Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Nisan 2020

Mayası bozuk olunca..

Geçtiğimiz yıllarda bu aylarda en çok üzüldüğümüz hadiselerin başında mera kavgaları gelirdi. En yakın akrabalar hatta kardeşler arasında arazi kavgasında aynı aileden pek çok insan öldürülüyordu.

Bilhassa köylerde arazi davaları ilkbaharla başlardı. Taraflar kıştan hazırlık yapar baharın ilk günlerinden itibaren sorunlar gündeme gelirdi.

Pek çok filme de konu olan arazi kavgaları, kimi zaman güçlü ailelerin güçsüzlere zulmederek arazisini elinden almasıyla sonuçlanır, kimi zaman da denk taraflar arasında kavgalar meydana gelirdi. Kanın dökülmesi de bu denk ailelerin kavgalarında yaşanırdı.

Geleneklerimizin canlı olduğu yerlerde bilhassa köylerde arazi, mera, borç vs. gibi konularda bir anlaşmazlık yaşandığında o köyün ya da bölgenin Seydalarına, Şeyhlerine baş vurulur/du. Seyda ya da Şeyh de kendi Mezhebinin fakihlerinin hükümlerine göre (şeriat) karar verirlerdi.

Seydaların verdiği hükümlere yüzde 98 uyulur, uymayanlar bölgede kınanırlardı. Çünkü fıkhi hükümler/şeriat asla göz ardı edilemez, şeriatın verdiği hüküm reddedilemezdi.

Halk arasında, “Şeriatın kestiği parmak acımaz” kavli kibarın bu güzel gelenekten neşet ettiği malumunuzdur.

Köy halkının uğraşı gibi anlayışı da sadedir. Meramını anlatmak için az sözcük kullanır. Lafı dolandırmadan söyler, muhatabı da onu rahatlıkla anlar.

Arazi sınırları da böyle sadedir köylünün; arazilerinin sınırı, arazi içinde ya da arazinin bitişinde bulunan belirgin taşlarla, ağaçlarla, arklarla, yarık, çukur gibi kaybolmayan nesnelerle işaretlenir, arazilerin karışmaması için sınırlar bunlarla belirlenir/di.

Köylerde kış bitip kar kalktıktan sonra mera, çayır bakımı başlar. Kış aylarında küçük ve büyükbaş hayvanların yiyecekleri ot ve samanlar için çayır ve tarlalara hazırlık yapılır. Kavgaların da bu döneme denk düşmesi bu uğraşının yoğun olmasıyla alakalı olduğunu düşünüyorum.

Bu yıl ise durum farklı. Daha önceki yıllarda bu kavgaların sıkça yaşandığı Şanlıurfa’da, Muş’ta, Batman’da, Aydın, Manisa gibi şehirlerin köylerinde bu yıl arazi kavgalarının yaşanıp yaşanmadığını bu illerdeki dostlara sordum. Hani, korona günlerinde haberlere konu olmayabilir düşüncesiyle yerel kaynaklara bu yıl arazi konusunda yaşanan gerginlikleri sordum. Aldığım cevap beklediğim cevaptı:

Hayır, hiçbir olay yaşanmadı…

Burası sevindirici tabi, ama asıl sevindirici olan insanların yaşadıklarından ibret almaları. Dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgınının insanlara aynı zamanda bir “mesaj” olduğunu da anlamamız gerek. İster benim de inandığım gibi laboratuvarlarda hazırlansın ister tamamen tabii bir bulaşı olsun “mesaj” için fark etmez. Netice itibariyle insanoğlunun baş edemediği bir musibet var ve bu musibet zengin-fakir, şehirli-köylü, Kral-köle ayırmadan bulaşıyor. Bulaşı alan kişinin de kimliği ve statüsü onu kurtarmaya yeterli gelmiyor. Vücudun direnci ne kadar güçlü ise hayatta kalması da o kadar mümkün oluyor.

Demem o ki köylü kardeşimiz bu salgından gereken mesajı aldığına göre mesela okumuşların en yoğun olduğu parti iddiasında bulunan Cumhuriyet Halk Partisi de gereken mesajı alsa fena mı olur?

Mesela, CHP artık memleket meselelerini öncelese, mesela ülkemizin korona sonrası kurulacak yeni dünyada nasıl güçlü bir rol üstlenebileceği üzerinde kafa yorsa,

Ya da bu musibeti en az kayıp ve hasarla atlatmamız konusunda fikir beyan etse,

Veyahut da bütün dedikoduları bırakıp yeniden kurulacak dünyada Türkiye’mizin daha iyi bir konumda olması için ülkeye ömründe bir kere olsun faydalı bir hizmet için şimdiden çalışmalara başlasa…

Yok,

Yalan söylemeyi, ülkesine, devletine iftira atmayı tercih ediyor CHP. Koronavirüs illetinden zerre kadar ibret almadı. Bir köylünün safiyetine layık olamadığı gibi, vatanına yararlı bir hizmet etme şerefinden de mahrum kalmayı tercih etme bedhahlığına sarılıyor CHP.

Neden mi?

Mayası izin vermiyor!