Marx'ın mirası
Marx, görüşleriyle dünyada sürekli olarak tartışılan bir filozoftur. Dünyada Marx kadar görüşleri çok tartışılan filozofların sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. 5 Mayıs 1818 tarihinde doğan Marx, 200 yıldır insanlık düşüncesini en çok meşgul eden düşünürlerin başında gelmektedir. İnsanlık, bütün görüşleri yanlışlanan Marx'a hala doğru fikirlerin adamı muamelesi yapmaktadır. Marx'ın 200. doğum yıl dönümü nedeniyle Marx'ın fikirleri yoğun bir şekilde yeniden gündeme gelmektedir.
Özgür ve açık toplumun en büyük düşmanlarından biri olan Marx, tarihin en büyük totaliter ütopyacı düşünürlerinden birisidir. Sınıfsız toplum adı verilen totaliter ütopyasıyla Marx, insanlığın büyük bölümünü hiçbir zaman gerçekleşmeyecek vehimlerin peşine sürükleyerek büyük insani yıkımların yaşanmasına neden olmuştur. İleri sürdüğü sosyalizm ve komünizm kurgusu hiçbir zaman gerçekleşmeyen Marx, düşünsel açıdan iflas etmiş bir düşünürdür. Dünyada herhangi bir ekonomik, sosyal ve siyasal dalgalanma, kriz ve sorun olduğunda, birçok kişi hemen Marx'ın haklı olup olmadığı şeklinde bir soruyu ortaya atmaktadır. Marx'a gelecekten haber veren bir peygamber muamelesi yapmak, görüşleri ışığında insanlığın yaşayacağı her türlü sorunun anlaşılabileceğini ve analiz edilebileceğini düşünmek, büyük bir yanılgıdır. Doğumunun iki yüzüncü yılında tarihsel bir figür olarak Marx konuşulmamakta, o efsanevi sahte peygamber konumuna yükseltilerek kutsanmaktadır.
Marx, ideolojik ütopyasının gerçekleşmesi için şiddet kullanmayı meşrulaştıran ve yücelten bir düşünürdür. Proleterya diktatörlüğünü kurmanın yolunun şiddet ve devrimden geçtiğini düşünen Marx, şiddet yoluyla görüşlerini dayatmayı meşru saymıştır. Marx'ın izinden giden Stalin ve Mao gibi kanlı diktatörler, devrim dedikleri süreçler içinde insanlığa karşı en büyük barbarlıkları ve vahşilikleri işlemişlerdir. Marx'ın düşünce sisteminin karanlık yüzünde şiddet ve yıkıcılığın yüceltilmesi ve meşrulaştırması vardır. Marx, otoriteyi hiçbir zaman sorgulamamış, gücü elde etmek için bütün insani özgürlükleri çiğnemeyi meşru görmüştür. Marx'ın sosyalizm ideolojisi, insanlığa barbarlıktan başka bir şey getirmemiştir. Marx'ı özgürlüğün, adaletin ve barışın dayandığı uygarlığın düşünürü olarak değil, şiddet, devrim ve çatışmanın dayandığı barbarlığın teorisyeni olarak konumlandırabiliriz.
Marx, baskı ve dogmatizmi savunan bir düşünürdür. Marx'a bütün zamanların kendilerine göre değerlendirileceği ilkeleri ve değerleri ortaya koyan peygamber muamelesi yapmak, büyük bir sapkınlık halidir. Marx'ın günümüzle sürekli olarak ilgisini kurmak için göbek bağını çatlatırcasına her türlü ideolojik vehmi gerçek seviyesine yükseltmek, büyük bir akıl körlüğü anlamına gelmektedir. Herkesin eşit olacağı fantazi niteliğindeki ahlaksız komünizm ütopyasının mimarı olan Marx, aslında iktidar ve hegemonya elde etmek için sürekli olarak istismar edilecek bir ideoloji ortaya koymuştur. Marx, ortaya koyduğu ideoloji ile politik ve insani olanı inkar etmiş, sadece ideolojik olanı gerçek sanmak gibi büyük bir yanılgı içinde olmuştur. Komünizm denilen illüzyonun hiçbir geleceğinin olmadığı, 200 yıllık tarihsel süreç içinde ortaya çıkmış bulunmaktadır. Karanlık bir kült olan Marksizmde, eşitlik maskesi altında her türlü kirli güç ve hegemonya mücadelesi meşrulaştırılmış ve yüceltilmiştir.
Marx, yanlışları doğru sanmış yalancı bir peygamberdir. Marx, kapitalizme yönelttiği eleştirilerini dini doğma düzeyinde savunmuş ve mutlak doğrular haline getirmiştir. Marx'ın en büyük yanlışı, insanlık tarihinin sınıflar arası mücadeleden ibaret olduğunu sanmak olmuştur. Sınıf kurgusu etrafında oluşmuş bir insanlık tarihi yoktur. Marx, kapitalist tarafından işçinin artı emeğinin gasp edildiğini ve proleteryanın kaçınılmaz bir şekilde üretim araçlarına el koyacağını iddia etmiştir. Marx'ın bu merkezi iddiası hiçbir zaman gerçekleşmemiş, proleterya dediği işçi sınıfının fabrikalara el koymak gibi sistematik bir amacı olmamıştır. Marx'ın kapitalizmin iç çelişkileri olarak ifade ettiği vehimleri, asla onun umduğu gibi sosyalizme yol vermemiştir. Başka bir ifade ile proleterya, sınıf mücadelesi için Marx'ın gerekli olduğu sınıf bilincine hiçbir zaman ulaşmamıştır. Marx, tarihsel süreç içinde özel mülkiyetin ortadan kalkacağı ve kolektif mülkiyetin olduğu Komünizm çağının geleceği kehanetinde bulunmuştur. Marx'ın kehanetinin aksine özel mülkiyet hiçbir zaman ortadan kalkmamış ve Komünizm ütopyası hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Marx, yanlışlardan ibaret bir ekonomik eleştiri ortaya koymuştur. Marx, yanlış ekonomik eleştirilerini doğru sanmak gibi bir hata içinde olmuştur. Marx, kendisini büyük yanlışların sahibi orta düzeyde bir ekonomist görmek yerine, kendisini insanlığı kurtaracak beklenen kurtarıcı olarak konumlandırmıştır.
Marx'ın 200. doğum yıldönümü, Marx'ın dediklerinin hep doğru çıktığını söylemenin ve Marx'a "evet, sen hep haklı çıktın" demenin bir fırsatına dönüştürülemez. Totaliter bir ideoloji ve ütopya ortaya koyan Marx'a 200. doğum yıl dönümünde hep yanıldığını ve yanlışlandığını söylemek lazımdır. Marx'ın insanlığa bıraktığı miras yanlışlıklarla ve sapkınlıklarla dolu tehlikeli bir mirastır. Marx'ı günümüze taşımak ve onun günümüz dünyasıyla ilgisini kurmak gibi verimsiz bir çabanın peşine düşmek yerine Marx'ın günümüz insanıyla ve dünyasıyla olan ilgisizliğini konuşmak lazımdır. Doğumunun üzerinden 200 yıl geçtikten sonra Marx'ın mirası konusunda şunu söylemek mümkündür: Marx, özgürlük, adalet ve barış konusunda insanlığa hiçbir ahlaki ve insani söz söylemediği gibi, bugünün insanına ve dünyasına da bir şey söylememektedir.