Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2912.65
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ekim 2021

Maske, mesafe, siyaset!..

Hiç öyle anket şirketlerinin tahminlerine bakmaya, nabız tutmak için diyar diyar dolaşmaya gerek yok.

Gez Kastamonu’yu gör tabloyu.

Kastamonulular havayı iyi koklar, nabzı iyi tutarlar.

Kesinlikle güvenebilirsiniz.

Demokrat Parti döneminde Demokrat Partili, Adalet Partisi döneminde Adalet Partili, sonra Anavatanlı, Doğru-Yollu, Ak Partili…

Genellikle bu hattı izlemiş ama CHP de her vakit hatırı sayılır gücünü korumuş, biraz Dadaylı Bülent Ecevit’in biraz da şapkanın hatırı olmalı.

*

Kastamonu’nun insanı uyumludur, olana bitene fazla itiraz etmez…

Dikkatle izler, “ılımlı”ya meyleder.

Biraz nefes almak, bu arada da “güzelim kanlıca mantarlarının” tatlarına yerinde bakmak için memlekete uzandım.

Cuma günü de, güzel camilerinden birine gittim.

Maskesiz tek kişi yoktu, herkes “sosyal mesafe” takılıyordu.

Muhterem İmam Kardeşimiz, büyük bir ciddiyetle cemaate döndü, “sosyal mesafe kuralları”nı hatırlattı.

Çok önemli bir görevi ifa ediyor olmanın ağırlığını tepeden tırnağa hissettirir gibiydi.

Etkilendik.

Namaz bitti.

Camiden çıktık.

Allah kabul etsin dilekleri de “korona tedbirleri” çerçevesinde dile getirildi.

Maske, mesafe.

Dört dörtlük.

*

Çıktık, bir Beyefendi’ye rastladık.

Yerelde önemli mevkilerde bulunmuş bir siyasetçi.

“Çaya, kahveye ”davet etti.

İcabet ettik.

Tabii sosyal mesafeye ve maskeye tam riayet ile…

Konserler tıklım tıklım, plajlar yeni boşaldı…

Boşver!..

Maske, mesafe!..

Camide, bir de burada işte, kahvede!..

Ortam biraz kalabalıklaştı, ikinci masa, üçüncü masa…

“Kırk yılda bir buluyoruz, anlat hele, memleketin halleri nice?” dendi.

Memleketten kasıt, Ankara.

Koca bir soru, uçsuz bucaksız, Ankara’nın nesini anlatacaksın?

Birilerinin dediği gibi, “At izi it izine karışmış!” desem, çayın tadı kaçacak, toparlamak güç olacak.

“İyi gidiyor!” desem, doğru olmayacak.

Topu biraz öteye attım:

“Siz neleri merak ediyorsunuz, ona göre gördüklerimi, bildiklerimi paylaşayım dostlar.”

*

Arkalardan biri, bir acayip girdi lâfa.

“İktidar değişiyor mu?”

Bir başkası lâfı oralardan uzaklaştırdı:

“Vatandaşta havalar biraz değişiyor ama gidecek başka yeri de yok.”

Galiba oranın en yaşlısı,

“Gençlerde sıkıntı var, gençlerde” dedi.

Bir başkası,

“Kuyrukları nereden bilecek genç? Hazır buldu, hep vardı zannediyor.”

*

Biz devreden çıktık.

Sohbeti dinliyoruz.

Birisi dedi ki,

“İmamoğlu işi tamam, görürsünüz.”

“Nasıl tamam?”

“Adayları şimdiden belli, İmamoğlu.”

*

Oturdum dinliyorum.

*

Biri, “Anahtar HDP, HDP ne derse o!” dedi.

Yani?

“Yani Amerika ne derse o! Bakalım, Amerika, taşeronu PKK’ya ne diyecek? Tayyip Erdoğan’ı devirin mi diyecek, yoksa karışmayın mı diyecek?”

*

HDP anahtar parti.

“Tamam” mı, “Devam” mı o belirleyecek..

Daha doğrusu Amerika…

Ortak kanaat!..

*

Çok ilginç, “zincir marketlerden” söz açan yok.

Ben sordum, “Zincir marketlerden mi yoksa bakkaldan mı alış veriş?” diye.

Biri “Mecburen zincir!” dedi, diğerleri söyleneni kabul etti.

*

Bana soru sormuşlardı, “kanaat önderi” havasından sıyrıldım.

İyi de oldu.

Nabzı tutmaya yoğunlaştım.

“Buralarda oyunun rengini değiştiren çok mu?” diye sordum.

Genellikle,

“Oyunun rengini değiştiren değil de, kararlıyken kararsız hale gelenlerden” bahsedildi.

Mevcutlardan hiçbirinin “göz doldurmadığı” söylendi.

Bir rüzgâr olsa kendisini belli eder, buralarda ne AK Parti rüzgârı esiyor, ne de muhalefet partilerinden herhangi birinin rüzgârı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “nostaljik ilgi” devam ediyor, diğerleri adeta yok gibi.

Bir vakitler buralara geldiğimde, mutlaka tartışma çıkardı.

Şimdi, kimse tartışmıyor.

Herkesin her şeyi bildiği, herkesin bildiği sırların ortalıkla dolaştığı garip vakitlerdeyiz.

Siyasi iktidarı yerden yere vurmak için kullanılan ne kadar malzeme varsa, hepsini harfiyen biliyorlar...

Bunlardan bir kısmını hak veriyorlar, bir kısmının da “algı” işi olduğunu söylüyorlar.

Muhalefete bakışları da böyle;

“Orada sıkıntılar var ama 20 yıldır memleketi yöneten de muhalefet değil. Bugün yaşananların iyisi de, kötüsü de iktidarın marifeti!” diyorlar.

*

Bugünkü iktidar gittiği takdirde, bugünleri de artacak birilerinin geleceğinden şüphe duyan da yok gibi.

Gelen gideni aratırmış, giderse.

*

Buradaki insanların yüzlerinden “sıkılmışlık” mesajları akıyor.

Kanaatlerimi, tahminlerimi dile getirsem, canlarının sıkıntısı daha da artacak.

Doğrusu, birçok ayrıntıya işimiz gereği vakıf olsak da, “büyük resim” değişmiyor, burada neler söyleniyorsa Ankara’da yaşananlar da kabaca onlar.

Nabız tam olarak şöyle:

“Vatandaş siyasi iktidara karşı epeyce ilgisiz, biraz tepkili…

Bazı konularda çok tepkili.

Bununla birlikte muhalefettekilerden herhangi birine de ilgi duyuyor değil.

Vatandaşın siyasete ilgisi çok azalmış.

Heyecan sıfıra yakın.

Uzun yıllardır Kastamonu’nun nabzını tutarım, Türkiye’nin nabzı hakkında sağlıklı fikirler edinebilmek için…

İlk defa “nabız atmıyormuş gibi” bir hisse kapıldım.

Nostaljik ilgiyle bizi davet ettiler ama bir süre sonra biz yokmuşuz gibi davranmaya başladılar.

Hatta, kendileri de yokmuş gibi!..