Mayıs devrimi
Türkiye bir seçim tecrübesini daha demokrasinin zaferiyle neticelendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan biri parlamenter sistemde olmak üzere üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilerek Türkiye yüzyılı vizyonunun lideri olarak ülkemizi geleceğe taşıyacak. Dörder kez cumhurbaşkanlığı yapan kurucu liderler Atatürk ve İnönü’den sonra Celal Bayar gibi üç kez Cumhurbaşkanlığını kazanarak yeni Türkiye’yi geleceğe taşıyacak lider olarak tarihe geçti.
Kaderin cilvesi seçimler 27 Mayıs’ın ertesi 29 Mayıs’ın
öncesi yani 28 Mayıs’ta yapıldı. 27 Mayıs malum demokrasi ile iş başına gelen
mazlum lider Menderes’i ipe götüren ABD-NATO güdümlü darbenin yıldönümü. 29
Mayıs ise çağ açıp çağ kapatan bulunduğu çağa yeni Türk çağı adını verdiren
İstanbul’un fethinin yıldönümü.
Propaganda süreçlerine baktığımızda bu iki zihniyetin
mücadelesi şeklinde geçti seçim hazırlıkları. Ayasofya’nın camii olarak aslına
döndürülmesini isteyenlerle, Ayasofya’yı Yunanlıları memnun edecek müze olarak kalmasını isteyenler karşı
karşıyaydılar. Türk aile yapısını savunanlarla, İstanbul sözleşmesinin arkasına
sığınarak aileyi yok eden LGBT’yi savunanlar mücadele ettiler. Yerli milli
sanayinin dünya ile rekabet etmesi için çalışanlarla, montaj sanayii le
Türkiye’yi batının yedeğinde tutmak isteyenler arasında kıyasıya yarış oldu.
Seçim öncesi Kılıçdaroğlu’nu açıktan destek veren WSJ,
Türkiye’ye parmak sallayarak Erdoğan’ın NATO ortaklarıyla çekişmeli ilişkiler
içinde Moskova’ya yönelik Batı yaptırımlarına meydan okuyarak ekonomisini
desteklediğini yazıyor. Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda Türkiye’yi NATO ve
AB’ye yaklaştıracağına vurgu yapıyor. Bu iki haber arasına da İsveç’in
Türkiye’yi İskandinav ulusunun NATO üyeliğini onaylama müzakerelerinde imkansız
taleplerde bulunmakla suçladığını yazmayı ihmal etmiyor. Erdoğan’ın seçilmesi
Kılıçdaroğlu’ndan beklentileri olan batıyı hayal kırıklığına uğrattı.
Kuşkusuz Türkiye gibi bütün dünya cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin ikinci turunu yakından takip etti. Alman gazetesi Die Welt
seçimlerden Erdoğan’ın güçlenerek çıktığını yazdı. Gazeteye göre seçmenin
Erdoğan’ın dış politikada baskın tutumunu beğendiğini, belirsiz bir ortamda
güçlü lider istediklerine vurgu yaptı. Ankara ile işbirliğine mahkum olan batının
Erdoğan ile işbirliği yapabilmek için saldırgan politikalarından vazgeçeceği
tahmin ediliyor.
Türk seçmeni, yurtta sulh cihanda sulh söylemi altında
etrafımızda dönen dolapların seyredildiği politikaları tasvip etmedi.
Mehmetçiği, işadamlarımızı, yardım kuruluşlarımızı, Asya’da, Afrika’da, Orta
Doğu’da, Balkanlar’da, Kafkaslarda görmek istediğini bir kez daha dosta düşmana
duyurdu. Türkiye’nin bölgesel bir güç olmaktan çıkarak küresel bir güç olma
yolunda güçlü adımlar atmasını istediğini vurguladı. Türkiye’nin savunmasının
sınırlardan değil, düşman nerede ise oradan başlaması gerektiğine onay verdi.
Türk halkı, kargaşa, istikrarsızlık, boş vaatler yerine istikrara,
güvene, huzura oy verdi. Pandemi, Ukrayna savaşı, doğal felaketler, deprem gibi
olumsuzluklara zorlukların yine Erdoğan ile aşılacağına inandığını gösterdi. Bu
sonuçlarla Avrupanın çok istediği terörist Selahattin Demirtaş ile Soroscu
gezici Osman Kavala’yı Türk adaletinden kimsenin kaçıramayacağı görüldü. Sahada
ve diplomaside Türkiye’nin bileğini bükemeyenlerin içerden çökertme planları
suya düştü.
Bay Kemal gidiyor. Adam kazandı. Yeni Türk çağının kapıları
ardına kadar bu millete açıldı. Türkiye liderini seçti. Vefa Fatih’te bir semt
adı değildir. Bu millet kendisi için çalışan emek veren ile boş laf üreteni çok
iyi ayırt eder. Türk seçmeni ekonomi ne kadar kötü olursa olsun, dış güdümlü
bir muhalefet istemediğini söyledi sandıkta. Batı çıkarları için iktidarla
çatışan muhalefet yerine İktidarın da muhalefetin de büyük Türkiye yolunda
birbirleriyle yarışması gerektiğine vurgu yaptı. Erdoğan’ın yeni başkanlık
dönemi hayırlı olsun. Fethi Mübin kutlu olsun. Türkiye’nin mayıs devrimi
bölgede çıkarları olan emperyalistlere haddini bildirdi. Vesselam…