MAZLUMUN AHI
Suriye’deki savaş 12. yılına girdi. Zalim Esed iktidarına karşı ayaklanan milyonlarca sivilin başlattığı direniş türlü desiselerle bastırıldı, direniş hatlarının büyük kısmı çöktü. Esed’in yüz binlerce insanı öldürmesine İran, Rusya ve Lübnan Hizbullah’ı doğrudan destek verirken Avrupa ülkeleri ve ABD dolaylı destek oldular. Esed, Putin ve Hamaney köpekleri saldı; Avrupa Birliği ve ABD taşları tuttu. Olan sivillere ve yetişmesi için onca emek verilen umuda oldu. Suriye savaşının büyük resmi budur.
Suriye Savaşı boyunca öyle ya da böyle
halkın yanında olan tek ülke Türkiye oldu. Kimi Arap ülkeler dönemsel ilgi
gösterdiler. Savaşın büyümesiyle beraber can korkusu yaşayan siviller,
Türkiye’ye kontrolsüz bir biçimde aktılar. İlk yıllardan itibaren bu demografik
göç sistematik olarak muhafaza edilmedi. Ülkenin değişik yerlerinde bombe
yapacak şekilde göçler oluştu. Bu hareketi gören kimi iç kimi dış güçler
tarafından Suriyeli kitleler üzerinden sayısız operasyon yapıldı. Baştan sona
kurgulanmış yalan haberler, yalan bilgiler profesyonel kişiler tarafından
düzenli bir şekilde haber ağlarında dolaşıma sokuldu. İran, Türkiye’de yükselen
milliyetçi ateşin üzerine, sınırlarından binlerce Afgan’ı ülkemize göndererek
adeta benzin döktü. Kimi siyasetçiler oy devşirmek adına faşizmi köpürttükçe
köpürttü. Muhacir dostu Türkiye, mazluma en önde el uzatan Türkiye birkaç yıl
içinde faşizmin neredeyse milyonlarca talibi olduğu Arap düşmanı bir coğrafyaya
dönüştü/dönüştürüldü.
İran’ın uluslararası operasyonlarını
yöneten, Suriye ve Irak’taki mevcut durumun birinci derecede sorumlusu olan
General Kasım Süleymani, 3 Kasım 2020 ‘de ABD tarafından düzenlenen suikastla
öldürülmüştü. İntikam yeminleri eden İran güçleri kıllarını bile kıpırdatamamış
hatta İsrail tarafından Suriye’de defalarca vurulmaya devam etmişlerdi.
Suriye’de binlerce mazlumun ölümünden direkt sorumlu olan Süleymani’nin bir
başka zalim tarafından öldürülmüş olması yaşananların Müslümanların lehine bir
durum olduğunu değiştirmiyor.
Suriye’de o kadar zulümler işlendi, o
kadar büyük ahlar alındı ki elbette bunun ciddi sonuçları olacaktır. Sahillere
vuran Aylan bebeklerin, kimyasal silah saldırısına maruz kalıp balıklar gibi
çırpınarak ölen çocukların, evleri başlarına yıkılan masumların hesabı muhakkak
sorulacak. Sadece onların değil büyük mağduriyetlerle ülkelerinden hicret eden
milyonlarca mazlumu hedef alan/hedef gösteren, onlara karşı cürüm işleyenlerden
de muhakkak hesap sorulacaktır. En güzel hesap bir zalimin, başla bir zalime
musallat olmasıyla gerçekleşir. Suriye’de sayısız can kaybına sebep olan,
Kırım’ı ilhak eden, Grozni’yi haritadan silen Ruslar’ın Ukrayna ile girdikleri
savaş sonrası yaşadığı zelil durum buna örnek değil midir? Suriye’de binlerce
sorti yapan pilotlar Ukrayna semalarından yerlere çakılıyorsa, Halep’i yıkan
tanklar Donetsk cephesinde paramparça oluyorsa, bundan Müslümanlar rahatsız
olmazlar. Rusya ile Batı arasındaki savaşta kaybedilen her can, kullanılamaz
hale gelen her savaş aracı orada kullanılmamış olsa muhakkak bir İslam
beldesinde kullanılacak ve bir mazlumun canını alacaktı. Bugün yaşanan savaş
Ukrayna ile Rusya arasında değil, Ukrayna üzerinden Batı/ABD bloku üzerinde
Rusya ile gerçekleşmektedir. Sahada ne kadar Batılı askerin olduğu
bilinmemektedir. Zalimlerin kendi içindeki savaşlarında taraf olmak
anlamsızdır. Türkiye’nin savaştaki pozisyonu o nedenle ayrıca kıymetlidir.
Ukrayna’da öldürülen her Rus subay,
Rusya’nın taktiksel zaafiyetini artıran. Düşen her uçak, vurulan her tank
Rusya’nın manevra kabiliyetini düşürür. Tüm bu gelişmeler Afrika’yı yeni sömürü
platformu olarak algılayan Rusya’nın elini zora sokar. Binlerce barbar
savaşçıyı bir aparat gibi kullanan, Suriye’de ve Kuzey Afrika’da sayısız
masumun kanına giren Wagner’in kurucusu Yevgeniy Prigojin’in uçağının düşmesi
ve korkunç bir şekilde ölmesi, ahını aldığı mazlumları sevindirir. Prigojin’in
hırsları, ülke içi yaşadığı çıkar çatışmaları yahut sebebi ne olursa olsun
başka bir zalim tarafından suikastla öldürülmesi ibretlik bir olaydır. Bu konuyla alakalı Kur’an’da geçen şu ayet
oldukça manidardır: “İşte biz, kazanmakta
oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle
musallat ederiz.” (6/En’am/129)
Günler aramızda dönmeye devam ediyor. Suriye’de elini kana bulayanlar ve buna
azmettirenler hakettikleri cezaya kavuşuyorlar. Muhacirleri hedef gösteren,
onların ve bulundukları ülkelerin huzurunu kaçıranlar, korku ve faşizm
tohumları ekenleri de benzer akıbet elbette bulacaktır. Bu, değişmeyen bir
yasadır.