Marshall yardımlarının arka planı
II.Dünya savaşından sonra Türkiye artan Sovyet tehdidine karşı NATO’ya üye olabilmek için Kore’ye asker gönderdi.
ABD ve Türkiye’yi bir araya getiren neden ise; Amerika,
Sovyetlere karşı, Orta Doğu’daki çıkarlarını korumak isterken, Türkiye ise
ülkenin güvenliği, için ABD ile ittifak kurmuştur. Bu süreçte Amerika
tarafından Türkiye’ye Marshall yardımıyla modern tarım aletleri gönderilmiştir.
O yıllarda Türkiye nüfusunun yüzde 82’si çiftçidir.
Çiftçilere Marshall yardımı ile kredi sağlanarak taksitle
traktör satın almaları sağlanmış ve böylece ziraat işlerinin makineleşmesi
sayesinde daha fazla mahsul elde edilmiştir. Türk çiftçisi ilk defa satın
aldıkları bu traktör ve tarım makinaları nedeniyle bankalara borçlanmışlardır.
Marshall yardımlarıyla Türkiye bir cendereye
alınmıştır. Modern tarım denilerek,tarımda hızlı bir makinalaşma ve suni
gübre kullanımı sayesinde çiftçilerin fazla ürün alacağı algısı yapılarak
bu suni gübreleri kullanmaya başladılar.
Toprağa atılan kimyasal gübrelerle toprağımızın verimi her sene düştü.
Düştükçe de gübre oranları artırılarak, ürünlere kimyasal ilaçlar verilerek,
doğal tarım yöntemi yok edildi.
1950'li yıların ortalarına kadar Anadolu insanı kara
kılçıklı buğdayını kendi ekip, biçerdi. ABD'nin o yıllarda gıda alanında
geliştirdiği ve adına “sonora" dediği bitki genetiğinin
değiştirilmesi sonucu, üretimi arttırma yolunda yaptığı bir araştırma, kendi
tarımında"büyük ilerleme" kaydetti.Türk toplumunun temel besin
maddesi olan kara kılçıklı doğal buğdayın yerine, genetiği değiştirilmiş tohum
buğdayları ABD Türkiye’ye hibe etmeye başlamıştı.
Türk köylüsü artık bu amerikan buğdayını kendi
topraklarında tohum olarak kullanmaktaydı. Amerikan planı tıkır tıkır
işliyordu. Buğday’dan hemen sonra, hayvancılık sektöründeki süt
ürünlerine el atıldı. Marshall yardımları süt üreticilerine de darbe
vurdu. Ülkenin başına gelen en tehlikeli meselelerden biri de Türk
çocuklarının maruz kaldıkları gıda saldırısıydı.
1973 yılında ilköğretim okuluna başladığım yıl, bizede
süt tozu okuldan verildi, ancak rahmetli anne ve babam süt dururken süt tozuda
ne oluyor,diyerek tepkilerini ortaya koymuş ve bize süt tozu yerine, süt
içirmişlerdi.
Hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı bu dönemde, okula
giden çocuklar süt ve süt ürünlerine doğal yollarla ulaşabildikleri halde, süt
tozu tüketmek zorunda bırakılmışlardır.Marshall
Planı ile "bedava" buğdaydan sonra, doğal yolla beslenen
çocuklarımıza süt tozu ve beraberinde "Çocuk Felci" aşısı, yardım
olarak geldi.
Süt tozunun zorunlu olarak içirildiği bu yıllarda, Türkiye'de
ilk çocuk felci salgını görülmeye başlandı. Felçlere, hatta ölümlere yol açan
bu hastalığa karşı aşıları da ABD, milyon dolarlar karşılığında Türkiye'ye
sattı.
Batı’nın yüzyıllar boyu Osmanlı İmparatorluğu üzerinde
kurduğu mali egemenliğin temel aracı olan kapitülasyonlardan, Lozan
Antlaşması‘yla kurtulan Türkiye, bu seferde Mashall Planı ile tekrar Batı’nın
mali egemenliği altına girmiştir.