Maziden Günümüze Köprü Kitaplar: Klasikler
Geçmişten günümüze ulaşan Türk İslam klasikleri, bugün de meraklı okuyucular tarafından büyük ilgi görmeye devam ediyor.
Bazı
eserler vardır ki yazılışlarının ardından yüzyıllar geçse de onlar
tazeliklerini korur, bugünün insanlarına yine hitap ederler. Mevlâna’nın Mesnevi’si, Yûnus Emre’nin Divan’ı böyledir. Bizim dili ve
muhtevası çok zengin bir edebiyatımız vardır. Türk İslam Klasikleri
diyebileceğimiz öyle çaplı eserler e sahibiz ki, kaleme alınışlarının üzerinden
neredeyse asırlar geçmiştir ama biz bugün sanki yeni yazılmış ve bize sesleniyormuş
gibi büyük bir dikkatle, hevesle ve sevgiyle onları okuyoruz. Dolayısıyla yayıncılarımız
da alaka çeken bu kitapları, günümüz okurlarına ulaştırmaya devam ediyorlar.
Elimize ulaşan bazı eserlerden şimdi bahsedelim:
KUŞEYRÎ
RİSÂLESİ
Büyük
İslam âlimi, ârif, sûfi, muhaddis ve müfessir, fakih, şair, edip ve vaiz olan
Abdülkerim Kuşeyrî’nin tasavvuf dünyamızda seçkin bir yeri bulunan Kuşeyrî Risâlesi, “Sufîlerin inanç ve
ahlakları”nın dile getirildiği mühim bir kaynak eserdir. Semerkand
Yayınları’ndan kültür ilim ve tasavvuf dünyamıza kazandırılan eseri, Prof. Dr.
Dilaver Selvi tercüme etti. Altı bölümden meydana gelen eserin başında şu
açıklamayı okuyoruz: “Bu eser yazıldığı günden bu yana bütün İslâm âleminde
kabul görmüş, âlim-cahil, erkek-kadın herkese alanında faydalı bir kaynak eser
olmuştur. Risâle, kısaca takvâ ahlâkı veilâhî aşk olarak tanıtabileceğimiz
tasavvufu, Kur’an ve sünnet esasları üzere anlatan eşsiz eserlerden biridir.
Onda mânevî sarhoşluk hâli içinde söylenmiş ‘şatahat’ türü sözler ve sünnete
uymayıp bir sürü yorum icap eden hâller yoktur.. Risâle gayet temkinli bir
dille yazılmış ve bunun için kendisinden sonra gelen -sûfi olsun olmasın- bütün
âlimlerin takdirini kazanmıştır.”
VESÎLETÜ’N-NECÂT
Kur’an-ı
Kerim’den sonra bizde en çok okunan dinî muhtevalı edebî eserlerin başında Mevlid-i Şerifgelmektedir. Vesîletü’n-Necâtismiyle anılan bu eserin
müellifi Süleyman Çelebi’dir. Mümin gönüllerde köklü biçimde yerleşmiş olan bu şaheser
sadece bir kitap şeklinde okunmakla kalmamış, toplu olarak da en çok okunan ve
dinlenen manzum bir mevize olmuştur. Bugün Müslümanlar arasında birçok
merasimde (düğün, sünnet düğünü ve vefatlar) ilk müracaat edilen eser,Mevlid-i Şerif’tir. O kadar aziz ve
kıymetli bir eser olarak kabul edilmiştir ki, MehmedÂkif, şairi Süleyman
Çelebi’den şöyle bahsetmektedir: “Yetişilmez ki: Süleyman Dede yükseklerde…”
Bilal Kemikli’nin editörlüğünü yaptığı Vesîletü’n-Necât
Bir Şâheseri Yeniden Okumak isimli eserde, seçkin makaleleri okuyoruz.
Esenler Belediyesi tarafından yayımlanan kitabın takdiminde Belediye Başkanı M.
Tevfik Göksu’nun şu satırları dikkat çekici: “Yüzyıllardır din ve kültür
hayatımızın en önemli geleneklerinden biri olan Mevlid, hüzünle baş etmenin
özellikle sevinci paylaşmanın en özel ritüelidir. Bugün yetişkin olan birçok
çocuğun kalbinde veya hatıratında, ayakta coşkuyla okunan salavatlar eşliğinde
birbirlerine sarılıp sırtlarını sıvazlayan büyükleri merakla seyrederken kendi
sırtının da birden şefkat ve iştiyakla okşanması vardır. Bu fasıl Peygamber
(a.s.)’ın dünyayı teşriflerinin tebrikleşme faslıdır; sevinç ve ihtiramla eda
edilir.” Kitapta D. Mehmet Doğan, Bilal Kemikli, Sadettin Ökten ve Dursun Ali
Tokel’in de Mevlid merkezli makaleleri yer alıyor.
Hz. Peygamber Sevgisinin Şaheseri Mevlid ve
Süleyman Çelebi isimli eser de Muhit Kitap’tan çıktı. Mustafa Özçelik’in kaleme
aldığı çalışmanın birinci bölümünde Süleyman Çelebi’nin yaşadığı dönem ve
hayatı etraflıca anlatılıyor. İkinci kısımda Mevlid’in anlamı, Hazreti
Peygamber’in hayatına dair çizgileri, Asr-ı Saadet yansımaları, taşıdığı
hakikatler ayrı yazılar hâlinde dikkati çekiyor. Son bölüde Mevlid’in şekil
özellikleri, kaynakları, nüshaları, yazarları, şerhleri, tercümeleri,
merasimleri ayrı ayrı kaleme alınmış. “Mevlid, Mevlidhanlar ve Musiki”, “Mevlid
Nasıl Okunmaktadır?” gibi tamamlayıcı unsurlarla eser bir bütünlüğe
kavuşturulmuş. Mevlid’inmisyonuna işaret eden şu satırlar çok önemli: “Bugün de
Mevlid’in yazıldığı dönemin şartlarının bir benzerini yaşıyoruz. Mevlid, o
dönemde nasıl Hz. Peygamber sevgisi etrafında toplumu yenileyici bir tesir
yapmışsa buna bugün de ihtiyacımız var. Bütün mesele milletimizin kim olduğunu
hatırlamasıyla alakalıdır.”
YAZICIZÂDE
KARDEŞLER
Aziz milletimizin
asırlarca dinî heyecanını karşılayan eserlerden ikisi Muhammediye ve Ahmediye
olmuştur. Bu iki eser Yazıcızâde olarak bilinen iki kardeşin. Yazıcızâde Kardeşler Muhammed Efendi-Ahmed-i
Bîcân, ÖtükenNeşriyat’tan çıktı. Mehmet Bilal Yamak burada Yazıcızâde
Kardeşler’in ilmî, tasavvufî görüşleri ile eserlerini ve Osmanlı’ya tesirlerini
ele alıyor. Üç bölüm hâlinde tasnif edilen ve titizlikle hazırlanan kitabın girişinde
Muhammediye’den bir beyitle başlıyoruz: “İşitgilBismillâhatibyân/Kim oldur
iftitâh-ı bâb-ı Kur’ân.” Mademki bu mısralarla başladık, bir şiirle
tamamlayalım: “Ki zîrâ hanların hânı Murâd Han/Cihânın cümle sultânıMurâd Han/
Budağı var adı sultan Muhammed/Odur tahtında şimdi han Muhammed/Bu iki şâh ile
mülk oldu berrâk/Sanasın şems ile bedr etti işrâk”
GÖNÜLLERİN
DİRLİĞİ
“Sultanü’ş
Şuara” lakabıyla anılan 16. Asır Osmanlı şairi Bâkî’nin mühim bir eseri,Gönüllerin Dirliğiadıyla ilim dünyasının
istifadesine ilk defa sunuldu. Bâkî’ninHayâtu’lKulûbBi-RivâyâtiEbîEyyûb
isimli eseri, Ebu Eyyub El-Ensârî’nin Hadis Rivayetleri alt başlığıyla günümüze
aktarılmış bulunuyor. Bu mümtaz eseri hazırlayanlar, Gülşah Taşkın, Arzu Atik
ve Güler Doğan Averbek. Prof. Dr. Zehra Toska Hanımefendiye ithaf edilen eserin
başında Bâkî’nin hayatı ve eserleri tafsilatlı şekilde anlatılıyor. Ardından ulu
şairimizin bilinmeyen bu eserine geçiliyor. Eserin orijinal Osmanlı Türkçesi
harfleriyle yazılmış nüshasının yanısıra açıklayıcı bilgilerle de okuyucu
aydınlatılıyor. (Ötüken Neşriyat)
EVLİYA
ÇELEBİ’NİN İZİNDE
Prof.
Dr. Hayati Develi, Evliya Çelebi’ye dair kıymetli çalışmalara imza attı. Yıllar
önce bir ilim meclisinde bu yolda bir sohbetini kalabalık bir kitle ile
birlikte dinlemiş, istifade etmiştik. Hocanın Evliya Çelebi’nin İzindeisimli eseri Türkiye Turing ve otomobil
Kurumu tarafından kültür hayatımıza armağan edilmiş bulunuyor. Develi’nin
mihmandarlığında Evliya Çelebi’nin coğrafyasında seyahat etmenin ayrı bir
lezzeti olduğunu söylemeliyim. Söz Başı, şu satırlarla başlıyor: “Dünya
dillerinin en görkemli seyahatnamelerinden birinin yazarı olan Evliya Çelebi,
Osmanlı Devleti’nin gücünün zirvesinde olduğu, boğuştuğu iç ve dış sorunların
ağırlığı bir yana, coğrafi olarak en geniş sınırlara sahip bulunduğu 17.
Yüzyılda yaşamış, yaşadığı çağa tam olarak şahitlik etmiş, günümüz tabiriyle
kendi zamanında ‘dolu dolu’ bir hayat geçirmiştir.” Hayati Develi, Evliya
Çelebi’nin asıl büyüklüğü ve öneminin, yarım asra yaklaşan bu seyahatini
kelimelere dökmesi ve bir belge hâline getirerek günümüze ulaştırması olduğunu vurguluyor.
İSKENDERNÂME
Azerbaycan
Türk’ü büyük şair GenceliNizamî’ninİskendernâme,
Şerefnâme-İkbâlnâme’sini Nimet Yıldırım hazırlayıp özgün dilinden tercüme
etti ve Türkçeye aktardı. Dergâh Yayınları’ndan ilim âleminin istifadesine
sunulan eserin başında “Genceli Nizami ve Şiiri” üzerinde detaylı duruluyor.
Ardından İskendernâme, Şerefnâme ve İkbâlnâme sırayla kitaptaki yerlerini
buluyor.
HİKMET
BURCUNDA NABİ
Urfalı
Nabi, Divan edebiyatımızın “hikemi şairi”dir. Düşüncenin, hikmetin ve
tefekkürün sanatkârıdır. Nitekim Doç. Dr. Murat Öztürk de Muhit Kitap’tan çıkan
kitabına Hikmet Burcunda Parlayan Yıldız
Nabi adını vermiş. Başta sevilen şairimizin hayatı, eserleri, şairliği ve
edebî kişiliğine temas ediliyor. Ardından eserlerinden örnekler veriliyor. Nabi
bir Peygamber âşığı, Nebi sevdalısıdır.
Nitekim en çok sevilen menkıbelerden birinin merkezindeki şu mısralar
ona aittir: “Sakın terk-i edebdenkûy-i mahbûb-ı Hüdâ’dır bu/ Nazargâh-ı
ilâhîdir makâm-ı Mustafâ’dır bu.” Ayasofya’ya da gazel yazan Nabi’nin şu beyti
bilhassa sanatkârlar arasında çok sevilmiş ve birçok mecliste terennüm
edilmiştir: “Egerçiköhne meta’ızrevâcımız yoktur/Revâca da o kadar ihtiyâcımız
yoktur”
ŞEYH
GÂLİB VE NİYAZÎ-İ MISRÎ DİVANLARI
Klasik
Türk İslam edebiyatının temel kaynakları şairlerimizin “divan”larından meydana
geliyor. Kapı Yayınları, uzun zamandan beri güzel bir diziyi kütüphanelere
kazandırıyor. “Ölümsüz Klasikler Dizisi”nde, yüzyıllardan beri sevilerek okunan
büyük şairlerimizin eserleri, günümüz meraklılarına ulaştırılıyor. Bu yolda
hazırlanan iki kıymetli eser var önümde: Niyazî-i
Mısrî Divanı’nı A. Azmi Bilgin hazırlamış. Şeyh Gâlib Divanı’nı hazırlayan ise Ozan Yılmaz. Her iki hocamız,
bu Divan’larda bizi iki büyük mutasavvıf şairin zengin dünyasında ve
genişufkunda dolaştırıyor. Onların mısraları eşliğinde unutulmaz bir yolculuğa
çıkarıyor. Bilhassa eski şiirin tadına ve rüzgârına doymak isteyen dostlara bu
eserleri tavsiye ediyorum.
BEDRİDDİN İLE ZÖHRA
Bedriddinile Zöhra “Bir Şeyh Bedreddin
Kurmacası” olarak yayımlandı. Erhan Çapraz’ın hazırladığı kitapta “Türk Halk
Hikâyeciliği Geleneği” üzerinde durulduktan sonra Bedriddin Hikâyesinin edebî
tahlili yapılıyor. İkinci bölümde Bedriddin Hikâyesi ve Tarihi üzerinde
duruluyor. Kitabın son kısmında “Bedriddin Hikâyesi ve Türk Sözel Edebiyatı”
başlığını görüyoruz. Asırların içinden süzülüp gelen bu halk hikâyesini merak
edenler için titizlikle hazırlanmış bu kitabı öneriyorum. (Kapı Yay.)John
Freely’inOsmanlı Sarayı kitabında
”Osmanlı Sultanlarının İstanbul’daki Özel Hayatları” ele alınıyor. Kitabı İngilizceden
çeviren Ayşegül Çetin Tekçe. (Alfa)