Marmarayda hekim olmak
Öncelikle bu muazzam devasa eseri ülkemize kazandıranlara teşekkür etmek istiyorum.İstanbul gibi dev bir mega şehirde ulaşımı istenen düzeyde rahatlatmasa da benim gibi bir çok insanın imdadına yetişti sanırım.
Marmarayı günlük kullanan birisi olarak bazı aksaklıklarınında zamanla düzeltileceğini tahmin ediyorum. Son sefer için gece 24 ve ilk sefer için 06 saatleri İstanbul gibi 24 saat canlı bir şehir için birer saat uzatılabilir diye düşünüyorum.
Makalemin başlığına konu olan meseleye gelince .Hekimler mesleklerinin gerektirdiğinden olsa gerek insan davranışlarına dikkat ederler. Uçakta ,vapurda, toplu taşımada insan davranışlarına daha dikkat kesilirler.Marmarayda bir çok olaya şahitliğim olmakla birlikte geçenlerde yaşadığım canlı olayı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yoğun saatlerde bu yolu kullananların bildiği gibi ,aşırı izdiham ve itişme kalkışma bu saatlerde sık görülüyor.Sağlıklı insanlar için pek önem arzetmeyen bu yoğunluk ,bir çok hasta için ayrı bir zorluğu da yanında getiriyor.
Yakın bir zamanda yaşadığım bir olay bugünkü makalemin konusu.Yirmili yaşlarda bir delikanlı Yenikapı durağında marmaraya bindi.Biraz tedirgin ve ürkek.Kapıya yakın bir yerde elleri ile kapıya yapışık bir şekilde sirkeciye kadar geldik.Ben hemen yakınında onu gözlemliyorum.Sirkecideki yoğun kalabalık içeri dalarken yanı başımda duran delikanlının yüz hatlarından ve duruşundan rahatsız olduğunu hissettim.
Trene binmeye çalışan insanlardan biri yüksek sesle bu delikanlıya bir şeyler söyleyerek onu itip kalkaya çalışınca gayri ihtiyari olaya müdahale etmek durumunda kaldım.Delikanlı ile arasına girerek bu gencin hasta olduğunu ve hekimi olduğunu söylememle birlikte genç çocuk boynuma sarılarak beni candan bir şekilde kucakladı.
Hastalığını anlamıştım.Panik atak hastası idi.İnsanın alnında yazmıyor ama hekimler için ,bu hastaları tanımak çok zor olmaz.Uçakta tünelde vapurda zaman zaman karşılaşırdım.Ancak Marmaray da da ilk kez karşılaşmış olmam nedeni ile de hastalıktan kısaca bahsetmek istiyorum.
Panik atak daha çok genç ve orta yaşta insanlarda görülen biyolojik bir hastalık.Beyinde salgılanan bazı kimyasal maddelerin miktarındaki oynama nedeni ile kendini belli eder.Kişiler sağlıklı oldukları halde kalp krizi, nefes darlığ,ı ölüm korkusu, delirme, çıldırma veya bir yerlerinde kötü bir hastalık olduğu algısı ile hekimlerimize müracaat ederler.
Tetkikler filmler EKO, MR, BT, EEG gibi tetkikler normal olmasına rağmen kişi bu algıdan kendini kurtaramayabilir.Özellikle kalabalıklar toplu taşıma tünel gibi yerlerde bu yakınmalar dahada azarak kişiyi toplum yaşamından uzaklaştırabilir.Korku ve panik kötü birşeyler olacak algısına karşı tedavi protokollerini uygulamak gerekebilir.
Hekim her yerde ve her şartta mesleğinin gerektirdiği hassasiyeti göstermek zorunda hisseder kendini.Bu durumda olan hastalarımıza bazen basit bir dokunuş yada telkin veya hastalıkla ilgili bilgi kişinin altüst oluşunu engelleyebilir.Hastalarımızın çoğu telefonla bizlerle iletişim kurmanın veya o güvencenin içinde olmalarının bile çok işe yaradığını söylerler.
Görüldüğü gibi,Hekim hasta diyaloğu her şartta ve zamanda zeminde işe yarayabiliyor değerli dostlar.Yeterki aramızdaki güven ilişkisi zedelenmesin.Sağlık ve mutluluk dileklerimle.