Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Mazide Bir Teravih!

Nefsin bütün arzularını kıran orucun muhteşemliğini teravih namazıyla tarihi bir mabette kutlamak istedim. Niyetime karşılık hisseme düşene de razı olacaktım.

Bütün günüm bu hesaplamalar ile geçerken hasbi bir davet geldi iftar için. Davete icabet etmek sünnettir kabilinden evet dedim. Niyetim kabul olmuş gibiydi. Gittiğimiz davette sofra sadeydi. Ama davetliler sofranın en kıymetli nimetleriydi. Belki de bir daha böyle bir sofrada buluşmak nasip olmayacaktı.

Tarihi Üsküdar sokaklarından aşağıya doğru inerken bir anda kendimizi Mihrimah Sultan’ın muhitinde bulduk. Hava hafif meltemliydi. Denizden gelen esinti bize hoş amedi ediyordu. Yağmur çiselemesi ise müminleri karşılayan mabedin sevinç göz yaşları gibiydi.

Bir başka görünüyordu Mihrimah Sultan. Bakımsızlığı tamamen giderilmişti. Sahili döven dalgalara ve orada dolaşan insanlara yeni inşa edilmiş bir mabed gibi tebessüm eder hale gelmişti. Gerçekten güzellik bakımı ona çok yakışmıştı.

Büyük bir cuşiş ve aşkla içeriye girdim. Sırtımı duvara dayadım. Mahur halleriyle Mihrimah Sultana duhul edenleri seyre daldım. Tarihin derinliğindeki ecdat estetiğinin, medeniyetimizin kadim değerlerinin bu mabede nasıl yansıdığını anlamak istedim.

Bütün köhne yeni yapılar arasında daha yeni ve güzel duruyordu bu ulu mabet. Ecdadımdaki estetik duygu ve insani peyzaj ne kadar da muhteşem bir miras olarak gelmişti bize.

Hiç uyanmak istemezmiş gibi daldım mazinin derinliklerine. Ve iki sesle birden geldim kendime. Beni bu lahuti halden uyandıran uhrevi ses, şehadetleri bütün ihtişamıyla dinin temeli olan ve karşılıklı bülbüller gibi şakıyan ezanındı. Mihrimah’da başlayan o ilahi sese aynı nurani mukabele Valide Sultan’dan geliyordu. Bu mukabele gibi okunan ezanlar bütün Üsküdar’a ve sahiline oradan da karşı sahile Ramazan ayının neşesini ve heyecanını haykırıyordu. Bu davete icabet edenler hızlıca ve kendinden geçmiş bir gelişle Mihrimah Sultan’ın sinesinde oturuyor ve hakiki sevgiliye gitmek için orayı bir basamak olarak kullanıyordu.

Ezan bitmesin der gibiydi insanlar. Ama o bitmese huzura nasıl giderdi ona secde edecek kullar.

Ezan bitmiş cami hınca hınç dolmuştu. Minarelerden gelen o güzel seslerin bitmesinin hüznüne fırsat verilmedi müezzinler tarafından. Mabedin içinden namaza çağırış da bir harika idi. Bu müezzin kaimler sanki özel seslerdi. Bir namaza hazırlayışları vardı ki sesleri harika nerede olduklarıysa bir muammaydı.

Müezzinlerin ruhu okşayan davudi seslerinin eşliğinde huzura girdik. Bu lahuti hal bitmesin diye içimizden tam geçirecektik ki o mahcup ve mahmur simalı hem de edep timsali ses bu defa mihraptan başladı yükselmeye. Bu ses ve sima sadece meşhur değil aynı zamanda mütevazi ve gayur olan o sesti. Mihraba girişini seyredince ekrandaki hali hemen gelmişti aklıma. Kur’an’ın değer verdiği o ses Kur’an’ı yaşayarak okuyanların birincilerindendi.

Ömrümün en deruni ve halveti hallerinden biriydi bu namaz. Sanki kul ile Allah arasındaki en yüksek nispet olan ibadetin somutlamasıydı Mihrimah Sultan’daki teravih.

Huzurda olanların ekseriyeti gençlerdi. Hangi tarafıma baktıysam en yaşı ileri kendimi gördüm. Ümidim bin kat daha yeşerdi.

Mihrimah Sultan’ın bu akşamki güzelliğine erişince simalar kendinden geçmişti adeta. Namazın bitmesini kimse istemez bir haldeydi. İşte cami dediğin böyle bir yer olmalı idi.

Dışarıda da bir başka ses vardı. Galiba Galatasaray’ın şampiyonluk sevincini Mihrimah Sultan’ın eteklerinde kutluyordu insanlar.

Hürmetleri sahil ile cami arasındaki bir sıkışmışlık haliydi. Öyle sakin ve nazik idi ki bu kutlamalar rahatsız olmasın Mihrimah Sultan’ının misafirleri der gibi bir hava vardı hallerinde. Hatta bir ara onlar da kapıldılar Mihrimah Sultanın o lahuti cephesine. Hep bir ağızdan…

Tekbir. Tekbir. Allahuekber. Allahuekber diyerek camiye eşlik ettiler. Oranın tek hakiminin Mihrimah Sultan olduğunu bütün aleme ilan ettiler. Her ne kadar Mihrimah Sultan’ın içinde değil idilerse de dışında da değildiler.

Camideki ibadetin azametine gelen dışarıdaki bu latif hürmet herkesi latif bir tebessüme sevk etti. Bu memleketin insanı hakkında daima güzel duygular beslenmeli dedirtti.

O akşam Mihrimah Sultan iki ses arasında yine asil duruşunu sergiledi. Bu ulu mabedin müminlerde bıraktığı izler daha da derinleşti.

Estetik ve cuşişli vedahi huzurda en samimi duruşlu bir teravih yaşamak isteyen Mihrimah Sultan’a misafir oluyordu. Rabbim mabetlerin bu güzel halini kıyamete kadar daim kılsın deniliyordu.

Şimdi hüzünlüdür bütün mabetler.

Ya Rab! En kısa sürede bu ayrılığı vuslata kalbet!