüphesiz MEB’i, taltif edilip baş tacı edilmesi gereken bir eğitimcinin
hayatına mal olan ve kurumsal işleyişin içler acısı halini açık eden bu vahim
olay karşısında sorumluluklarını yapmaya davet ediyoruz.” (Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu)