Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 May 2013

Mayınlı yolda yürümek.

Nefsi emmaremizin buyrukları doğrultusunda içinden çıkılması zor dehlizlerde yaşamak durumunda olmanın kaçınılmaz sonucu, mutsuzluk ve huzursuzluk. Varlık içinde yoksulluğun acı ve ızdırabını yudumlayarak yaşam savaşı veriyor insan.

Ruh-Beden-Zihin üçgenindeki bu kavga ve kaotik durum günümüz yorgun gergin ve stresli insanının bocalamasının ana sebebi olsa gerek. İnsanoğlu niçin bu kadar özgüvenli ve iddialı fakat bir o kadar da zayıf ve aciz olduğu sorusunu sorarak yola çıkarsak sanırım emin bir yolu aralayabiliriz. Nefsi emare katında bocalamak sürüklenmek yada yalpalayarak yaşıyormuş gibi yapmak yerine bir üst kata terfi ederek ufkumuzu daha geniş bir perspektifte açabiliriz. Ruh hasta olmadığına göre ruhumuza yansıtılan bu hastalıklı durum çoğu insanımızda tedavisi zor süreçlerinde başlangıcı olabiliyor .

Örneğin günümüz çocuklarının eski nesillere kıyasla daha fazla psikolojik problem yaşadığının farkındayız. Gençlerimiz ve çocuklarımız daha bencil daha tembel ve daha az fedakaru2026Ben merkezli narsist hayalci ve sadece kendini düşünen kaygılı sıkıntılı ve kasvetli bir nesil geliyor arkamızdan. Özgüveni çok fazla olsa başarıları ile gururumuzu okşasa da bizden sonra gelen kuşak dünya ile entegre olmanın da etkisi ile nefsi emaresinin tesiri altında daha fazla kalacak gibi görünüyor.

Toplum kuralları yeni nesil için anlamını yitiriyor, fedakarlık diğergamlık gibi değerler yerine kendisi olmak birey için en önemli değer haline geliyor. Görüntülü ve yazılı basın aracılığıyla insanlar sık sık kendin ol başkalarının ne düşündüğünü önemseme ve yalnız kendin için yaşa gibi klişeleşmiş sözler ve sloganlarla adeta nefsinin esiri haline getirilmeye çalışılıyoru2026

İnsanlar için yaşam artık bir kişisel ifade biçimi halini almaya başlamış durumda . Giyinirken, yerken, gezerken, evlenirken bile farklı olmak, kendilerini ifade etmek biçimi olarak öne çıkarılıyor.. İnanç sistemleri de kişiselleşiyor. Dini hassasiyetler ve kurumsallaşmış dini inanç zayıflamış durumda , cemiyet ve derneklere katılım azalıyor.Paylaşım esas olmaktan çıkarılarak insan kendi heva ve hevesinin adeta esiri haline getirilmeye çalışılıyor.

Öz saygısı doruğa ulaşmış durumda. Anne baba ebeveyn giderek toplum ve aile içerisindeki saygın yerini kaybediyor. Sıradan bir ilişki ağı kurulmaya çalışılıyor.Anne babaya ve ebeveyne saygı küçüklere sevgi ve şefkat gibi ruh halimizi güzelleştiren hasletler yerini daha yapmacık ve sığ ritüellere bırakmış durumda.

Gençlere her şeyi yapabilecekleri, hayallerinin peşinden koşmaları tavsiye edilerek aşırı öz güvenli ve nefsi emarenin tuzaklarına açık hale getirilmiş durumda .. Beklentiler sınırsız, ancak yaşam şartlarının bu beklentilerin gerçekleşmesine izin vermediği bir dünyada gençleri hayal kırıklıkları bekliyor . Ruhsal sapmalar kişilik bozuklukları dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi günümüz moda hastalıklarının oluşumunda nefs terbiyesinde yapılan affedilmez hataların rolü her gün biraz daha berrak şekilde su yüzüne çıkmakta..

Her şey ben merkezli adeta. Kendini keşfetmek,sevmek, mutlu etmek, başkalarına bağımlı olmamak önemli hale gelmiş durumda. Ancak giderek yalnızlaşan ve kendi başlarına kalan bir insan nefsani heveslerinin peşinde koşarak ne kadar mutlu olabilir ki?

İşte bu yüzleşme sonucu zihnimizi ve ruhumuzu ihmal ettiğimiz nefsi emmarenin hile ve desiseleri ile oyalandığımız ortaya çıkıyor. Ancak sondan başa doğru giderek manevi yapımızı moral değerlerimizi örf adet gelenek ve kültürel farklılıklarımızı inanç değerlerimizi bu kategoride ele alarak çözümler peşine düştüğümüzde ve kendimizi yeniden formatlayıp resetleyebilirsek sanırım çare ve çözüm konusunda bir kapı aralayabilirizu2026

u2026

Maddi bedenimizi hücrelerimizi doku ve organlarımızı arındırarak hatta koruyarak elde edebileceğimizi sandığımız iyilik halini bugün elde edemeyişimiz bir kısım meslektaşlarımızı uyandırarak nerde eksik yapıyoruz sorgulaması ile bizleri yüzleştirmeli diyorum..

Yalnızca kendine odaklanmanın, yalnızlaşmanın, hazza odaklı bir yaşamın, sınırsız beklentilerin sonuçları ne olabilir ki? Batı toplumundan başlayarak bizimde toplumumuza sirayet etmeye başlayan moda hastalıklara bu özenilen yaşam tarzı sebep oluyor gibi sanki. Nefsi emmmaremizin tuzakları o kadar cicili bicili ki bir çoğumuz farkında olmadan bu tuzaklar ile içinden çıkılması zor hallere maruz kalabiliyoruz.

Son yıllarda ard arda yapılan eş zamanlı çalışmalar ile sadece beden sağlığımız değil aynı zamanda ruh ve zihin sağlığımızla ilgili de yapılan terapötik desteklerden oldukça başarılı sonuçlar almamız ve manevi dinamikleri işleterek zor kapıları aralamamız biraz olsun bizleri umutlandırdı..Zorlaştırmak yerine kolaylaştırmalı, ümitvar olmalı sabırla sebatla yolumuzu aydınlatmalı ve nefsani tuzaklara karşıda el ve gönül birliği ile cemaat ve cemiyet şuuru içinde yılmadan usanmadan yolumuza devam etmeliyız diyorum. Muhabbet maymuncuğunun açmadığı kapı yok değerli dostlar.Sağlık ve mutluluk dileklerimle.