Marko Paşa
Hayat devam edip gidiyor. Vadesi bitenler, ömür takvimi dolanlar, Rabbimizden emir alanlar bizimle vedalaşıp gidiyor. Şüphesiz bu uzun sefer, dünyada başlayıp ahirete varan bir yolculuktur. Gazetemizin mümtaz yazarı Prof. Dr. Sefa Saygılı Beyefendinin muhterem validesi Fatma Hanımefendinin vefatına üzüldüm. Bir insana en yakın olan varlık,validesidir. Sefa Hoca gibi kıymetli evlatlar yetiştirmiş böyle hayırlı bir anneye Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. Kabri nur, mekânı cennet, menzili mübarek olsun inşallah. Yazarımıza da sabır ve başsağlığı diliyorum.
Diğer yazarlarımız gibi Sefa Hocanın da gazetemizdeki seçkin yazılarını dikkatle okuyor, birikimlerinden istifade ediyorum. Rahmetli hocası Ayhan Songar gibi hem hekimliğiyle, hem de kalemiyle bu aziz vatana hizmet ediyor. Hatay dergisini 4 sayı, Sağlık Yolu dergisini ise 12 sayı yayımladı. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi olan hocamız, Psikoloji Bölüm Başkanlığı görevini yürütüyor. Bir vefa abidesi olarak gördüğüm Sefa Hoca, 40’tan fazla mesleki ve sosyal eserinin yanısıra Mazhar Osman, Ayhan Songargibi Türkiye’mizde tıp ilmine hizmet eden büyük hocalar hakkında da değerli biyografi kitapları kaleme aldı. Kadirbilir şahsiyetiyle temayüz eden ağabeyimiz, merhum Vehip Sinan’a ve rahmetli Mehmed Şevket Eygi’ye de en çok sahip çıkan kişilerdendir.
Uzun zamandan beri hazırladığı Marko Paşa kitabını büyük bir heyecan ve merakla bekliyordum. Mihrabad Yayınları’nda çalışırken neşretmek için çaba gösterdim ama kısmet olmadı. Bir kitabın belli bir yayınevinden çıkmasından ziyade basılıp okuyucuya bir an önce ulaşması daha mühimdir. Dolayısıyla başka yayıncı tarafından keşfedilip neşredilmesini arzu ettim. Şükürler olsun ki bu temennim gerçekleşti. Parlayan yıldız yayınevimizBüyüyen Ay,Arşiv Belgeleri Işığında Marko Paşa’yı kültürümüze kazandırdı.
Hayatını Türk tıbbına vakfeden Marko Paşa, Osmanlı hekimidir ve Anadolu’da efsaneleşmiştir. “Git derdini Marko Paşa’ya anlat!” sözü dillere destan olmuştur. Aslında bu kelamda hem olmayacak isteklere karşı duruş hem de Marko Paşa’nın son kurtuluş ve müracaat yeri olduğu vurgulanıyor. Anadolu insanının zekâsı böyle bir cümle ile pek çok hakikati anlatıyor. İşte irfanın bize kazandırdığı üstün cevher!Marifet, az kelâm ile çok şeyler söyleyebilmek… Deyimlerimiz, atasözlerimiz kısa metinler ama zor anlatılacak hakikatleri özlü biçimde ifade ederler. Vecizelere ‘özdeyiş’ dememizin hikmeti de zaten budur.
Esasen bizde biyografik kitapların tarihi fazla eskiye dayanmıyor. Medeniyetimizin ve tevazu kültürümüzün tezahürü olsa gerek geçmişte tarihçe-i hayatlar az yazılmıştır. Bundan dolayı Marko Paşa’nın hayatı sisli, portresi pusludur. İyi ki bu eser kaleme alındı ve biz efsanevi paşamızı bir nebze tanımaya başladık. 1824’te Siroz adasında doğan ve 14 Kasım1888 tarihinde hayata veda edip Kuzguncuk Rum Mezarlığı’nda toprağa verilen Marko Paşa, onu yakından tanıyanların şehadetine göre “dert dinler gözükmesi”ne rağmen hastayı pek dinlemeyen veya öyle görünmeye çalışan bir mizaca sahipmiş. Bu huyunu öğrenince ilk defa Cemil Meriç’in Kırkambar’ındaokuduğum bir başka meşhur özlü sözü gülerek hatırladım: “Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı!”
Titiz bir şekilde hazırlanan eserin birinci bölümünde, MarkoPaşa’nın ailesi, tahsil yılları, yetiştiği padişahlar ve sosyal çevre ile Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu durum etraflıca anlatılıyor. İkinci kısımda paşanın aile çevresini ve çocuklarının hikâyesini öğreniyoruz. Son bölüm,Marko’nunşahsiyetine ve idareciliğine ayrılmış. Kitap, kronoloji, kaynaklar, arşiv belgeleri ve diziyle tamamlanıyor. Cihan Dokuyucu’nunkatkılarıyla hazırlanan eserin “Sonuç” kısmında şu satırları okuyoruz: “Hayat hikâyesine bir bütün olarak bakıldığında Marko Paşa’nın Devlet-i Aliyye tebaası olmayı içselleştirmiş ve Atina’da Yunan olmaktansa İstanbul’da Rum kalmayı tercih etmiş; tebaası olduğu devlete sadakatle hizmet eden bir Osmanlı olduğunu söylemek icap eder. Farklı fikirler olsa da hızlı yükselişi ve üç padişah döneminde hep gözde kalmayı bilişi; zekâsını, liyakatini ve değişen dengelere ayak uydurmasını bilen bürokrat kişiliğini göstermektedir. Marko Paşa, Mekteb-i Tıbbiye nâzırlığı ve Kızılay’ın kuruluşunda öncü kimliği yanında ‘Derdini Marko Paşa’ya Anlat’ deyimiyle ifade edilen hekim ahlâkı konusunda da Türk Tıbbının sembol şahsiyetlerinden biri olmaya hak kazanmıştır.” Sağlık çalışanlarına ithaf edilen eseri, okuyucularıma tavsiye ediyorum. Sefa Hocanın beş yazarla birlikte kaleme aldığı Başarıya Koşan Bilge Genç kitabı ise Ensar Neşriyat’tan çıktı.